Önce bir tarihi vakıa…
Yıl 1876… Selanik’te, bir Bulgar kızı, müslüman olup bir Müslüman gencine kaçar. Bulgarlar, kızı kaçırıp bir kiliseye saklarlar.
Müslümanlar, “müslüman olmuş” bu kızı kurtarmak için, kiliseye doğru hareket ederler.Bulgarlar ve diğer hırıstiyan ahali de kiliseyi savunmaktadır.
Olaya, Alman, İngiliz, Fransız ve Amerikan konsolosluk görevilileri de katılır. Güya, gözlemcidirler. Güya arabulucudurlar.
Fransız ve Alman konsolosluk görevlileri bu hengamede ölürler. Bu ölümlerden dolayı altı müslüman tutuklanır. Tutuklulardan ikisi, Afrikalı zenci gençlerdir.
Fransızlar, tutuklu altı kişinin yargılamasını kendileri yapmak isterler. Osmanlı’ya “ültimatom” verirler ve donanmalarını Selanik açıklarında da demirlerler. Osmanlı’yı savaşla tehdit ederler.
Osmanlı, doğal olarak bu talebi elbette kabul etmez. Bu altı kişi yargılanır ve idama mahkum edilirler. Sultan Abdulaziz de “istemeyerek” idamları tasdik eder ve infazı için emrini gönderir.
Fransızlar, İdamların, Sahilde ve Fransız donanmasının görüş alanı içinde yapılmasını isterler. Aslında, başka talepleri ile Osmanlı, en oluru olarak bunu kabul etmiştir.
Sahile, darağaçları kurulur. İdamlar, Fransız donanması gözetiminde, sahilde yapılacaktır ama: İdamları gerçekleştirecek, “cellat” bir türlü bulunamaz. Müslümanlar, imanları sebebiyle, gayr-i müslim tebaa ise korkusundan dolayı, bu işe, Osmanlı tebaasından kimse razı gelmez.
Ancak: Ortada, topları şehre çevrilmiş bir düşman donanması ve savaş tehdidi vardır.
Önce:
Afrikalı iki genç yürür idam sehpasına… Sandalyeye kendileri çıkarlar: İlmikleri boğazlarına kendileri geçirirler; Sandalyelerini kendileri tekmelerler. Ardında da, kalan dört kişi, kendi idamlarını kendileri gerçekleştirirler.
Osmanlı, bu altı insanı asacak, ne mü’min bulabilmiştir ne de kendi tebaası gayr-ı müslim vatandaşını.
*************
Gelelim asıl konuya:
IŞİD şimdiye kadar kafa kesme görüntüleri yayınladı. Yüzleri kapalı bir takım insanlar, gayr-ı müslim insanların kafalarını kesiyorlar ve bunları “İslam Devleti İcraatı” olarak, dünyaya servis ediyorlar.
Her infazda, ölenlerin yüzü açık: Cellatlar ise yüzleri kapalı… Sadece, bu görüntülerde değil: Toplu infaz görüntülerinde de öldürülenlerin kim oldukları belli ve fakat öldürenler hep maskeliler.
Aklınıza getirin ki:
Batılı, onbine yakın “savaşçı” varmış… Suriye’de ve Irak’ta…
Bu onbin savaşçının üç-dört binini, kolay yoldan cennete gitmek isteyen “muhtedi müslümanlar” olduklarını “evet” kabul edelim. Geriye kalanları kimdir? Batı’nın cicim demokrasilerini bırakmış: Orada, o kadar profesyonel savaş tekniklerini öğrenmiş bu insanlar: KİM?
Batılı hükümetler: Kendi profesyonel adamlarını “müslüman kisvesinde” coğrafyamıza gönderiyorlar. Hepsi, neticede, profesyonel kişiler ve bu profesyonellikleri ile,coğrafyadaki nice insanı harekete geçirebilirler.Gerisini siz akıl ediniz.
Benim diyeceğim şu:
Coğrafyamız, evet, Batılı profesyoneller sayesinde, “kan gölü”
Fakat şu var ki: Bu kafir profesyoneller, “cellatlık” gibi pisliği aşikar olan işleri, demek oluyor ki, harekete geçirebildikleri “müslüman”lara yaptıramıyorlar.
Kafa kesen cellatların “ingiliz” olmaları başka türlü nasıl izah edilebilir ki?
Selanik sahillerine, Fransızlar çıkmışlar: Yüzlerinde maske: Kılıkları Osmanlı…
Öyle düşünün.