ABD’nin 6. Filo askerlerinin Türkiye’yi 1967-1971 yılları ziyareti sırasında yapılan aleyhte gösteriler 6. Filo Eylemleri olarak yakın tarihimizdeki yerini almıştır. Kendilerini Anti Amerikancı ve Anti Emperyalist olarak tanımlayan yurdumun devrimci gençleri, ABD askerlerinin başlarındaki kepleri kapmakla başlattıkları eylemleri, üstlerine kırmızı boyalar atmak, üniformalarını jiletlemek, bir yerlere kıstırıp hırpalamak ve nihayet denize atmakla devam ettirdiler. İTÜ, Yıldız Teknik ve ODTÜ öğrenci birlikleri gösterileri organize ediyordu. 7 Ekim 1967’de ABD’yi protesto eden ve karaya çıkmalarını engellemeyi amaçlayan İstabul’da büyük bir miting tertip ettiler. O gün hiçbir asker karaya çıkmadı. 6. Filo’ya karşı Fikir Kulüpleri Federasyonu tarafından bir bildiri yayınlandı. Bildirinin özünü şu cümleler ifade ediyordu: Türk Bayrağı Açılmış ve Protestolar devam ediyor. ”Amerika’nın Vietnam’daki vahşetine, Türkiye’deki pervasızlığına dur demenin zamanı gelmiştir. Türkiye’de girebileceği iğrenç oyunların tasavvuru, insan bilincinin bu dev savaş makinesiyle mutlaka başedeceği inancımızdan bir şey eksiltmemiştir.” Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok yerde devam eden gösteriler 1971 yılına kadar devam etmiştir. Gösterileri katılan dönemin sembol isimlerinden birçok devrimci genç gözaltına alınmıştır. Bir zamanlar devrimci gençler Filistin davasının yanında yer almış, İsrail’e karşı savaşmışlardı. Devrimciler o günlerde büyük bedeller ödediler. Emperyalistleri protesto etmede her zaman öne atlayan devrimcilere bugünlerde ne oldu? Dün 6. Filo defol diyenler, bugün Erdoğan gitsin diye kurtar bizi ABD deme noktasına nasıl geldiler? İTÜ’nin, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ve ODTÜ’nün devrimcileri bugün neredeler? Bunların bir kez olsun Emperyalistleri protesto ettikleri görüldü mü? 15 Temmuz Fetö Darbe Girişimi’ni protesto ettikleri görüldü mü? Bugünlerde Amerika’da görülmekte olan Reza ZARRAB davasıyla ilgili Türkiye’ye oynanmak istenen oyunla alakalı ülkelerinin yanında olduklarına dair seslerini duydunuz mu? Allah’ım! Nelere kadirsin. Reis, dünün bir numaralı Amerikan düşmanlarını, antiemperyalistlerini bile Amerikancı ve Emperyalist yaptı. Dün ABD ve Emperyalistlere karşı kalemlerinden adeta kan damlatanlar, bugün ülkelerinin ve yönetiminin aleyhine adeta kalemlerinden kan damlatmaktadırlar. Bu nasıl bir satılmışlıktır, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır. Gazeteci Melih Altanok söylenmesi gerekeni şöyle özetlemiş: “Ülkesinde; iktidarı devirme umudunu, ABD’deki düzmece bir davaya bağlayana muhalif değil alçak denir.” |
Dün emperyalizme karşı mücadele ettiği için Humeyni’nin elini öpenler, bugün emperyalistlerin ellerini öpmekle meşguller. Bunu ne adına yapıyorlar? Tabi ki Reis’ten kurtulma adına yapıyorlar. Dünün Amerikan düşmanları, bugün postal yalayıcıları olmuşlarsa bunu sadece Reis’in büyüklüğü ile açıklamak eksik olur. Bu durum Reis’in büyüklüğünün yanında Türkiye’nin de büyüklüğünün göstergesidir. Dünyanın dört bir yanındaki ve yurt içindeki sırtlanların hedefindeki Reisli Türkiye aynı zamanda Reisle Hilal’in dirilişinin de görüldüğü Türkiye’dir. Artık Hilal Türkiye’den görülmektedir. İçerideki ve dışarıdaki hainlerin son günlerdeki kudurmalarının arkasında yatan gerçek budur. Ve bu gerçeği en iyi bilen ise bizim içimizdeki hainlerdir. İsteseniz de istemeseniz de ve kimlerle işbirliği yaparsanız yapın bu gerçeği asla değiştiremeyecek ve ilahi müdahaleyi önleyemeyeceksiniz:“Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. (61/Saff, 8) Türkiye’nin en deneyimli diplomatlarından Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, ABD ve Batı’nın Zarrab davası üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırdığını söyledi. Büyükelçi şunu çok iyi biliyor ki ABD ve İran gerilimi hep vitrinde olmuştur, vitrinin altında ise el sıkışmışlardır. Sorun İran değil, sorun bükülemeyen, diz çöktürülemeyen Türkiye sorunudur. Bunun için Zerrab davası hukuki bir mesele olmaktan çıkmış, siyasisi bir hal almıştır. Eski CHP milletvekili ve ABD Büyükelçisi Şükrü Elekdağ: |
“65 yıllık siyasi hayatımda hiçbir zaman bir Türk liderin, bu günlerde olduğu gibi ABD ve Batı medyası tarafından ortaklaşa bir bombardımana tabi tutulduğunu görmedim.” demiş. El hak doğrudur; çünkü yaşanan sancılar “bağımsız ve yeni bir Türkiye’nin doğum ve varoluş sancılarıdır. Hiçbir doğum sancısız olmaz. Kutlu yolda çekilen sancılar mübarektir. Emperyalistlerin ve yerli taşeronlarının inadına Reis’imizin ve ülkemizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Ömer Naci YILMAZ