Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

GÜNEYDOĞU’YA GİDEN OĞUL!

Güneydoğuya giden oğul!

Bizim buralardan güneydoğuya giden herkes, ister güvenlik görevlisi, ister öğretmen, ister memur fark etmez giderken hepsi helallik alır. Gidip gelmemek, gelip bulmamak var diye. Oralardan gelenler acaba ayrılırken evdekilerden, yakınlarından helallik alıyorlar mı? Bizim yiğitler giderken niçin helallik alırlar? Oralardan gelenler niçin helallik almaz? Bizim baktığımız gibi onlar neden bakamaz? Kirlettiler oğul, kirlettiler. Güveni, emniyeti öldürdüler, öldürmekle de kalmadılar, katlettiler.

Güneydoğu’ya giden oğul!

Biz biliyoruz ki sizin destanınızı melekler yazıyor. Oysa sizin arkanızda bıraktığınız hikâyelerden hep şahadetinizden sonra haberimiz oluyor. İçimiz daralıyor, yüreğimiz burkuluyor. Bıraktığınız emanetleriniz, ananız-babanız, eşiniz, yavrularınız gözümüzde birer melek oluyor ve biz onlara şöyle bakıyoruz: “Rabbine giden yiğidin anası- babası, ömrünü bizim için feda eden yiğidin eşi, bunlarda o yiğidin cennet kokulu yavruları…

Oğul!

İçimiz yanıyor, ananıza-babanıza, eşinize, yavrularınıza bakamıyoruz, dayanamıyoruz. Acılarını içimize akıtıyoruz. Meğer ne hikâyeleriniz varmış oğul!

Oysa biz hep Yemen’e gidenlerin, Galiçya’ya gidenlerin, Çanakkale’ye gidenlerin, Beşparmak dağlarına gidenlerin hikâyeleriyle büyümüştük. Şimdi ise sizin hikâyelerini yaşıyoruz oğul!

Sizden önce giden evlatlar ne kıtlıklarla, ne yoksulluklarla yetiştirilmişti. Elde yoktu, avuçta yoktu. İrmik helvasına, Buğday çorbasına, kuru ekmeğe “Padişah Sofrası” diyordu Çanakkale’ye giden evlatlar.

Bugün devletimiz o günkü devletimizden hamdolsun daha güçlüdür. Yemek ve içmek noktasında bir sıkıntınız hamdolsun yoktur. Önden giden yiğitler, yürek tutmayan buğday çorbasına talim ederken bir noktada sizden daha iyi idiler. Zira onlar sizin gördüğünüz kadar hain görmediler. Çanakkale’de Rum Doktor Sokrat askerlerimizi yüreklendiriyordu: “Haydi bre aslanlarım! Atalarınıza layık evlatlar olduğunuzu gösterin.” diye bağırırken bugün bizden olduğunu zannettiklerimiz, savaşa girdiğimiz takdirde İran’ın, Rusya’nın ve Esed’in yanında yer alabileceklerini söyleyebiliyorlardı.

Çanakkale’den zafer haberleri geldiğinde Anadolu’nun anaları Askerlik Şubeleri’ne koştular. Niye biliyor musunuz? Evlatlarımız zafer kazanmış, zaferleri kutlu olsun, yesinler diye nohut, leblebi, gözleme, yemiş getirmişler. Şube başkanlarına ‘bunları yiğit gazi evlatlarımıza gönderin de içleri ısınsın’ demişler.

Güneydoğu’ya giden oğul!

Sizi gönderen analar gibi onları da gönderen yüreği yarılı, gözleri yaşlı analar vardı. Bunlardan biri de Kastamonu’nun Gözlükaya köyünden bir anneydi. Zaferi duyunca iki çift çorapla askerlik şubesine varmış ve komutana demiş ki: “Oğul! Duydum ki gazi evlatlarım büyük zafer kazanmış. Mübarek olsun. Benim yiğitlerim, kocasını ve oğlunu kastediyordu. Yemen’e gittiydiler, gelirler de giyerler diye onlara çorap ördüydüm; ama gelmediler. Şimdi ben bu çorapları sana getirdim. Bunları gazi evlatlarıma gönderde ayakları ısınsın. Onların ayakları ısınırken belki benim şehitlerimin ruhu şad olur.”

İşte oğul analar böyleydi. İnanın bugünde analar böyledir. Sizler evlerinizde kendi annenizi bıraktığınızı zannedebilirsiniz. Bilmenizi isterim ki anne olan her mübarek kadın sizin annenizdir. İşte bunun için sizler annelerimizin ve bizim dualarımızdasınız. Secdeler sizin için yapılan duaların şahitleridir.

Güneydoğu’ya giden oğul!

Evlatlar Çanakkale’ye hangi duygularla gittiyse, sizlerin de aynı duygularla orada olduğunuzu biliyoruz. Söz konusu vatan olunca, imanın ilkelerinin yaşandığı yer olunca gerisi teferruat dediniz, tercihinizi şehitlikten ve gazilikten yana yaptınız. Şehitlerin efendisi Hz. Hamza’nın arkadaşlığına talip oldunuz. Hayırlı olsun, mübarek olsun.

Güneydoğu’ya giden oğul!

Bayrak inmesin, ezan dinmesin diyen atalarının yolundasın. Bu yol dikenli yoldur; ama bir o kadar da kutlu ve mübarek bir yoldur. Senin atalarını askere gönderen analar ellerine kına yakarlardı, sorulduğunda “Allah’a, vatana ve millete kurban olsun diye” derlerdi. Erkek evladı olan her anne bu duyguyla büyütürdü evladını. Sizin kınalarınızı ellerimize biz yaktık oğul.

Bıraktığınız emanetleriniz emanetlerimizdir oğul!

Allah sizi sevsin, sevindirsin oğul!

Melekler sizi yüreklerinizden öpsün oğul.

Allah yar ve yardımcınız olsun, dualarımız sizinledir oğul!

 

Ömer Naci YILMAZ

 

 

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir