Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze’de yaşanan trajediye dair ne kadar hassas olduğunu, bu acıyı yüreğinde hissettiğini ve her gün gelişmeleri yakından takip ettiğini biliyorum. Tıpkı 15 Temmuz’da darbecilere karşı nasıl direndiğini gördüğüm gibi, Gazze konusunda da samimi bir çaba içinde olduğunu düşünüyorum. Ancak tüm bu çabalara rağmen 100 binin üzerinde insan hayatını kaybetti. Bu sayı, sadece resmi rakamlarla sınırlı kalmıyor; kayıplar ve ağır yaralılarla birlikte çok daha vahim bir tablo karşımıza çıkıyor.
Bu durum bana şunu öğretti: Her şeyi sadece siyasi liderlerden beklemek yetmez. Onların niyetinden ve çabasından şüphemiz olmasa da, halkın yani sivil toplumun da harekete geçmesi gerekir. Sumud hareketi gibi girişimler, sivillerin dayanışma içinde sokaklara çıkarak sesini duyurmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Dünyanın dört bir yanında yapılan boykotlar, yürüyüşler ve protestolar ciddi bir fark oluşturdu.
Bu noktada bazı devlet liderlerinin cesur tutumları da dikkat çekiciydi. Özellikle İspanya Başbakanı, Brezilya Cumhurbaşkanı ve Slovenya Başbakanı Robert Golob, Filistin’e desteklerini açıkça ifade ederek, İsrail’in işlediği savaş suçlarına karşı net bir duruş sergilediler. Onların bu tavrı, uluslararası toplumda sivil ve siyasi sorumlulukların nasıl birleşebileceğini gösterdi.
Ancak İsrail’in geçmişte defalarca uluslararası hukuku ve anlaşmaları ihlal etmiş bir devlet olduğunu unutmayalım. Bu yüzden, yalnızca bir ateşkesle yetinmek doğru olmaz. Sivil baskının sürdürülmesi, insan hakları ihlallerinin belgelenerek uluslararası mahkemelere taşınması ve İsrail’e koşulsuz destek veren ülkelere karşı da güçlü bir kamuoyu oluşturulması gerekir.
Sonuç olarak: Bu süreç bana öğretti ki, güçlü liderlere sahip olmak önemli olsa da, asıl değişimi sağlayan halkın direnci ve inisiyatifidir. Gazze’deki ateşkesin kalıcı barışa dönüşebilmesi için biz sivillerin de sesimizi yükseltmeye, dayanışmaya ve adalet talebimizi canlı tutmaya devam etmemiz gerekir.
Mustafa Topatan, Köln – 10 Ekim 2025
