Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
15 Temmuz’un içinden de NATO-ABD-BATI çıkınca Türkiye hepten gözünü Batı’dan çevirdi, kendine partner olarak AVRASYA-ÇİN-İRAN-RUSYA bloğunu seçti. Söylem ve eylemleriyle de bunu gösterdi.
O günden sonra yelken açılacak saha BATI değil DOĞU’DAN gelen ve ileride süper güç olacağı konuşulan ÇİN oldu.
65 ülkeyi kapsayacak olan ve geçeceği her yerin değerini kat be kat arttıracak KUŞAK-YOL PROJESİ (İPEK YOLU) yeni gözde oldu. Onun içindir ki ABD kesinlikle ama kesinlikle İPEK YOLU’nu istemiyor.
ABD’yi Çin ile savaş haline getirten neden de bu.
ABD’yi Çin ile burun buruna getiren en büyük nedenlerden biri de Çin’in Akdeniz’e kadar gelmek istemesi. Akdeniz yeni enerji sahası çünkü. Her büyük ülkenin gemileri puzzle’den parça kapmak için Akdeniz’de.
Haliyle Türkiye de Akdeniz’de. Türk Bayraklı gemiler enerji için sahada.
Türkiye hem AVRASYA’DA hem SURİYE’de hem de AKDENİZ’de RUSYA-ÇİN-İRAN ile ilerliyor. ABD’nin yapmış olduğu saldırgan diplomatik ve askeri hareketler Türkiyeyi ABD’den hayli uzaklaştırdı.
Ama Türkiye, ABD için asla yalnız başına bırakılacak, kontrolden kaybedilecek bir ülke değildir. 15 Temmuz’u başaramayınca bunu daha iyi anladılar. 15 Temmuzdan sonra devletin her kademesindeki kontrol noktalarını kaybedince ve yerli ve milli siyaset adamlarının karar mekanizmasının başına geçince ABD, Türkiye’yi sisli bir havanın içinde kaybetti.
Bir daha da kolay bulamayacak gibi. Öyle ki Türkiye, kendi çıkarları için yapması gerekeni yapmakta. ABD’nin dümen suyuna gitmek istemeyen Türkiye bu süreçte çok büyük Tübülanlarla karşılaştı. Hem ekonomik hem de siyasi.
Dolara bağımlı olan bir Türkiye’yi dolarla sıkıştırmaya çalıştılar. Sınırda terörle bezdirmeye çalıştılar, hala da devam ediyorlar. ÇİN-VENEZÜELA-RUSYA-İRAN gibi partnerlerini kaşımaya başladılar. Ama Türkiye hiçbirisine boyun eğmedi. Sonucu ne olursa olsun yol benim yolum dedi. Ben kendi başıma kararlar aldıktan sonra hangi taraf olursa olsun herkes benim kapımı çalmak zorunda dedi.
Şimdiye kadar da öyle oldu. AVRASYA-ÇİN-RUSYA-İRAN Türkiye’nin politikalarına yakın bir politika izlemekte. Çünkü bu blok ABD’nin elbet karşılarına çıkacağını biliyordu. Türkiye gibi bir müttefikin etrafında birleşerek demir bir yumruk oluşturma herkesin işine gelirdi.
Ancak bu durum on bin kilometre ötedeki PENTAGON güdümlü ABD’yi durduracak anlamına gelmez. Aksine daha da saldırganlaşarak geliyorlar. Kaybedecek bir şeyleri yok çünkü. Zaten yaptıklarına bakılırsa çok açık ortada.
FRANSA’nın terörle dizginlerini ele geçirmek istemeleri, Fransa’yı Afrika’dan atmak istemeleri, SRİ LANKA’daki iki camiye düzenlenen saldırının asıl hedefinin ÇİN olması, Venezüela’da 15 Temmuz benzeri darbe girişiminde bulunmaları, hemen sınırımızda Kürt Koridoru ile Akdeniz’e yol açmak istemeleri bunun en büyük göstergesi.
Bir de İSTANBUL seçimleri var tabi. Ama ilk adımları tutmadı. YSK yeniden seçim kararı verdi. 23 Haziran’da İstanbul’da yeniden seçime gidilecek. Aslında İstanbul, ABD için önemli bir merkez. İstanbul’un başında kendileri gibi düşünen bir aklın, akımın olmasını isterler.
Sonuç olarak buralarda büyük amacı olanlar, ne içeride ne de dışarıda Türkiyeyi boş bırakmazlar. Türkiye de bunu bildiği için oldukça temkinli ve adımlarını da ona göre atıyor. Kapımızı çalacak onlar, karar verecek olan biziz, onlar düşünsün…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
