Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Türkiye olarak çok yoğun dönemden geçiyoruz. Bir yandan güney sınırlarımızda ve aynı kararlılıkla Suriye’nin terör örgütlerinden arındırılması, oraların gerçek sahibi Suriye halkına iade etmek için var gücümüzle mücadele etmekteyiz. Bir yandan da referanduma doğru ilerlemekteyiz. Biz yoğun gündemimizi referandumdan yana kullanalım ve aynı zamanda bildiğimizi anlatma sorumluluğunu yerine getirelim…
“EVET” veya “HAYIR” kararını verirken çok iyi düşünmek lazım. Anayasa değişiklik maddesine dair 18 maddeyi okumadan, özümsemeden, dar bakış açısı ile karar vermek herhalde istemediğimiz bir şeydir.
Özellikle başkanlık sisteminin tek adamlık olacak, tek bir kişi devlet yönetiminde söz sahibi olacak gibi söylemlerde bulunarak bu sisteme karşı çıkanlar aslına bakılırsa değişikliğe dair maddeleri okumadan, oradan buradan duyma sözlerle galeyana gelip karar verenler üzerinden anlatmaya başlayalım…
Öncelikle şunu söyleyelim: Bu referandumda ülkenin rejiminin değişikliği üzerinde bir oylama yapmayacağız. Rejim seçimini zaten bu ülkeyi kurarak yaptık. Rejimle ilgili bir sorun yok. Asıl sorun rejimin daha yaşanabilir, uygulanabilir, refah bir Türkiye’de uygulanabilmesi için devlet çarkında bir sistem değişikliğine gidiyoruz.
Bu konu ile ilgili olarak “Tek adam” tabiri bu sisteme çok açık bir şekilde ağır suçlamadır. Devletin en üstünde tek bir kişi olacak bu kabul, ancak bu tek kişinin sorumluluklarını göz önüne almadan bu yorumu yapmak bir işe yaramaz. Bir devletin başında çok seslilik olamaz, olmamalıdır. Biz ecdadımızın 300 sene Selçukluyu 600 sene Osmanlıyı dünyanın en büyük devletleri haline getiren bir sisteme yakın düzenden bahsediyoruz. Nice Osmanlı devlet padişahları devlete halel gelmesin, devletimin bekası uğruna canımın fedası daha önce gelir uğruna evlatlarını öldürmek zorunda kalmıştır. Bu iş böyledir. Başbakanlık makamının kaldırılıp onun yerine Cumhurbaşkanı yardımcılarının olma nedeni budur. Bu aynı zamanda devlet işlerini yürütmede zaman kaybının da önüne geçecektir. Alınan bütün kararlar hiçbir bürokratik engele takılmadan faaliyete konulacak, haftalarca aylarca süren beklemeler sona erecektir…
Bir diğer mesele de ülke eyaletlere bölünecek, bölünme yolları daha da kolay hale gelecek… Bu söylemler tamamen bu sistemin içeriğini bilmeyen, kendisine herhangi bir vesile ile anlatılmayan kesimlerin bilmeden veya kasıtlı olarak ortaya koyduğu söylemler. Türkiye parlamenter sistem içerisinde birlik ve beraberliğini nasıl korumuş ve sağlamış ise aynı sistem devam edecektir. Bölgeler arasındaki işbirliğini daha da kuvvetlendirecektir. Bu durum biraz da dar bölge seçim sistemi veya daraltılmış bölge sistemi söylemiyle yanlış algılanmış olabilir. Bahsettiğimiz bu sistemler seçim dönemlerini ilgilendiren dönemlerdir. İller belirli bölgelere ayrılacak, vekiller bu bölgelerden gönderilecek. Aksine bu yöntemle bölgelerin daha tanınmış vekilleri meclise gönderilip temsil yetkisi verilecek…
Üzerinde konuşulacak nokta çok… Seçime kadar vaktimiz de çok… Dilimiz dönüp elimiz yazdığı müddetçe sorun yok. Bildiğimiz şeyi anlatmak bize zorunludur. İnancım o yöndedir ki bunlar hem bugünlerimiz hem de yarınlarımız için sadaka niteliğindedir…
Bir dahaki yazımızda devam edelim…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
