Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Allah ile AB arasında seçim yapmak!

Allah  ile AB  arasında seçim yapmak!

Hep övünür dururuz Almanlar bizim dostumuz, en önemli müttefikimizdir diye. Yeri geldiğinde onlara toz kondurmayız. Peki gerçekten Almanlar bizim dostumuz mudur?

Birçok istihbarat örgütünün Türkiye‘de cirit attığını söyler dururuz. Rusya (SVR), Amerika (CİA), İsrail (MOSSAD), İngiltere (M16), İran (IRIP) ‘ten bahsedilirken acaba hiç kimse neden Alman BND‘sinden bahsetmez?

Türkiye’deki Alman vakıflarının BND ile ve yurt içindeki legal illegal örgütlerle olan irtibatları neden hep basının gözünden kaçar?  Türkiye basın ve Medya ayağının büyük çoğunluğunda Alman sermayesi ağır bastığı için mi?

Osmanlılardan bu yana İngilizlere ve Ruslara karşı Almanlarla birlikte hareket edip ortak stratejiler (!) geliştirdiğimizi, birçok zamanlarda Almanlarla birlikte kader birliği yaptığımızı elimizde avucumuzdaki varımızı yoğumuzu onlar yüzünden kaybettiğimizi biraz tarih okuyanlarımız bilir.

Onların yüzünden 1. Dünya Savaşı‘na girdiğimizi, Rusya’yı ve İngiltere’yi karşımıza aldığımızı, dört cephede savaşarak yüz binlerce şehit verdiğimizi, milyonlarca km vatan toprağını kaybettiğimizi ve onlar yüzünden Anadolu topraklarına sıkışıp kaldığımızı neden unutuyoruz?

İngilizleri ve Rusları karşımıza aldığımızdan dolayı Libya’yı, Mısırı, Hicaz’ı, Mekke’yi, Medine’yi, Mısır’ı, Filistin’i, Kudüs’ü, Şam’ı, Bağdat’ı, Musul’u, Kerkük’ü, Yemen’i kaybettik.

Sarıkamış ta 90 bin askerimizi onlar yüzünden Allahu Ekler Dağları’nda dondurduk.

Çanakkale’de tüm dünya karşı onlar yüzünden üzerimize canavar gibi saldırdılar. Bu savaşta 500 bin insanımızı şehit verdik.

Almanlara karşı savaşan Rusların ve İngilizlerin cephelerini genişletmek, ordularını zayıflatmak biz 1. Dünya Savaşı’na girdik. Dost ve müttefik oyunlarıyla Almanlar tarafından kandırıldık, tezgâha getirildik.

İngiliz Genarali Allenby Kudüs’e girip Salahaddin Eyyubi’nin mezarını “Kalk şimdi Kudüs’ü Kurtar” diye tekmelerken Almanlar Berlin sokaklarında “Kudüs Haçlıların eline düştü” diye göbek atıp oynadılar. İngiliz ve Fransızlarla birlikte haçlı ruhuyla bayram ettiler. O zaman Filistin cephesinde da Alman Generaller bizimle birlikte savaşıyordu.

Osmanlı toprakları İngilizler, Ruslar, Fransız ve öteki sömürgeci batılılar tarafından işgal edilirken Alman istihbarat örgütü İngilizlerle, Fransızlarla birlikte çalışarak doğuda Ermenileri, Kuzeyde Rumları, batıda Yunanlıları ve Bulgarları Osmanlıya karşı örgütlüyordu.

Önceleri şartlı kabulden bahseden Alman Başbakanı Merkel’in bugün Türkiye’nin Avrupa Birliği‘ne alınmasına karşı olması Alman derin devletinin politikası icabıdır.

Ortaçağ’da barbarlar diye bilinen Türkler, 20. Asrın ortalarında misafir işçiler, 21. Asrın başında Balkanların, Ortadoğu’nun, Kafkasların, Ortaasya’nın ve Kuzey Afrika’nın belirgin bir gücü haline gelmeye başladığını gözü olan herkes görüyor.

İsanbul’a yapılacak dünyanın en büyük havalimanı, kanal projesi, nükleer santraller, Türkiye’nin kalkınma hızı, istikrar ve Avrasya’nın en önemli enerji koridoru haline gelmesi Rusya, Almanya, İngiltere ve Fransa pazarlarını doğrudan etkileyecek.

Bu da bütün bu devletlerin ve bu devletlerin arkasındaki uluslararası sermayenin Türkiye ile yollarının kesişmesi Merkel ve Merkel’in arkasındaki derin devletin, onu da kontrol altında tutan çok uluslu sermayenin huzurunu kaçırıyor.

Merkel’in ‘’Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini reddediyoruz. Çünkü Türkiye üyelik şartlarına sahip değil. Ülkenin büyüklüğü ve ekonomik yapısı AB’ye ağır gelecektir.” demesinin altında Almanların Türkiye’ye karşı olan derin hazımsızlığı yatmaktadır.  Onlar Türkiye’ye güçlü olayı bir türlü yakıştıramıyor.

Eğer, Avrupa Birliği’ne Türkiye tam üye olursa Almanların şimdiye kadar başını çektiği Avrupa Birliği’nde kurduğu tüm dengeler değişmesinden endişe duyuluyor. Yetmiş beş milyon nüfusuyla Türkiye AB’ye girdiğinde Almanların AB liderliği de tartışılır hale gelecektir.

Almanların gözünde hala Avrupa’nın zencileri olarak görülen Türklerin Avrupa Birliği’ne girmesi değil, Gastarbaiter (Misafir işçi) olarak en kötü şartlarda, en ucuz fiyatlara modern köleler olarak oralarda çalışması istenmektedir.

Türkiye istediği kadar Kopenhag Kriterlerini, Avrupa Birliği uyum yasalarını yerine getirsin. Avrupa’nın önünde diz çöküp eğilmediği müddetçe bu birliğe alınmayacaktır.

Türkiye dik durduğu sürece AB’ye gireceğiz diye kimse boşu boşuna heveslenmesin.

Açık ve net olarak Almanların bizden istediği; önce, AB’nin kulluğuna girmek ve ona göre kıblemizi tayin etmek ve daha sonra da onların önünde rükû ve secde giderek eğilmek ve onlara iman dercesinde teslim olmaktır.

Türkiye Allah’a kul olmak ile AB’ye kul olmak arasında bir seçimle karşı karşıyadır. AB ile ilgili müktesebat, fasıllar vs. gerisi hep teferruat.

AB’ye girmek isteyenler buyursunlar abdestsiz cenaze namazına…

***

Not; Bu yazı ı yıl önce 25.06.2015 tarihinde Haber7 de yayınlanmıştı. Önemine ve gündemle ilgisinden dolayı tekrar yayınlıyoruz.

 

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir