Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

4 TEMMUZ 2003’ÜN İNTİKAMI

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Türk siyaseti karışık, karanlık dönemlerden geçti. Bunlar gerek siyasi gerek ekonomik gerekse de her iki nedenden kaynaklandı.

Adnan Menderes yönünü NATO’dan Rusya’ya çevirdi bu onun sonu oldu. Türkiye gözünü sınır dışında ne olup bittiği ile ilgilenmeye çevirdiğinde kendini PKK ile mücadele ederken buldu. Turgut Özal ve yanındaki siyasi ve asker kadrosundan olan kurmaylarıyla birlikte ülkenin başına bela olan terör sorununu bitirmek için mücadele etmeye kalktığında bu hayatlarının sonunu getirdi. Hem de çok kısa bir süre içinde…

28 Şubat, 2001 ekonomik krizi bunların devamıydı. Türkiye, ABD-BATI-NATO çizgisinin dışına çıkınca çekiç güç gelip balyoz gibi iniyordu.

En kötüsü de 4 Temmuz 2003’te Süleymaniye’de yaşananlardı. ABD’nin Türkiye ile alıp veremediği bir türlü bitmiyordu… Mart Tezkeresi Meclis’ten geçmemişti. Türkiye, Irak’a bir müdahaleyi istemiyordu. Bu ise ABD’nin en son isteyeceği şeydi.

Ama bunu bahane ederek bir girişimde bulunamazdı. Bir kılıf, eldiven gerekiyordu. O dönemde Süleymaniye’ye SÖMÜRGE VALİSİ atanmıştı. ABD’li askerler, Türk Özel Kuvvetleri’nin sömürge valisine suikast yapacağı haberini aldılar. İşte bahane hazırdı.

Aslında Türk askerinin direkt olarak karşısına çıkmaya cesaret edemiyorlardı. İşi masada bitirmek niyetindeydiler. Sonuçta bölge Türkiye’ye bırakılacak kadar değersiz değildi. Sömürge araçları olmasa ABD bir hiçti…

Türk Özel Kuvvetler Komutanı, ABD’li General Brenny Odeano’nun her zamanki gibi üsse çay içmeye geldiğini zannetti. Türk Komutan elini uzattığında ABD’li General oralı bile olmadı. İçeride kim varsa tutuklayın dedi.

Türk askerlerinin elleri kelepçelenmişti. Ama bu yetmezdi onlara göre. Üzerlerine bir de turuncu tulum giydirdiler. Başlarına da çuval geçirdiler. Bu şekilde Kerkük Havaalanı’na gönderdiler.

Metehan’ın büyük umutlar bağladığı, Çin’e set inşa ettirdiği, Ertuğrul’un erleriyle İstanbul’un dibinde yeşerttiği, Fatih’in İstanbul Surlarını birlikte aştığı, Muhteşem Süleyman’ın Avrupa’nın içlerine birlikte seferler düzenlediği, Kurtuluş Savaşı’nda destan yazan Türk Ordusu’nun üzerine kara bir leke gibi düşmüştü bu.

Türk Devleti’nin Milli Kanadı bunu hiçbir zaman unutmadı. Türk askerlerine bunu reva görenlerin burnundan fitil fitil getirmek gerekiyordu. Bu o gün için mümkün değildi. Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki Ak Parti daha çiçeği burnunda bir siyasi oluşumdu. Ama Milli Kanat ajandasına bunu not etmişti. Er veya geç bu ülkenin burnunun dibinden atılacaklardı.

İşte Suriye’deki varlığımızın en büyük nedenlerinden biri de bu. Kilometrelerce öteden gelip askerlerimizi teşhir edilenlerin cezaları bugün sahada kesiliyor.

Azez-Cerablus’ta, Afrin’de yapılanlar, bugün sürmekte olan Barış Pınarı Harekatı, Türk Askerine yapılanlara verilen en büyük cevap.

Bundan 15-20 sene önce Türkiye’yi diplomatik olarak dikkate almayanlar bugün çözüm bulmak için mutlaka ama mutlaka Türkiye’nin kapısını çalmak ve kapının önünde Türkiye’nin vereceği kararı beklemek zorunda.

Hele hele ABD’nin Türkiye’ye olan ihtiyacı diğerlerinden daha fazla. Kendi içlerinde yaşadıklarından dolayı bir kanat Türkiye ile anlaşmak istemiyor. Eski Türkiye’yi arzuluyorlar. Ama kim gelirse gelsin Türkiye’nin pozisyonunu değiştirmesi imkansız.

Olan biten sahada. En güzel cevap cephede veriliyor. Yakıp yıkmadan hem de. Türk askerinin genetiği bu çünkü. Kendine yapılanı asla unutmaz. Zamanı geldiğinde tokat gibi çarpar. Anlayıp doğruluncaya kadar kendilerini kilometrelerce ötede bulurlar…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir