Perşembe , 3 Ekim 2024
Son Dakika Haberler
Muhterisler ittifakı

Muhterisler ittifakı

Muhterisler ittifakı

Bir yıldır kılın tüyün, geçmişin geleceğin, gelmekte olan’ ın, davanın devanın ince hesapları yapıldı. Üst üste konulup tartıldı, beğenilmeyenler atıldı, istedikleri gibi anlaşamadıkları sorunlar zamana bırakıldı.  İç kavgalar tartışmalar, gürültüler patırtılar, sonu gelmeyen pazarlıklar, kart karmalar karıştırmalar, al papazı ver kızı ve en sonunda baskın bir gas sıkışması.  Gerilmeler gerginleşmeler esnasında devrildi masa. Mahkeme duvarı gibi asık suratlar ekşidi, başladı tasa.

Kurşun gibi yağan Twitt’ ler, ardı kesilmeyen yalanlar iftiralar ve kudurup saldıran itler vahşi medya terörü, vicdanları sızlatan yerin dibine batırmalar bir anda kesildi düşmanlık. Geldi sahte gülücükler yapmacık alkışlar, göklere çıkarmalar kanatsız uçurmalar, pireyi deve yapmalar… Sabunlu köpürtmeler ardından uçtu gitti kontrol edilemeyen o vahşi öfkeler. Yüzleri tekrar gülümsedi asık suratlı muhterislerin, kifayetsiz bilgelerin. Şantaj ve tehditle devrilen kumar masasına ve geri döndü gelin.

Anlaşmazlıklar yüzünden ağza alınmadık küfürler, hakaretler ve suçlamalar, bir kaşık suda fırtına koparmalar boğmalar boğulmalar sanki bir rüyaydı. Kanmalar kandırılmalar, köşeye sıkıştırmalar mecbur bırakılmalar hepsi de birer kurgu filimi gibiydi sanki. Yeniden oldu düşman kardeşler kanki.

İYİ’ lerin sigortaları atınca kötüler çamura yatınca, oyuna gelenler şanzıman dağıtınca, ikiyüzlülük prim yapınca, ağız ve renk değiştirmelerle omurgasız sürüngenler çıktı renk renk ortaya. Baş oldu herkese mavi boncuk dağıtan dede, masanın etrafındaki fırıldakların hepsi de ittifakzede. Yağmur yağdı, seller aktı, kara kız camdan baktı. Kriz masası zorla da olsa kart bir oğlan doğurmuştu.

Amerika başta olmak üzere, İngiltere ve Almanya’daki ayinlerde vaftizlenip kutsanmış bu adsız oğlanın doğmasına çok sevindiler. Doğum masası etrafında bir ana ebe, dört ağır gebe, masanın altında gizlenen kandilzade, dışarıda bekleyen iki de gazoz ağacı şehzade vardı.  Fitne ittifakı Yemuş’un oğlu, ‘’ Bize baş olsun’’ dediler. Böylece muhterisler ittifakının başkanı oldu Kemal dede. Duyanların bazıları ‘’tanrı bahtını açık etsin’’ derken, bazıları da; ‘’her zaman olduğu gibi yine nal toplar inşallah’’ dediler.

Amerika’dan İngiltere’ye oradan Almanya’ya, Gerçekten Saadete, DP’ den İP’ e ve Deva’ ya, hatta Kandil ağalarına kadar herkesin derin bir hesabı, ve sinsi bir beklentisi vardı. Batının rüzgarını arkasına alınca umutlandı şer ittifakı, hayaller alemine havalandı.

Ufukların saçlarını taradı dedenin gözleri üzgün üzgün. Başkan yardımcılığı hesapları, milletvekilliği pazarlıkları, sekiz ayaklı yengeç gibi bu koltuk değnekleriyle nasıl uçacak, yarışacaktı? Bu kıran kırana geçen bu mücadele düşmanına körkütük aşık olan bu acemi çaylaklarla nasıl kazanılacak, devlet gemisini nasıl yürütülecek yönetilecek yönlendirilecekti?

Karşısında 20 yıldır girdiği her maçta kazanan, vurunca adamın ayağını yerden kesip havalandıran rakibine yıldız saydıran tecrübeli bir sporcu Erdoğan denen ve dünyaca bilinen bir Avatar vardı. Elindeki bu şişirme balonlar ve etrafındaki kardan adamlarla bu yarış nasıl kazanılacaktı?

Daha belli olmayan oy oranıyla; ‘’şu kadar milletvekili ve bakan isterim’’, ‘’şunlar olmazsa olmaz’’, ‘’Bunlar benim kırmızıçizgilerim’’ diyen fırsatçı çakallar nasıl gönüllenecek, kenarda heyecanla ihale bekleşen leş kargaları ve şehir akbabaları nasıl doyurulacaktı? Gecenin bekçisi baykuşlar ve kan içen yarasalar nasıl ve nereden beslenecekti?

Erdoğan’ın karşısında daha ne yapacağını bilemeyen, doğru yolda eğri yürüyen, sendeleyen, merdivene tersten binen, yukarı kata çıkarken aşağı inen, yönünü önünü arkasını bilemeyen, ağızından çıkan lafı kulağı duymayan, Erdoğan’ı taklitten başka bir özelliği olmayan şaşı şaşkın bir sahte kahramanla savaş nasıl kazanılacaktı? Dert bir değil elvan elvan, böyle gitmez bu kervan…

Makam ve sandalye uğruna milleti aldatan, dostlarını satan, emperyalistlere direkt veya dolaylı taşeronluk yapan bu fitne ittifakı ve gafiller çetesine fırsat verme, Türkiye’m!

Bu, basit bir politik mücadele değil, artık bunu bil. Bu Bizans soylularla birlikte savaşan batı uşaklarının Alpaslan’a ve onun çocuklarına karşı asırlardır Haçlılara karşı verdiğimiz mücadelenin devamıdır. Batılı emperyalistlere taşeronluk yapan şer ittifakının İslam Medeniyet ve kültürünü bu topraklarda yok etmek için verdiği asırlık bir mücadeledir bu.

Ey Milletim! Kendi cennetini ve cehennemini seçmek senin kendi elinde ve iradendedir. Kendi ellerinde el, kendi vatanında esir, kendi yurdunda düşmanlarına ve onların uşaklarına mahkum olmak istemiyorsan; batının uşakları ve taşeronları olan bu kifayetsiz muhterislerin Haçlı ittifakına, ‘’DUR’’ demenin günü ve zamanıdır.

Bu krizler ve kerizler masasına, fitne ve şer ittifakına, zillet dayanışmasına sakın ha, sakın bir fırsat verme! ‘’Ey, rabbimiz bizi zalimlerle beraber kılma, eyleme!’’ ( Araf/47)

Arif Altunbaş, Haber 7

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Kılıç çeken şövalyeler

Kılıç çeken şövalyeler

Arif Altunbaş Yaptıklarının ne anlama geldiği ve neye mal olacağını bile hesap etmekten aciz acemi …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir