Pazartesi , 10 Şubat 2025
Son Dakika Haberler
America First – Önce ABD  (-II-)

America First – Önce ABD  (-II-)

                                                           ( Önceki yazının devamı… 2. Bölüm)

2. Ticari İlişkiler ve Gerilimler:

Avrupa cephesindeki korumacı tarım politikalarından Avrupa’nın ayak bastığı çevre dostu standartlara dek, söz konusu uygulamalar Trump’ın serbest ticaretin esasen adil olması gerektiğine inandığı vizyonuyla büyük ölçüde çatışmaktadır.

a. Jeopolitik Hizalanma: Çin ve Rusya gibi konularda Trump’ın yaklaşımı Avrupa’dan farklıdır. Avrupalı liderler, Çin’in nüfuzuna ve Rusya’nın saldırganlığına karşı çok taraflı bir yanıt verilmesini savunurken, Trump doğrudan müzakerelerden ve işlemsel diplomasiden yana. Böyle bir ayrışma, ABD-AB ilişkilerini daha da parçalamaya devam edebilir ve Avrupa potansiyel olarak dış politikada daha fazla özerklik arayışına girebilir. Trump’ın dış politikası daha çok ittifakların yeniden dengelenmesi, uzun süreli çatışmalardan uzak durulması ve stratejik hedeflere ulaşmak için ekonomik güçten yararlanılmasıyla ilgili.

b. Rusya ve Ukrayna: Pragmatik Bir Barış mı? Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirme vaadi, anlaşma yoluyla çözümün askeri çözümlerden daha iyi olduğuna dair bir inancı ortaya koyuyor. Barışı sağlamaya yönelik bu yaklaşım, Trump’ın pragmatik görünmesini sağlasa da kendisini eleştirenlere karşı zayıf bir zemine oturtuyor. Örneğin, bazıları bunun Rusya’yı cesaretlendirirken Ukrayna’nın egemenliğini elinden alacağından korkuyor.

c. Çin: Ölçülü Rekabet: Çin hala Trump’ın savunduğu “Önce Amerika” gündeminin ayrılmaz bir parçası. Her ne kadar sürecin ilk aşaması için kendisine lütufta bulunsa ve hemen kullanılmak üzere gümrük vergilerinden kaçınsa da Beyaz Saray, Çin’in ticari uygulamaları ve fikri mülkiyet hırsızlığı ile uğraşırken daha sert bir el göstermiştir. Burada bir tarafta baskı, diğer tarafta müzakere yatıyor; rekabet hem ekonomi hem de stratejik amaçlar için angajmanla buluşuyor.

d. İsrail: Kilit Bir Müttefiki Güçlendirmek: Trump’ın Orta Doğu’daki politikasının temelini oluşturan bu köşe taşı, İsrail’e olan sarsılmaz destek. Yerleşimlere yönelik yaptırımları kaldırması ve ABD’nin İsrail’le olan ikili bağlarını güçlendirmesi, İsrail’i gerekli bir müttefik olarak gören muhafazakâr ve Evanjelik seçmenlerle olan ilişkisini pekiştirmektedir.

d- Türkiye: Stratejik Bir Denge Oyunu

Jeopolitik önemi nedeniyle Türkiye, Trump’ın dış politikasında önemli bir aktördür. Orta Doğu ve Avrupa’ya sınırı olan bir NATO üyesi olarak Türkiye, Rusya ve İran’ın etkisine karşı koymada kritik bir ortaktır. Trump, bir yandan bu ortaklığı sürdürürken diğer yandan da diğer müttefikleriyle çekişmeli ilişkiler yürütmek gibi bir zorlukla karşı karşıya kalacaktır.

e- Stratejik Hesapların Gölgesinde Amerika’ yı bekleyen Zorluklar

Trump’ın tabanında iyi bir yankı bulsa da, bu doktrin aşılması çok zor bir zemin üzerine kurulmuştur. Ülke içinde, ekonomik ve kültürel politikalar muhtemelen kutuplaşmayı artıracaktır. Uluslararası alanda ise müttefikleri ürkütürken ABD’nin giderek yalnızlaştığı yönündeki izlenimlerini doğrulayacaktır.

Avrupa’nın Trump’a vereceği tepki, gelecekte transatlantik ilişkilerin seyrini belirleyecektir. Almanya’dan Olaf Scholz ve Fransa’dan Emmanuel Macron gibi yeni nesil liderler, daha güçlü ve birleşik bir AB mesajıyla karşı tepkinin ön saflarında yer alacak. Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığını azaltan ve alternatif ortaklıklar arayan yeni bir kendine güven dönemi ortaya çıkabilir. Ama bu mümkün mü? ABD’siz Avrupa mı? Avrupa’daki aşırı sağcı hareketlerin gerçekliğiyle birlikte, Avrupa Trump politikalarından etkilenebilir mi? Bunu zaman gösterecek.

Trump’ın ikinci dönemi, Amerika’nın dünyadaki rolünü yeniden şekillendirmeye yönelik yüksek riskli bir deneydir. Egemenlik, güç ve kendine yeterlilik için böylesine yüksek sesli ve cesur bir haykırışta, emin olun, uygulama içte ve uluslararası dinamiklerde karmaşık çarpıklıklar oluşturacaktır. Öngördüğü “altın çağı” başlatacak mı yoksa içeride ve dışarıda bölünmeleri derinleştirecek mi belli değil. İttifaklar, ticari ilişkiler ve transatlantik ortaklık gibi kavramlar, Trump’ ın politikalarının oluşturacağı tüm dalgalanmalardan sonra Avrupa’da teste tabi tutulacak.

Bu sadece, “iyi ya da kötü” nün ardından bir iktidara geri dönüş hareketi değil. Dünya düzeninin yeniden ayarlanması ve yazılmasına kadar gidebilir. Bütün dünya nefesini tutmuş şimdi bu gelişmeleri beklemektedir.

En son olarak; Amerika kendini ön plana koyduğunda acaba kalkınacak mı, yoksa; birbirine bağlı ve bağımlı bir dünyada daha da yalnızlaşmaya doğru gidip dünyada bir domino taşı etkisi mi yapacak. Göreceğiz.

Fatih Altunbaş / Uluslarası ilişkiler uzmanı

Yorum yap

Fatih Altunbaş *

Tüm Yazıları →
Fatih Altunbaş

Ayrıca Bakınız

Özgürlüğün Gücü

Özgürlüğün Gücü

Özgürlük siyasi bir terimden daha fazlasıdır, toplumları şekillendiren, ekonomileri besleyen ve bireyleri yaşatan ve nefes …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir