Boğaziçi Üniversitesine rektör ataması ile başlayan olaylar
Önce üniversite bahçesi ile sınırlıyken
Bir müddet sonra sokaklara, oradan Kadıköy’e taşınarak ülke gündemine oturdu.
Böylece maksadın rektör ataması olmadığı, kısa sürede anlaşıldı.
PEKİ,
MAKSAT NE?
Malum olduğu üzere
Cumhurbaşkanımız ve ekibi 10 yıldan fazla bir süredir,
Amerika’nın içimizdeki hortumlarını kesmekle uğraşıyor.
Bunun işareti
“One minute” ile verilmişti.
MİT müsteşarımızın tutuklanmak istenmesiyle de iş fiiliyata geçti
Ve
15 Temmuz destanıyla Amerika’nın içimizdeki hortumları önemli ölçüde kesildi.
Amerika
Yıllar önce (belki 100 yıldan fazla bir süre önce) itina ile içimize döşediği hortumlarının tek tek kesildiğini fark ettikçe rahatsızlanıyor, daha ileri gitmememiz için ihtar ediyordu.
Ancak
Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki ekip
Bağımsızlığımıza karar vermişti bir kere…
Tehditleri boşunaydı.
Bunun üzerine
2012 yılında ABD, MİT müsteşarını Fetö eliyle tutuklatmaya kalktı, başaramadı.
Bundan sonra meydana gelen
Gezi ve Hendek olaylarından, 17-25 Aralık kalkışmasına…
15 Temmuz’dan, dövizle yapılmak istenen ekonomik saldırıya
Ve
Bügünkü Boğaziçi Üniversitesine rektör atamasına kadar olan olayların tümü Atlantik ötesi senaryonun ülkemizde sahneye konmasından başka bir şey değildr.
SİYASET, İSTİHBARAT, ASKERİYE, EĞİTİM
2009 yılında Davos’ta çekilen rest
Aslında İsrail başbakanına çekilmedi,
O “one minute!” direkt Amerika’ya çekildi
Ve zımnen
Siyasette ” bundan sonra kendi yolumuza bakarız..” demekti o van minut…
Bunun üzerine Amerika
Van minut’un rövanşını almak için
Fetöcü savcılara MİT müsteşarını tutuklatmaya kalktı.
Neden?
Çünkü
1959 yılında İran, ABD, İsrail ve Milli istihbaratımızın o günkü adı MAH (Milli a’mala hizmet) ile bilgi alış-verişinde bulunmak üzere işbirliği anlaşması yapılmıştı.
Bu anlaşmanın ABD ve İsrail lehine işleyen bir anlaşma olduğunu söylemeye gerek yok.
Bu iş o kadar ileri gitmişti ki,
Bir kısım çalışanların maaşını ABD ödüyordu da bundan TC Başbakanının haberi bile olmuyordu.
Tâ ki,
1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar.
Bu tarihte
ABD’nin bize ambargo uygulaması ile iş anlaşıldı.
ECEVİT
Dönemin Başbakanı Ecevit’e örtülü ödenekten istihbarat elemanlarının maaşları ödemesi talep edildiğinde, şimdiye kadar maaşlarını nereden aldıklarını soruyor. Kendisine maaşların ABD tarafında ödendiği söylenince şaşırıyor.
Parayı verenin düdüğü çaldığı gibi,
Parayı verenin istihbarat bilgilerini alacağını söylemeye gerek yok.
Bundan dolayı
Ülkemizde meydana gelen askeri darbelerden,
Bizim başbakanlardan önce ABD başkanlarının haberi olurdu.
Askeriyede de durum bundan farklı değildi.
Nitekim
15 Temmuz darbe girişimine katılan subayların çoğu kurmaylık eğitimini ABD’de aldıkları görülmektedir.
Bu arada
Eğitimde Amerika’nın etkisinden pek bahsedilmez
Ama
Eğitimde Amerika’nın içimizde azımsanmayacak bir etkisi var.
FULBRIGHT
Bunlardan en önemelisi Amerika ile yapılan Fulbright mufredat eğitim anlaşmasıdır.
Ülkemizin
Ortaöğretim müfredatının Amerika tarafından belirlenmesi eğitimde geri kalmamıza sebep olmuştur.
Cumhurbaşkanımızın
Bu anlaşmayı fesh etmesi veya bu anlaşmadan çekilmesi durumunda Amerika’nın eğitim ve öğretimimiz üzerindeki etkisi kaybolacak
Gerçekten “Milli” bir eğitime kavuşmuş olacağız.
Boğaziçi Üniversitesindeki bu olaylar
Böyle bir girişime karşı, ön almak için tertiplenmiş olabilir.
Yoksa
Kimin rektör olup olmadığı bir öğrenciyi neden bu kadar ilgilendirsin ki?
Amerikalı yönetici atandığında sesi çıkmayan öğrenci ve öğretim görevlilerinin bu tavrı başka nasıl izah edilebilir?
RÖVANŞ MI?
Malum olduğu üzere Ayasofya Cemii Kebir’in tekrar ibadete açılması
Amerikan derin devletinin içine oturmuştu.
Ancak
O sıralarda derin Amerika netameli bir seçimle meşgul olduğu
Ve
Trump’ın derin Amerika’yı takmayan siyaseti nedeniyle bu açılışa fazla bir tepki verememişlerdi
Ama dediğim gibi;
İçlerine oturmuştu.
Şimdi işler rayına oturduğuna göre,
Kendi mülkleri gördükleri Boğaziçi Üniversitesine
Yerli ve milli bir rektörün atanmasına itiraz ile işe başladılar.
Bundan sonra bu üniversitede
İsmi bizden kafası Amerikanlaşmış mezunların verilmeyeceği
Amerika ve Amerikancıları fazlaca rahatsız etmiş görünüyor.
Boğaziçi Üniversitesindeki olayları köpürtmeleri bundan.
Böylece bu vesileyle;
1- Ayasofya’nın rövanşını almak
2- Fulbrigt müfredat eğitim anlaşmasına
Dokunulmama yönünde gözdağı veriyor olabilirler.
Ancak
Amerika bir şeyi unutuyor.
Bugün ne dünya dengeleri eskisi gibidir.. ne Amerika eski Amerika,
Ne de Türkiye eski Türkiye’dir.
Binaenaleyh
Bağımsızlık yolunda ilerleyen bir ülkenin
Ne Amerikan kafası yetiştiren bir üniversiteye
Ne de
Fulbright anlaşması gibi bir anlaşmaya tahammülü olamaz.
Amerika’nın
Artık bunu anlaması lazım.
10.02.2021
Emin Batur