Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Günümüze değinmeden önce tarihin tozlu sayfaları arasında kısaca bir gezinelim. Yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra güneyindeki bütün devletlerle olan ilişkisi kesildi. (Güneyimiz deyince yanlış anlaşılmasın sakın, Suriye, Arabistan, Yemen vs. kast ediyorum.) Bize adeta siz artık başınızı sakın oraya buraya kaldırmayın, kendinizle ilgilenin denildi. Biz de yapacak hiçbir şeyimiz yok, gücümüz yok, bu tembihlere harfiyen uyduk… Ta ki gücümüzü hatırlayıp, oralara yönelinceye kadar.
Evet değerli okuyucular, bugün öyle zor bir dönemden geçiyoruz ki devlet olarak bire karşı Haçlı ordusuyla savaşıyoruz adeta. Biz de önce Allah’ın izni sonra milletimizin ve askerlerimizin desteğiyle işe koyulduk ve 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattık. Özgür Suriye Ordusu ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin mukavemeti ile başarılı sonuçlar aldık.
Bunları neden mi yaptık? Suriye’de ne işimiz mi vardı? Sınırımızda terör tehdidi vardı, kardeş ülkemiz, yıllarca dönüp ilgilenmediğimiz daha doğrusu ferasetsizliğimizden ilgilenemediğimiz Suriye’de terör örgütleri kol geziyordu. Yüz binlerce kardeşimiz öldü. Biz de elimizi taşın altına koyduk, işe başladık… Tarihi sorumluluk bunu gerektiriyor. Tufan Gündüz Hocanın da dediği gibi tarih bizi çağırıyor… Nasıl ilerledik biraz da ona bakalım:
Tabi burada ÖSO ve TSK’nın asıl amacı DEAŞ’ın sınır hattımızdan temizlenmesi ve PKK’nın Suriye’deki kolu PYD/YPG’nin kantonları birleştirmesinin önüne geçilmesidir. Bu amaçla ilk olarak Azez-Cerablus hattını yani sınırımızca uzanan alanı DEAŞ’ın elinden aldık. Bu bize yetmezdi. Şöyle daha güneye doğru giderek terörsüz bir alan için El-Bab’a doğru gittik. Yetmedi, EL-BAB operasyonunu başlattık ve Allah’ın izni ile de burayı da temizledik.
Yeni hedef Menbiç ve Rakka. Burada da bir başka terör kantonu PYD var. Türkiye büyük bir ısrarla PYD’nin Menbiç’i terk etmesini diretiyor. PYD’nin de buradan çekiliyor numarası ile yerini ESED güçlerine bırakması söz konusu… ABD denen müttefik devlet bakalım burada nasıl bir iş yapacak? Türkiye ile hareket etmek zorunda. Çünkü her masada eli maşalı bir Türkiye var artık…
İşte 16 Nisan’da “EVET” demek için bir neden daha. Bu ordumuzun dünya sahnesinde ne kadar büyük bir söz sahibi olduğunu gösteriyor. Kolay gelmedik buralara kadar. Anadolu topraklarında yoğrula yoğrula, Anadolu tezgahlarında dokuna dokuna buralara geldik. Türk ordusu dünyanın en şerefli ordusudur. En güçlü ordu silahla, tankla, tüfekle, asker sayısı ile, füzeyle vs. olunmaz. Tamam, bunlar önemlidir ancak en önemli faktör de bunların ne amaçla kullanıldığıdır.
Türk ordusu şerefiyle, haysiyetiyle, tüm mazlumları kucaklayıcı tavrıyla zannımca dünyanın en güçlü ordusudur. Bu milletin desteğiyle olur, bu devletin gücüyle olur, güçlü bir Türkiye ki bugün gidip ABD ile İngiltere ile, Fransa ile ve diğer bütün terör örgütleri ile savaşabiliyor… İnanıyorum ki güçlü devlet sistemiyle bu gücümüz fersah fersah katlanacaktır… Bunun için “EVET” demek boynumuzun borcudur…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
