Mustafa Kolcu
Bilinçli olarak birlikte karar almak, düşünceyi-öneriyi- kıymetlendirir. Sonuçların külfetini ve nimetini paylaştırır. Ortak akıl ürettiği sonuçtan memnun kalmaz ise yeni sonuçlar için düşünmeye devam eder. Atalarımızın dediği gibi ‘birlikten kuvvet doğar’. Vahyin, inananlara en temel emirlerinden biride birlikte hareket etmektir. Şura Suresi 48 ayetten anlıyoruz ki, İslâm toplumunda istişare yapmaksızın işleri yürütmeye çalışmak sadece cahillik değil, Sünnetullah’a da karşı gelmektir.
Şayet bir mesele içeriği ile iki ya da ikiden fazla kimseyi ilgilendiriyorsa birlikte karar almak gerekir. Ben bilirim başkasına ihtiyaç yoktur yaklaşımı kişinin kendisini herkesten üstün görerek başkalarını aşağılamasıdır. Mü’min kişi, herkesten daha iyi bildiği zannına kapılmaz. Kalbinde Allah korkusu olan bir kimse, katiyetle bunu istemez. Beraber düşünme/istişare, İslâm’ın ahlâkî yapısının temel taşıdır. İslâm, büyük veya küçük her işte istişare ile karara varmayı emreder. Öyle ki, evden sokağa, devlet yönetiminden çobanlığa kadar her iş, istişare/birlikte düşünmek ile tamamlanmalıdır.
“Onların işleri aralarında istişare iledir” ayeti gereği, karara bağlanacak bir meseleyle ilgili olan ve karardan etkilenecek herkes mesele hakkında aydınlatılmalıdır. Toplumsal sorumluluk alacak olan kimseler, doğru olmalı, yanlışlarını gösterenlere de itibar etmelidir. Alınacak kararlarda söz sahibi olan kişilerinde liyakat/yeterlilik sahibi olması İslam’ın diğer bir emridir. İslam’ın emrettiği birlikte düşünme, karar alma eylemi tamamen vahye uygun olmalıdır.
Her insan her şeyi bilemez. Ancak doğru niyet ile doğru bilgiler buluşursa doğru sonuçlar oluşur. Her parça kendi içinde bütün, bütün içinde parçadır. Yapboz örneği gibi düzenin doğru sağlanıp fikir üretilmesi parçaların bütün için ne kadar değerli olduğunu gösterir.
Beraber düşünmek ve hareket etmek insanın temel ihtiyacıdır. İnsan, yere göğe, karaya suya, dala yaprağa, börtü böceğe, havadaki kuşa yerdeki kurda, güneşe aya muhtaçtır. Şu yazıyı oluştururken kaç parça bir araya gelmektedir. İlerlemenin yolu, birlikte hareket etmekten geçer. Bütün âlemin içinde bir parça olan insan, diğer parçalara da muhtaçlığını unutmamalıdır. Âdemin çocukları karganın bilgisine bu yüzden muhtaç kalmıştır. (5/Maide, 31)
İnsanın değeri düşünceleri kadardır. Medeniyetlerin değeri de ürettiği düşünceler ile ölçülür. Tarihin sayfalarında yer alan yıkılan veya kurulan bütün medeniyetler birlikte üretilmiş düşüncelerin eserleridir. Olumlu veya olumsuz güçlü sonuçlara ulaşmanın en temel yolu birlikte düşünmek, üretmek, hareket etmektir. Her irade kendini beğenip sonuca karar verirse başa gelecek olan zayıflık ve korkaklıktır. “Allah’a ve Peygamberine itaat edin; çekişmeyin, yoksa korkar başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir.” (8/ Enfal, 46) Başarının altın kuralları, bütün müminlere hitap eden bu ayetle Allah ve resulüne itaat, birlik ve beraberliği korumak, düşmana karşı caydırıcı güç edinmek, başarının gerektirdiği kadar hazırlıklı ve sabırlı olmaktır.
Hem fikri hem de fiziki düşmanlarına karşı birlikte hareket etmeye davet edilen müslümanların, her alanda herkese fayda sağlayacak başarıları olacaktır. Su akıp kap
dolmuyorsa, suyun boşa aktığı çatlak onarılmalıdır. İslam coğrafyasına akan vahiy suyuna rağmen, birliktelik kabı yeterli dereceye gelmiyorsa her bir mü’min, payı kadar düşünmelidir. Batıl bile olsa birlikte hareket edenlerin zahiri başarıları, açık zulümleri, dünyevi zaferleri hep İslam coğrafyasının ayrı gayrı düşünmeleri yüzündendir. Başka yerde suçlu aramak beyhudedir. Kişi veya toplulukların, kendi ellerinde olanı hakikat diye dayatması yüzündendir. Oysa hakikat vahyin kendisidir. Amir Allah olmayınca Allah’ın yerine konuşanlar sadece küfrün eteğini öperler. Bu dün de böyleydi ama yarın böyle olmasın diye kişiler, topluluklar uluslar, egolarını bırakıp ‘Rahman’ın huzurunda birlik olun emrine’ gelmelidirler. Yanlışlara ‘La’ diyerek ‘İlah’a’ doğru kulluk edilmelidir. Mü’minler ne zaman İnen vahyin emrine tutunmayı ertelediler ise Rahman’ın yardımı da ertelenmektedir.
Birliktelik nasıl sağlanır?
Önce her birey iç dünyasında sağlam kulpa tutunmaya güvenmeye karar vermelidir. İnsanı hayat sahibi yapan Allah’ın her şeyi her şeyden daha iyi bildiğine inanılmalı/güvenilmelidir. Bilen bilgisinin sınırlarını görmelidir. Bilmeye talip olunmalı, bilmişlik eden şeytan gibi davranmaktan Rabbe sığınılmalıdır. Korunmanın yolunun İslam, koruyanın Allah olduğu asla unutulmamalıdır. Birliktelik ancak vahye teslim olan akılların oluşturacağı sonuçtur. İmamesi Kura’n-ı Kerim olmayan akıllar dağılır. Karanlığı aydınlatan güneşi düşünmeli, her birey bulunduğu yerin karanlığına vahye teslim olmuş iradeyle güneş gibi doğmalıdır. Evine, sokağına, ülkesine dünyasına güneş olan akıllar, ortak iradeyi besleyen kaynaklardır.
İnsanın en büyük israfı doğru bilginin değerini yeterince bilememesidir. Aynı insan, elinden alınan parası için direnirken, aklı terbiye edecek, birlikteliği sağlayacak sağduyuya pusu kuranları, görmezden gelmektedir. Bütün peygamberler, aynı kaynaktan defaatle getirdikleri birliğin yegâne çaresi olan ayetleri yok sayanların inkârına şahit olmuşlardır. Ancak haddi aşanların tamamı, batıl dinlerini korumak adına bunları yapıp savunmuşlardır.
Neml suresinde Rahman, insana bal arısını anlatır, binlerce çiçekten şifaya dönüşen balı hikâyesini öğretir. Ortak akıl ile üretilen fikirler de damıtılmış bal gibidir. Kişinin kendisine içinde yaşadığı topluma şifa olur.
Birlikte düşünmek güç oluşturur. Birlikte hareket etmenin en önemli ilkesi tarafların doğru niyetli olmasıdır. İnsanların iyi niyetlerini sömürmek isteyen şeytani düşünceler ile iş tutanlar hep oluyor. Bunun da farkında olmak gerekir.
İstişarede sunulan her fikre, kararda yer vermek gerekmez. İstişarede nihai karar vericiler toplanan fikir havuzundan yeterli olana hükmeder. İstişarede söz sahibi olmak değerlidir. Bu değeri taraflara hissettiren kişi veya kurumlar itibarlarını korurlar. Gönülleri birbirine yaklaştırırlar. Ortak akıl ürettiğ fikirle istenilen sonuca ulaşamasa da istişare kültürü gereken çözümleri üretir.
Bir elin nesi var iki elin sesi var diyenler, her ses için bir ele, sesler için ellere ihtiyacı hatırlatırlar. Bilmemek karanlıkta yürümektir, karanlıkta yürüyen düz yolda şaşar. Oysa bilen birinin sunacağı aydınlık, karanlığın tehlikelerini arındırır. Genelde bütün insanlık özelde mü’minler, evrensel fayda üzerine hareket etse, ne güzel olur dünya. Niye olmasın?
Hep birlikte, vahyin emrinde yol almaya devam edelim.