Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Mankurtlaşma zincirini kırmak için

Gözümüzü sağa sola, başka taraflara dikmişiz. Kendimizi hesaba çekmeyi hiç düşünmüyoruz. İşaret parmağımız başkalarını hedef almış durumda. Ne kadar çok bencil ve at gözlüklüyüz?

Hainler ve zalimlerle kol kola girmiş, ‘’suçlu ayağa kalk’’ diye haykırıyoruz. Bir gün de aynaya bakarak asıl suçlunun kendimiz olduğunu görmek, bilmek işimize gelmiyor. Kendi nefsimize yenilmişiz. Yöneticilerimize, içimizdeki fitne ocaklarına ve yerli münafıklara dokunulmazlık elbisesini giydiren de biziz.  Eleştirmemenin eleştirilmesini bile eleştirmeyi yasaklamışız. Onlara, kendi elimizle tabular icat edip dokunulmazlık zırhları giydirmişiz. Kendimize bir cehennem icat etmişiz kendi elimizle. Buyurun abdestsiz cenaze namazına!

Suçluyu başka insanlarda, başka ülkelerde arayıp kendi halimize bakmadan, içinde bulunduğumuz kin, nefret ve düşmanlık bataklığını fark etmeden, yaralarımızı sarmadan kendimizi ülkemizi milletimizi ihmal edip unutmuşuz. Hava atma, palavra sıkma, gaza gelme ve getirmede üstümüze rakip yok. Kendi kendimiz aldatan sanal bir milletiz.

İslamafobi düşmanlığı diye batının barbarlarını suçlarken ülkemizde Tramvay, Otobüs, sokak, Hastane ve birçok alanda Müslümanlara yapılan İslam ve Müslüman düşmanlıklarını, çirkin saldırıları, ayrımcılığı, hoş görmeye ve göstermeye çalışan faşistleri görmemezlik gelebiliyoruz. Burası Müslüman Türkiye Yunanistan değil, öyle mi?

Kendilerini devletin sahibi zanneden bir avuç batı uşağı azınlık ezanımız, camimiz, Kur’ anımız, başörtümüz ve kılık kıyafetimize karışabiliyor, hatta şirretleşerek saldırganlaşabiliyor. Bu azgın azınlık tüm tahrik ve saldırılarını Atatürkçülük, laiklik ve çağdaşlık adına yapıyor.

Kimsenin dini inanç, hayat tarzı, düşünce ve fikirlerinden dolayı aşağılanıp horlanamayacağı, ayrımcılığa ve ötekileştirmeye tabi tutulmayacağı, tabuları yıkan, putları kıran herkesi kucaklayan ve kuşatan bir anayasanın yapılması bu ülkede mecburiyet haline gelmiştir. Biz, Müslümanız ve onunla iftihar eden bir milletiz. Böyle bir anayasa yapılmazsa darbeciliğin ve faşizmin bir virüs gibi toplumun içinde yuvalanacağı ve toplumsal gerilim ve kavgalara yola açabileceğini kimse göz ardı etmemeli. Bu azgın, şirret, saldırgan azınlığa karşı milletimizin de sabır taşı çatlayabilir.

Hoşgörüsüzlük, özgürlük ve bağımsızlık karşıtlığı din tarih kültür, medeniyetimiz ve insanımıza düşmanlık muhalefet kılıfında laiklik, batı, çağdaşlık, Kemalizm ve demokrasinin arkasına gizlenerek otoriter bir anlayış ve faşizme dönüştürülemez. Burası Cumhuriyet ülkesi Türkiye. Zorbalığa ve faşizme geçit yok!

Milletimizin dini, dili, tarihi, kültürel, düşünce ve yaşam çizgilerini değiştirmek, bizi düşmanlarımıza benzetmek için hayatın her alanında preslenip zorlanan bu vatanın gerçek sahibi Müslümanlara yapılan baskı ve zulümlere artık bir son verilmeli. Bizi kendi vatanımızda yabancı ve parya gibi görenlere, gösterenlere fırsat verilmemeli. Müslüman için özgürce yaşamak ve düşünmek sanki dağlara çıkmış bir eşkıya gibi görülmemeli ve muamele görmemeli. Müslüman bir millet olarak biz, Haçlı batılıların istediği, dayattığı gibi düşünmek ve yaşamak zorunda değiliz. Burası bizim vatanımız Müslümanların Türkiye. Biz bu ülkenin asli unsurları olan özgürlük ve bağımsızlık aşığı bir milletiz. Kölecilere ve kölelere, kuklacılara ve kuklalara asla boyun eğmeyiz.

Batılıların kullandığı kelime ve kavramları, düşünce tarzını, bilimsel gerçekler diye bize yıllardır yutturmaya çalışılan dindışı ve inkârcı seküler düzeni, sistem ve dünya görüşünü, milletimize yönelik asimilasyon taktik ve projelerini ve bunlara paralel darbeci anayasa düzenlemelerini kabul etmek zorunda değiliz. Biz bin yıldan fazla bu topraklara hâkim olan, ezan sesiyle uyanan, yalnız Allah’ın huzurunda eğilmeyi şeref bilen Müslüman bir milletiz.  Gâvurlar ve gâvur âşıkları tarafından yönetilmek istemiyoruz. Anayasamız da bizim dinimizi, dilimizi, tarihimizi, kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizle coğrafyamızı temsi etmeli. Milletimize zorla giydirilen şu deli gömleğinden bıktık. Milletimizin (DNA’sına) genetik kotlarına ve ruh dünyasına uyan, kendimiz olan bir Türkiye olmak istiyoruz, düşmanlarımızın istediği kırk yamalı bir bohça olan bir Türkiye değil.

Bizim kabul edegeldiğimiz Hak ve hakikatleri yok saymak bu milleti ve onun iradesini yok saymak, onu yok saymak cumhuru ve cumhuriyeti yok saymaktır. Neden düşmanlarımız gibi düşünmek, yaşamak, ticaret yapmak, hayata ve dünyaya bakmak zorundayız? Bizim kendi aklımız, irademiz, kutsallarımız, milli ve yerli düşüncemiz, duruşumuz, referans kaynaklarımız yok mu? Neden emperyalist sömürgeci ve barbar batıya yaslanıp, ona öykünüp durmak zorundayız?  Bu adi ve alçak Mankurtluk zincirini ne zaman kıracağız?

Hep uzaklara bakarken burnumuzun dibindeki dağlara toslamaktan, ayağımızın ucundaki çukurlara düşmekten bıktık, usandık artık. Alık alık düşmanlarımızı taklit etmekten gına geldi milletimize. Hiç kimse kendi düşüncesini, umut ve geleceğini İngiliz, Fransız, Almanya ve Amerika’nın insaf ve merhametine terk etmek istemez. Her şeyimizle artık milli, yerli ve kendimiz olmak istiyoruz. Ülkemiz ve hayatımızda kuklaya ve kuklacılara yer ve fırsat yok.

Biz soylu bir kimlik ve kişiliği, şanlı bir tarih ve coğrafyası, kadim bir kültürü ve medeniyeti olan, dünyaya adalet ve insanlık öğretmiş Selçuklu ve Osmanlının çocuklarıyız. ( Aslını inkâr eden bizden değildir) Bizi ancak, bizim ve bizden olan din, tarih ve kültürümüzü referans alan gerçekler bağlar. Nemrut’un yasaları Hz. İbrahim’i, Firavun’ un kanunları Hz. Musa’yı bağlamaz. Yoksa İbrahim İbrahim, Musa da Musa olmaz.

Müslümanları, onların değer ölçü ve referans kaynaklarını, medeniyet ve kültürünü, tarih ve coğrafyasını, dinini ve dilini yok sayan bir anayasa ve Türkiye düşünülemez.

Arif Altunbaş, Haber 7

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir