Cumartesi , 14 Aralık 2024
Son Dakika Haberler
Değişimin değişmeyen kanunu

Değişimin değişmeyen kanunu

Arif Altunbaş

Değişim daha güzele, mükemmele, ideale Hak ve hakikate ulaşmak için yapılan hareketin adıdır. Bunun önce kişi ve toplumun niyet, düşünce ve fikrinde, sonra eylem ve söyleminde, kalp ve gönül dünyasında mayalanıp olgunlaşması gerekir. Yaratılışa en uygun olana yönelmeyi amaçlayan ferdi ve toplumsal değişimin adıdır.

Değişmek insanlığın varoluşundan bu yana değişmeyen bir kuralıdır. Bu güne ve yarına ait ne olacaksa tarihten ders ve ibret alarak değişime uğrar. Zaman, tarih, mekân, anlayış, düşünce, bilim, teknoloji ve tasavvurlarımız değişe değişe gelişir. O geliştikçe değişim devam eder. Değişmemek için direnenler yerinde sayar, bir karış yol alamaz ve kaybeder. Değişim rüzgârı az çok herkesi ve her toplumu etkiler. Bu rüzgârı kendi idealleri ve hedefleri lehine döndürenler kazanır. Değişmeyen gelişemez gelişmeyen değişemez.

İnsanlığın tarih boyu izlediği değişmeyen tek yol vahiy yoludur.  Su ve hava, atmosfer ve tabiat, yer ve gök, ay ve güneş, yıldızlar ve uzay, hücre ve atom kendi hareket sistem ve alanları içinde kendilerine çizilmiş ilahi sınırlar ve ölçüler içinde sürekli hareket halindedirler. Hareket etmeyen her şeyin fıtratı bozulur. Canlılar ölünce ölen cesedi bile hareket eder ve toprağa karışarak aslına döner.

Su akmaz ve hareket etmezse kokar. Tabiat değişmezse kendini yenileyemez. Yeryüzü ve gökyüzü Allah tarafından belirlenen sistem, çizgi ve rotada değişim halinde olmazsa evrenin düzeni bozulur. Evrende var olan her şeyin kendine ait bir hayat sistemi, hareket tarzı ve düzeni vardır. Âlemi ayakta ve hayatta tutan sistem adetullah ve sünnetullahtır.

İnsanlık sürekli değişime ve dönüşüme ayak uydurarak hareket halinde bu günlere gelmiştir. Doğar, gelişir, büyür ve nihayet ölür. Öldükten sonra da beden toprak olarak değişim ve dönüşüme ulaşır. Değişmeyen tek şey Allah’ın evrensel kurallarıdır.

Âlemde hiçbir şey kendiliğinden olmaz. Kendiliğinden bir yaprak bile kıpırdamaz. Değişim yaratanın belirlediği kurallara göre meydana gelirse yeni bir hayatın başlangıcıdır. Doğum ve ölüm, bahar ve kış, gündüz ve gece, dün ve bugün, bugün ve yarın, yerdeki ve gökteki asırlardır devam edip gelen değişim ve dönüşüm hareketleri ilahi kanunun gereğidir. ‘’Sen (yeryüzündeki) dağları görürsün de, onları donmuş (yerinde sabit durur) sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi yürümektedir ve hareket halindedir. (Süratle geçmekte, yani Dünya sürekli dönmektedir. Bu) Her şeyi “sapasağlam ve yerli yerinde yapan” Allah’ın sanatı (yapısı)dır. Şüphesiz O, işlediklerinizden Haberdardır.’’ (Neml:88)

Değişim yaratanın yaratılış gayesine uygun olursa değişimdir. Sünnetullaha uymayan her kıpırdanma ve devinim amaç ve gayesinin dışına çıkar ve bir yerlere   savrulur.Tabiatta gelişigüzelliklere ve tesadüflere yer yoktur. Varlıklar ve âlem bir sistem ve nizam içinde kurulmuş ve ona göre hareket ederler. Var olan her varlık, kendine çizilen bir alan ve kurallar içinde hareket ederek kendisini yeniler. Âlemin değişimi âlemlerin rabbi olan Allah’ın belirlediği kural kaide ve çerçevesinde olur. İnsanın değişim ve dönüşümü de aynı kural ve kaidelerin bir parçasıdır.

Sınır ve ölçülerini yaratanın belirlemediği bir değişim insanlığa saadet,  mutluluk ve huzur değil yıkım, felaketler ve huzursuzluk, getirir. Kişi ve toplumların (Sünnetullahın haricinde) değişim ve dönüşümü, o kişi ve toplumun faydası ve çıkarına değil felaketine yol açar.

İnsanın her şeyi yapacağını ve başaracağını zannetmesi ve buna inanması kadar dibe vuran bir cehalet yoktur. Güneş doğudan doğar batıdan batar. Su H2O den meydana gelen canlıların olmazsa olmaz ihtiyacıdır. Gökte ve yerde var olan her şey insanlığın faydası için yaratılmıştır. Her canlı ölünce kan su, et ve kemik aslına dönerek toprak ve suya karılır. Bunlar Allah’ın koyduğu kurallar ve kanunlardır. İnsanın bu kural ve kanunlar dışında ve karşısında hareket etmesi ve konumlanması ata et, ite ot yedirmek istemesi gibi bir garabettir.

İnsana yönelik siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik değişim hareketleri ve projeleri de mutlaka insanı yaratan Allah’ın yaratılış felsefesinde belirlediği kural ve kaidelere uygun olması gerekir. Yoksa beklenen bir değişim ve dönüşüm bir felaketin başlangıcı olur. Bu bağlamda devrimler bir değişim hareketleri değil Allaha ve yaratıklarına yönelik bir isyan, tuğyan ve yıkım hareketleridir.

Âlemin en üstün ve mükemmel varlığı olan insanın düşünce ve hayal dünyasına, bu günü ve yarınına dair yapılmak istenen plan, proğram değişim ve dönüşüm hareketleri Sünnetullahın çizdiği sınır, koyduğu ölçü, kurallar ve kanunlara ters ve zıt düştüğü sürece, o değişim ve dönüşüm hareketi insana, çevreye ve âleme fayda değil zarar getirir. Allah’ın kanununa zıt olan herşey insana ve tüm yaratılana zarar getirir. Hava, su, toprak, çevre kirliliği ve kontrolsüz bilim ve teknoloji gibi…

İnsan; iyilik ve kötülük, su ve ateş, doğum ve ölüm arasında gidip gelen bir varlıktır. Yaratıcısının kural ve kaidelerine uyar, ona göre hareket eder ve davranırsa barış ve huzur içinde yaşamayı tercih etmiş olur. Aksi bir durum; ateş ve tufandır.

Değişim; renk ve konum cephe ve mevzi değiştirmek değil insanlığın huzur ve barışı, evrenin düzen ve işleyişi, aklın mantığın, ruhun düşüncenin, bu günün yarının geleceğini sünnetullaha göre uyarlaması ve ayarlamasıdır. Değişimin değişmeyen tek kuralı Allah’ın değişmeyen emir ve yasaklarına uyarak insana emanet olarak verilen canı, bedeni, malı, eşyayı, dünya’ yı ve tüm yaratılanı en iyi şekilde onun rızasına uygun kullanmak, korumak ve muhafaza etmektir.

Arif Altunbaş, Haber 7

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Kültürel işgal ve dizi filmler rezaleti

Kültürel işgal ve dizi filmler rezaleti

Arif Altunbaş Her toplumun kendine ait kültürü, geleneği, göreneği, hayat tarzı ve değerleri vardır. İnsanların …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir