Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Nefretin dili

Nefretin diliYeryüzünün en şerefli varlığı olan insan her zaman en güzele, en doğruya, en mükemmele layıktır.

’En mükemmel yaratık’’ (Ahsen-i takvim) ifadesi en güzel sıfatları barındırır.
İnsanın eylem ve söylem olarak nefrete yönelmesi onun yaratılış gayesiyle çelişir. ‘’Biz insanı en mükemmel bir şekilde yarattık ve sonra onu aşağıların aşağısı bir seviyeye indirdik’’ (Tın;3-4) diyerek Allah insanın yapısında olan bu seviyesizliği de belirtir.
Bu iki ayrı zıt insan tipinin ilk örneği Hz. Adem’in oğlu Habil ve Kabildir. Bunlarla bize örnek ve ibret olarak Kuranda insanın iki ayrı zıt özelliğinden misal verilir.’’İnsan zalimdir, cahildir’’ (Ahzap;72) öyle ki, kendi öz kardeşini bile öldürebilir.
Bu hakikat Kur’ anda Hak ve batıl cephesi, Hz. İbrahim ile putperest Nemrutun çizgisi, Firavun ile Hz. Musa mücadelesi olarak belirtilerek kısaca insanlık tarihinin ilk insandan Kıyamete kadar bu şekilde devam edeceğine işaret eder.
İnsanlık tarihi Hak ve Batıl mücadelesinden ibaret bir süreçtir. İnsan var oldukça bu mücadele devam edecektir.  ‘’İman edenlerin, ameli salih işleyenlerin, Hakkı tavsiye ve sabredenlerin dışında insanların tüm zamanlarda zararda olduğunu’’ (Asr Suresi;1-3) en açık bir ifade ile Rabbimiz bildiriyor. Farklı zamanlardan farklı kavim ve topluluklardan insanlığa örnek ve ibret olsun diye de Kur’ anın 1/3 de geçmiş kavimlerin başına gelenlerden bahsediyor.
Kısaca insanlık peygamberlerin çizgisinde olanlar veya inkarın, tuğyanın cephesinde olanlar olmak üzere iki sınıfta tasnif ediliyor. ‘’İman ile küfür arasında yol arayanlar da Kafirlerin ta kendileridir ‘’ (Nisa;150) diye buyrularak da bu iki gurubun dışında 3.bir arayış içinde olanların kim oldukları ve olacakları açıklanıyor.
Türkiye’ de ve dünyada bir yanda Hakkı ve sabrı tavsiye edip vahyin dilini konuşanlar ile diğer tarafta inkar ve tuğyanın cephesinde nefretin dilini konuşanlar tarih boyu olduğu gibi şimdi de karşı karşıya.
Tarihten aldığımız dersler, yaşadığımız gerçekler ve pratik tecrübelerimiz bize bu mücadelenin neresinde olmak ve durmak zorunda olduğumuzu açıkça ifade ediyor.
Gerek Türkiye’ de ve gerekse dünyada yaşadıklarımız bize gösteriyor ki, eğer ‘’Hakkı tavsiye ediyor’’ isek başımızın beladan, musibetten ve kötülerin şerrinden kurtulmayacağını gösteriyor…
Biz Hak çizgisinde ve cephesinde olduğumuz sürece nefretin dili ve saldırıları karanlıktan aydınlığa atılan oklar gibi yağacağını her zaman hesap etmeliyiz. Bugün Türkiye’ de ve dünyada Müslümanlara yönelik nefret dili bu saldırıların bir uzantısındır.
ABD, İsrail, Rusya, Çin ve Avrupa’nın islam’a ve Müslümanlara karşı her zaman ve her zeminde beraber hareket etmesi, Türkiye’de İslam düşmanlarının kendi aralarında düşman olsalar da bize karşı nefret dilinin etrafında bir blokta birleşmeleri Habil ve Kabil, Hz. İbrahim ve Nemrut kavgasının bir uzantısıdır.
CHP, BDP, PKK, DHKP-C ve benzerlerinin yurdumuzda inkar cephesinin başını çektiğini, nefret dilinin etrafında hep birlikte islam’a, Müslümanlar’a karşı neden savaştığını doğru anlamalı ve doğru okumalı, ona göre etkin tavırlar ve stratejiler geliştirmeliyiz.
Nefretin dili ne kadar güçlü olursa olsun vahyin dili karşısında hiçbir varlık gösteremez. Güneşin karşısındaki bir mum gibi eriyip yok olmaya mahkumdur. Allahın dini ve gerçekten O’nun yolunda olanlar her zaman galip gelmiş ve gelecektir.

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir