Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

ÇÖZÜM BATI’DA DEĞİL BU TOPRAKLARDADIR

     Türkiye çok fonksiyonel konjonktürden geçmektedir. Bu hareketlenme sonrasında siyasal hareketlenmeler ekonomik, ekonomik hareketlenmeler de siyasal sonuçlar doğurmaktadır. Bu bağlantının anlam kazandığı coğrafya hiç şüphesiz ki Türkiye’nin bulunduğu coğrafyadır. Türkiye zengin yer altı kaynaklarına sahip olmayabilir ancak öyle geçiş güzergahına konuşlanmışız ki önemimizin pahası biçilemez…

     Yoksa dünya nüfusunun %5’ine sahip ABD kalkıp da niye buralara kadar gelsin, yoksa İngilizler kalkıp da niye buralara kadar gelsin? Hepsi bu coğrafyalarda kendilerine bir pay arıyorlar. Bugünkü kavganın şiddetlenmesinin en önemli nedeni de bu payları alamamalarının korkusu nedeni iledir. Çünkü 1. Dünya Savaşı ile Osmanlı coğrafyasını tasfiye ettiler, buralarda suni devletçikler kurdular ve rahat hareket edebilecekleri bir alan oluşturdular. Bizi de ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler 80 sene boyunca.

     Türkiye 21. yüzyılın çok farklı olacağının sinyalini 2000’li yılların başında vermişti. Adeta küresel emperyalizmin alçak temsilcilerine dedi ki, biz yazdığınız reçeteye şimdiye kadar harfiyen riayet ettik, ancak bu saatten sonra biz kendi yolumuzu, rotamızı kendimiz belirleyeceğiz diyerek karşı çıktı. Ak Parti ile birlikte 80 senede yapılmayanları veyahut yapılması engellenenleri yapmaya başladı.

   Bir şey eksikti yalnız… Tamam, ülkemizin çarkları işlemeye başladı, ekonomimiz düzelmeye başladı, ancak bu istikrarın devam etmesini de siyasal bir zemine oturtmak gerekiyordu. Bunun için de ülkenin önündeki bütün engellerin giderilmesi, siyaseten ferah, dikensiz bir yolda ilerlemek için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini hayata geçirmemiz gerekiyordu. 16 Nisan’da bu amaçla millete gidildi ve millet de bu yetkiyi verdi. Genel beklenti %55-60’tı ancak daha düşük bir oy ile referandumdan EVET olur aldı. Bu oy oranı kesinlikle küçümsenmemeli aslında. Bu referandumu sabote etmek için çok çeşitli oyunlar oynandı. Adeta yedi düvelin karşımızda olduğu bir ortamda bu bile çok büyük başarıdır. Sonuçta kararı millet vermiştir. Milletin verdiği kararın üstünde bir karar verilemez, tartışma yapılamaz.

     Ancak benim burada naçizane değinmek istediğim bir nokta benim gibi genç kardeşlerimin oy potansiyeli ile ilgilidir. Özellikle 2019 seçimlerine kadar ve ondan sonra da 2023 seçimlerine kadar milyonlarca oy kullanacak genç kardeşlerim olacak. Bu potansiyel öyle bir potansiyel ki sonuca en keskin etki edebilecek çoğunlukta bir potansiyel.

     Genç kardeşlerimizin bir çoğunluğu referandumdaki tercihi HAYIR olmuş. Buradan kesinlikle onların kararlarını sorgulamıyorum. Ancak üzerinde durulması gereken noktalar var: tek adamı öne sürmek gibi, kendi adamlarını yerleştirecek gibi… Bunlar çok kez anlatıldı. Bunların üzerinde durmaya gerek yok diye düşünüyorum. Asıl üzerinde durmamız gereken bağnaz, kör bakış açısı şeklinde hareket edilmesi. Özellikle ilk kez oy kullanacak genç seçmenler neyi oylayacağını kestiremediler ve etraftan duyma, katı bir düşünce yapısının arkasından gitme düşüncesiyle oy kullandılar.

     Bunun önüne geçmek için genç kardeşlerimize aidiyet duygusunun işlenmesi gerekmektedir. Bu toprakların nasıl kazanıldığının, 80 senede ülkeye prangaların hangi saiklerle vurulduğunun anlatılması gerekmektedir. Milli şuur  enjekte edilmedikçe millet kesinlikle kesin çözüme ulaşılamayacaktır. Ülkemiz aleyhine verilen her kararın leş bekleyen akbaba gibi bizi bekleyenlerin olduğu bilincinin aşılanması gerekmektedir.

     Milletin, ülke politikalarının belirlenmesinde etkin olduğu bir yerde tek adam yoktur. Karar alma mekanizmalarının en tepesinde millet varsa verdiği kararı alıp başımıza koyacağız. Bu millet liyakatsız, ehliyetsiz hiçkimseye görev vermez. Bu milletin insanları genetiği Anadolu tezgahlarında dokunmuştur. Hz. Peygamber (sav) bile Habeşli siyah bir köle de olsa, âmirinize itaat edin! demiştir. 

     Biz de yolumuzu Allah (cc) ve Kur!an’ı Kerim’in yolu, Hz. Peygamber (sav) Efendimizin yolu olarak seçeceğiz. Bizim işimiz BATI’ya dönmek değil, uzaklaşabildiğimiz ölçüde uzaklaşmak, yakınlaşmamız gerektiğince Kur’an’a, Allah’a, Hz. Peyamber (sav) efendimize yaklaşmaktır. Çözüm batıda değil İslamdadır. İslamın ta kendisi de bu topraklardadır…

    Selam ve dua ile…

    İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir