Mısır’a varan Hz. Mûsa, kardeşi Hz. Harun ile birlikte Firavun’un huzuruna çıktı. Firavun’a Allah’ın elçisi olduğunu ve İsrailoğulları’nın kendisiyle Mısır’dan çıkmalarına izin vermesini istedi. Mucizeler de göstermesine rağmen Firavun buna izin vermedi.
Bu arada tüm bunlar olurken aynı zamanda Mısır halkının başına türlü belalar da gelmişti. Her musibetten sonra Mûsa’dan Allah’tan yardım etmesini istemişler fakat musibetlerden kurtulduktan sonra yine eski hallerine dönmüşlerdir.
Sonunda Allah’ın buyruğu gelmişti. Mûsa, Allah’tan aldığı emir uyarınca İsrailoğulları’nı da yanına alarak, Sina’ya gitmek üzere Kızıldeniz’e yola koyulmuştur. (Buradan bir çıkarım yapmak ne haddime ama şunu da söyleyebilirim ki: Eğer Mûsa (as)’a böyle bir emir verilmişse ve o da şeksiz şüphesiz Kızıldeniz’den geçeceğine yürekten iman etmiştir. Çünkü Mûsa (as) ol deyince olduran öl deyince de öldüren bir Allah’a inanmış, İsrailoğulları’nı Firavun’un zulmünden kurtaracağına bağlı kalmıştır.)
Firavun da durumdan haber almış ve Mûsa’nın peşine düşmüştür. Büyük bir mucize ile Kızıldeniz, Mûsa’nın kavmine yol açmış ve Mûsa’nın kavmi oradan sağ salim geçmiştir. Firavun da kuvvetleriyle birlikte aynı yolu takip etmiş fakat Mûsa ve kavmi oradan geçtikten sonra Kızıldeniz’in suları Firavun ve kuvvetlerinin üzerine yıkılmış ve hepsi de boğulup gitmiştir.
Kavmiyle birlikte Sina’ya geçen Mûsa, kardeşi Harun’u onların başında bıraktı ve İLAHİ VAHYİ almak üzere TÛR’a gitti ve kırk gece orada kaldı. Mûsa’nın yokluğunda kavmi, Harun’un ikazlarına rağmen Samiri adındaki bir kuyumcunun yapmış olduğu ALTIN BUZAĞI heykeline tapmaya başladı. Döndüğünde durumu öğrenen Mûsa, son derece üzüldü ve öfkelendi. Mûsa, kavminden seçtiği 70 kişiyle birlikte tövbe etmek için tekrar Tûrisina’ya gitti.
Hz. Mûsa, İsrailoğulları’nı Allah’ın kendileri için takdir ettiği kutsal topraklara götürmek istedi ama kavmi bu isteği reddetti. Bunun üzerine Arz-ı Mevud kendilerine 40 yıl haram kılındı ve bulundukları yerde çölde 40 yıl dolaşıp durdular. Bu 40 yıllık sürenin sonunda Harun (as)’ın 123 yaşında öldüğü, Mûsa (as)’ın da 120 yaşında öldüğü söylenir.
Bu çöl hayatını da söylemeden geçmemek gerekir. O kavurucu sıcaklıkta kavmi çok susuzluk çekmesin diye Mûsa (as), Allah’a niyazda bulunmuş veya su aramaya başlamış veyahut da yağmur duasına çıkmıştır.
Kızıldeniz’i ikiye bölen asası ile Hz. Mûsa bu kez de bir kayaya vurmuş ve kayanın 12 yerinden su fışkırmaya başlamıştır. İsrailoğulları, Hz. Yakub’un 12 oğlundan gelen 12 oymağa ayrılmıştı. Bu 12 su kaynağının da aralarında çatışma çıkmasın diye Allah tarafından lütfedilmişti.
Aynı zamanda bu süre içerisinde Mûsa Peygamber, Allah’tan, kavmi için nice rızıklar, kolaylıklar dilemiş, kudret helvası, bıldırcın eti istemiş ama onlar yine de yapacaklarından geri kalmamışlardır. Hz. Mûsa da “Daha iyiyi daha kötü ile değişmek mi istiyorsunuz.” demiştir.
Ama İsrailoğulları yine yapacaklarından geri kalmamış, kendilerinden birkaç kuşak sonrasında bile aynı hataları yapmaya devam etmişlerdir. Özellikle Hz. Peygamber dönemindeki Yahudilerin, Peygamber’e karşı olan düşmanlıklarının haddi hesabı yoktur.
Günümüzde İsrail, masum Filistin halkına her türlü işkenceyi yapmakta, katletmektedir. İleriye dönük amaçlarını gerçekleştirmek ve de İsa Mesih’in gelişini ve Armegedon Savaşı’nı hı zlandırmak için bir Dünya Savaşı’nı çıkarmak istiyorlar. Kısacası Tanrıyı kıyamate zorluyorlar.
Ama şunu bilmiyorlar ki: İsa Peygamber kendilerinin iddia ettikleri gibi haşa Tanrı’nın oğlu değil O’nun kulu ve Peygamberi’dir. İsa Peygamber kıyamet günü geldiğinde kan dökenlere şefaat değil lanet okuyacaktır…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ