2013 Haziran seçimleri neticesi ortaya çıkan koalisyon ihtimallerini gözeterek, o gün demiştim ki “En kolayı Akparti MHP koalisyonu.. Fakat, Türkiye için en zararlısı da bu olacaktır. Zira, bu durum, giderek “milliyetçi cephe”ye evrilecektir.
Türkiye 70 li yillarda iki kere milliyetçi cephe dönemi yaşadı ve 12 eylul bir bakıma ikinci milliyetçi cephe hükümetine karşı bir darbe idi.
Milliyetçi cephe, hoş bir cephe değildi. Partiler koalisyonu idi ama bu koalisyonun içinde ne solcular vardı ne de herhangi bir sol parti.
İslamcıların partisi bu koalisyon içinde bazen var, bazen de yoktu ama en olmadigi zamanda bile “kerhen” vardı. Kerhen lafı da zaten Rahmetli Erbakan tarafından o günlerde icad edilmişti.
Ben o günlerde böyle yazdım ve o günkü siyaset bu kolay yol yerine seçimlerin yeniden yapılması yoluna gitti ve 3 Kasım seçimleri ile Türkiye koalisyona muhtaç olmadan müstakil bir Akparti hükümeti daha gerçekleştirmiş oldu.
Bu hükümete karşı da darbe teşebbüsü yapıldı.
Darbe teşebbüsü Akparti yalnız ve lideri de tek adam diye düşünülerek yapıldı.
Fakat, artık nereden nasıl düşünüldü bilmem de 15 temmuz gününe kadar hükümetin en azılı muhalifi olan Devlet Bahçeli, darbe tesebbusunun daha ilk dakikasında hükümete destek, darbeye de karşı olduğunun açıklamasını yaptı.
Böylece bugünkü süreç başlamış oldu.
Neticede, hükümet, hele bugün geldiği “cumhur ittifakı” kapsamı şekliyle, bildiğimiz milliyetçi cephe konumuna yerleştirilmiş oldu.
Biz bu durumu, kendi aklımız ile gerçekleştirdik diye düşünüyoruz ve buna seviniyoruz ama esasen acaba bizi bu yola mecbur eden bir gücün müdahalesi altında mıyız diye de düşünmeliyiz.
Bence düşünmeliyiz.
Hem de çok acil ve çok derin bir şekilde düşünmeliyiz.
Çünkü, bugünkü neticede, saadet ve iyi parti denilen partili kardeşlerimizi sınırın öte yakasında bıraktık.
Türkiye kurulurken Türkiye sınırlarını kutsal bildik ama daha dün aynı sınırlar içinde birlikte yaşadığımız ve aynı ümmetin fertleri olarak ana baba bir kardeslerimiz olarak saydığımız insanlara ve onların çocuklarına, şimdi, Iraklı, Suriyeli, Arap, Kürt vs .. kişiler deyip onlara bir de yabancı diye düşmanlık ediyoruz.
Cografyamizin bölünmesi hoş değil ve hiç hoş değil ama coğrafyanin bölünmesinin ilk şartı insanların bolunmesidir.
Bu bölünmeleri böyle insan ve vatandaş düşmanlığına evirecek yolları bir siyaset yolu yapmamak gerekiyor.
Yapıldığında bunu en azından geçici yapmak ve kalıcı yapmamak gerekiyor.
Aksi halde… Süreci yazdım. .. istemediğimiz başka bir şekle de mecbur edilebiliriz ve bundan bizi Allah korusun. İnşallah bu yol burada biter.
Reisin balkon konuşması, bu dönemin son, yeni dönemin ise ilk konusmasi olacaktır inşallah.
Göreceğiz.
İnş yeni bir mc olmaz artık ırkcılıktan kurtulmamız lazım biz bir ümmetiz ümmetin gereklerini yerine getirmemiz lazım diye düşünüyorum