Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
İdlib’te, Suriye Rejiminin, askeri birliğimize yapmış olduğu saldırı sonucunda 34 şehit verdik, canımız çok yandı. Türkiye 1 haftadır şehit askerlerinin ardından yas tutmakta…
Saldırının ilk anında şehit sayımız 33 olarak açıklanmıştı. Bu sayı bana, 1993 Karanlık yılda, Elazığ’da, PKK tarafından kurşuna dizilen askerlerimizi hatırlattı. 33 canımız savunmasız, güvenliksiz, devletsiz bir şekilde PKK karargâhlarına götürülüp şehit edilmişti.
O zaman kimse bunun üzerine gidememişti. Ortada devlet diye bir şey yoktu öyle ki. Bugün, 34 şehidimiz var. Allah mekanlarını cennet eylesin. Ama onların gözünün arkada kalması gibi bir dertleri olmadı, olmayacak da…
Çünkü Türkiye, 30 yıl önceki Türkiye değil. Bu ülke nice badireler atlattı. 15 Temmuz’u önce Allah’ın izni, sonra liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın ve tabiki milletimizin dik duruşuyla bertaraf ettik. Türkiye’yi bölgeden tamamen atmak için giriştikleri son atak diye düşündükleri 15 Temmuz’dan sonra Türkiye gücüne güç katarak ilerlemeye devam etti.
Son olarak, Türkiye, Suriye’de, uluslararası kamuoyunda çözümsüz bölge olarak adlandırılan İdlib’de mücadelesini sürdürmekte. Rejim askerleri 34 canımızı aldı belki ama Rejimin kaybı iki binin üzerinde. Muhalif-TSK işbirliği aynı zamanda çok sayıda da askeri mühimmat zaiyatları verdirdi Rejim’e…
Şimdi gözler Rusya’nın üzerinde. Çünkü Suriye demek Rusya demek, Rejim demek Rus desteği demek. Ancak Rusya Devlet Başkanı Putin’den ses seda yok. 5 Martta Moskova’da, Putin-Erdoğan görüşmesinden ne çıkacak merak konusu.
Başkan Erdoğan daha gitmeden dünkü konuşmasında mesaj verdi. Türkiye’nin Rusya ile herhangi bir derdinin olmadığını, aradan çekilmesi gerektiğini söyledi.
Putin, Erdoğan’ın yüz yüze görüşme yaptığı sayılı liderlerden. Bölgesel anlamda birçok işbirliği yapan iki ülke. Peki Putin neden bu kadar sessiz? Bu konuda Takvim Gazetesi Yazarı Ergün Diler’in bugünkü köşesinde yazdığı önemli biz yazı var. Dileyenler detaylı bir şekilde oradan okuyabilirler. Ben burada kısaca anlatmaya çalışayım…
Çünkü Putin, Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemiyor da ondan. Putin’in de içeride mücadele ettiği bir yapı var: DERİN RUSYA. Putin, bu konuda sesini yükselttiği anda kendi başının da derde gireceğinin farkında. Tıpkı, Trump’ın başta mücadele edip sonradan PENTAGON-DERİN ABD’nin istediği çizgiye geldiği gibi…
Putin çok önemli bir devlet adamıdır, eski KGB ajanıdır, bizim tabirimizle MİT’çidir. Son yıllarda Türkiye ile bölgesel, stratejik anlaşmalar yapmıştır. Nükleer Santral bunlardan en önemlisi. Erdoğan’ın, Nükleer Santral’in yapımını Rusya’ya vermekle, Rusya ile ilişkilere ne kadar önem verdiğini göstermişti. Suriye’de, ABD’nin Türkiye’ye karşı yapmış olduğu girişimlerden sonra muhatap aldığı ülke konumunda…
İki lider de bunun farkında. Erdoğan liderliğindeki Türkiye geri planda DERİN RUSYA’nin yani DERİN ABD-PENTAGON ile yürüyen kanadın Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak amacında olduğunun farkında ve bilince olduğu kanaatindeyim.
5 Marttaki görüşmede neler konuşulur, Rusya ne yapar tam bilinmez. Ancak kesin olan şu ki, Türkiye sahada mücadele halinde. Bu yoldan da geri dönmesi mümkün değil. Diplomasi şu ortamda neleri çözecek göreceğiz…
Unutmadan, Türkiye, mültecilere Avrupa kapılarını açtı. Sınıra koşan mülteci sayısı yüz bini geçti. Avrupa’nın en büyük korkusu buydu. Şimdi anlasınlar Türkiye’nin ne kadar büyük bir sorumluluğu, 9 yıldır taşıdığını. Başkan Erdoğan söyledi, biz artık para falan istemiyoruz. O iş bitti, bu yükü Avrupa’nın da paylaşması lazım diye. DERİN ABD’nin isteyip de bulamadığı bir karar: Mülteci akının Avrupa’yı da devreden çıkarması.
34 Şehit verdik belki ama her şer’in ardından hayır gelirmiş. Allah’ın ayeti bu… Allah Türkiye’ye, Müslüman coğrafyasına güzel günleri yaşatır inşallah. Bir olalım, beraber olalım yeter…
SELAM VE DUA İLE…
İBRAHİM YAVUZ
