Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Öncelikle başlıkta kullandığım “HAYVAN” nitelendirmesini devlet kimliği ile yan yana kullanmaktan ar duyduğumu belirtmek isterim. Ancak söz konusu Amerika olunca böyle bir başlığı atmak pek de yadırganacak bir durum değil gibi görünüyor. Zira “Haydut” devletin yaptıkları ortada. Bu başlık nereden aklına geldi diye soran olursa hemen söyleyeyim:
Şu aralar bir tez çalışmam var. Kaynaklardan konu ile ilgili bir not okurken Adam Smith’in ortaya atmış olduğu “HOMO ECONOMİCUS” yani “İKTİSADİ İNSAN” teorisinde birden beynimde bir ışık yandı. Aslında teorinin isminden değil, anlamından yandı bu ışık. Nasıl mı?Homo Economicus temel olarak şöyle açıklanabilir:
“İnsanlar (bireyler) iktisadi bir faaliyette bulunurlarken aslında kamunun menfaatlerini değil kendi çıkarlarını düşünürler. Yani yemeğimizi, kasabın, fırıncının iyilikseverliğinden değil, onların kendi çıkarlarını düşünmesinden dolayı yeriz.” anlamına gelmektedir bu terim. Bu kaynağı okurken aklıma metnin de anlamını düşünerek hemen AMERİKA geldi.
Yahu bu terim biraz egoizmi, bencilliği, ben merkezciliği hatırlattı dedim kendi kendime. Böyle bir anlamı olsa olsa dünya üzerinde Amerika hak eder diye düşündüm. Ama bunun bilimsel nitelikli bir konuya aykırılık teşkil etmemesi için böyle bir başlık oluşturdum. Latince ve Türkçe karşılıkları ile beraber. Şimdi de biraz bu tezimizin altını doldurmaya çalışalım…
Her şeyden önce Amerika EMPERYALİST bir devlettir. Emperyalizm de ilke itibariyle sınır tanımaz. Kilometrelerce uzakta da olsa uzaklardan getirtir ve dünyanın zenginliklerinin bulunduğu yerleri talan ettirir. Böyle bir çark. Amerika da on bin kilometre öteden kalkıp buralara kadar çay içmeye gelmeyecekti elbette. Çünkü devletin DNA’sında sömürme var. Yıllardır dünyanın enerji bakımından zengin fakat bakıma muhtaç yerlerini, masum ülkeleri nasıl sömürdü zannediyorsunuz… Devam…
Arap Baharı diye Tunus’ta başlayan ve sonra da onun etkileri ile 2011’den bu yana sıcaklığı Suriye’de hissedilen olaylar nasıl oluyor zannediyorsunuz. Dünyaya demokrasi dersi verecek en son devlet olan bu vahşi güç, ben buralara demokrasi, insan hakları getirmek için geldim der, sonra her yeri yerle bir ve talan eder, sömürür gider. Olan milyonlarca insana olur.
Şunu da belirteyim: ABD dünyanın en borçlu devleti öyle değil mi? 20 trilyon civarı borçları var. Bu borçlar nasıl ödeniyor. Şöyle: Sizi önce askeri olarak muhtaç ediyor sonra da silah ticareti yaparak borçlarını finanse ediyor. Alın size bir kanıt daha: Kuzey Kore’ye sürekli ver yansın etti değil mi? K. Kore ABD’nin ileri karakolu. K. Kore ABD’ye tehdidin t’sini bile edemez. Danışıklı dövüşle tehdit rüzgarları savurur. Bu kargaşadan yararlanarak, çok masumane bir şekilde! Japonya’ya bilmem kaç milyar dolarlık silah sattı. Al sana borç finansmanı. İşi biliyor devlet denen devlet. Kılıfına uyduruyor anlayacağınız.
Biraz daha gerilere gidelim… Daha sağlam olsun tezimizin temelleri. 1. Dünya Savaşı’na girmeden önce ABD, Avrupa’ya borçlu ülkeydi. Fakat savaş sonrası bilançoda görülüyor ki tam tersi bir durum söz konusu. Avrupa, ABD’ye borçlu hale gelmiş. Bu nasıl oldu? Silah ticareti. Silahla destekledi, kendine muhtaç hale getirdi…
Bunlar tabi işin ön yüzünde konuştuğumuz konular. Geri plana baktığınızda süper güç dediğiniz devlet, büyük devlet olamamış. Bir haydut devlet ortalığı sömürüp gidiyor. Bari oradaki insanlara geçinmeleri için bir şeyler yap, yakıp yıkma, bre insafsız bir su kuyusu açtır. Utanmıyor musun o insanlara yosunlu suları layık görmeye. Nerede sende o büyüklük. Süper güç olmuşsun ama büyük devlet olamamışsın… Hep bana hep bana ile olmuyor bu işler.
Fazla uzatmayalım… Tadında bırakalım. Smith’in teorisinden çıkarılan egoistik tavırla, buradan çıkan sonuç ne kadar da benzer değil mi? Herkes hak edemez bu ünvanı… Amerika hariç…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
