Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Taraflı tarafsız herkes, bütün dünya TÜRKİYE-ABD-RUSYA üçlüsünü konuşuyor. Bu üçlünün içerisindeki Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını, gerek kendi politikaları açısından, gerekse bölgesel çıkarları açısından kendi kararını kendisinin verdiği konusunda herkes mutabık. Bu durum elbette ki emperyalist bloğun üzerinde bir etki yaratmakta, Türkiye’nin bu yaptıklarına anlam verememektedir. Akıllarınca şunu düşünmektedirler: Bir çoban Osman daha mı çıkıyor yoksa? Bu tereddütlerinin birçok nedeni olabilir. Biz bu yazımızda bunun nedenleri üzerinde duracağız.
Suriye’de yaşanan insanlık dramı tüm dünyanın gözü önünde büyük bir yıkıma dönüşmüştür. Bu insanlık dramına cevap veren, oradaki masum halka el uzatan tek ülke Türkiye’dir. Türkiye’nin buradaki amacı hem Güney sınırımızı terör örgütlerinden temizlemek hem de Suriye’de barışçıl bir yönetimi etkin kılmak. Tabi bu durum bölgedeki çıkarları açısından ABD ve piyasada adı geçmeyen İngiltere’nin önünde büyük bir engel teşkil ediyordu. Bunun için Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini azaltmak gerekiyordu.
BATI bu amacına ulaşmak için ülke içerisinde kaos ortamı oluşturmak, çıkacak bir iç kargaşa ile Türkiye’yi iç sorunlarla ilgilenmeye mahkum etmekti. Bunun en büyük örneğini ORTAKÖY ve İZMİR ADLİYE saldırılarında görüyoruz. Bu saldırılarla hem ülke üzerinde dış mihraklar tarafından siyasi bir baskı oluşturulmaya çalışılmış hem de içerideki sinir uçları kışkırtılmaya çalışılmıştır. Böylelikle yönetime karşı bir ayaklanma, yönetilemeyen bir Türkiye oluşturulmaya çalışılmıştır.
Türkiye tüm bu içsel meseleler dışında bir de bölgesel meselelerle mücadele etmektedir. (Burada şunu da hatırlatmakta yarar vardır: Suriyeli kardeşlerimiz bizim için bir mesele değildir, burada bahsetmek istediğimiz terör örgütleridir.) Yaklaşık beş aydır yürütülen FIRAT KALKANI OPERASYONU kapsamında Türkiye hem sınır güvenliğini garanti altına almak hem de Suriyeli kardeşlerimizin rahat, güvenilir, refah bir ülkede yaşamalarını sağlamak amacıyla mücadelesini sürdürmektedir. Bu Türkiye’nin bugüne has bir sorumluluğu değildir, tarihsel bir sorumluluktur.
Türkiye aynı zamanda bölgedeki ülkelerle iyi ilişkiler kurmak için çok amaçlı görüşmeler yapmaktadır. Başbakan Binali Yıldırım’ın Irak’a yaptığı ziyaret bu anlamda büyük önem arz etmektedir. Yapılan görüşmelerde terör örgütü PKK’nın IRAK üzerinden Türkiye’ye saldırmasının önüne geçilmesi konusunda mutabık kalınmıştır.
Bölgedeki etkinliği sağlamak için aynı zamanda Rusya ile de ilişkiler bir hayli gelişmiştir. Bu yakınlaşmanın önüne geçmek için ilk olarak Rus uçağı düşürülmüş ve iki ülke arası buz kesmişti. Ancak daha sonra bunun FETÖ’nün işi olduğu anlaşılmış ve Rusya’ya bildirilmiş ancak Rusya buna tam olarak ikna olmamıştı. Daha sonra Rus büyük elçisi FETÖ’cü bir polis tarafından saldırıya uğrayarak öldürülmüş ve Putin artık bu işin mahiyetini anlamıştı. Birileri Türkiye ile Rusya’nın bölgede birlikte hareket etmesinden rahatsızlık duyuyordu. Türkiye ise yapılan tüm bu girişimlere karşı haklılığını ortak hareket etmek isteyenlere karşı anlatıyor ve anlatmaya da devam edecekti.
Sonuç olarak Türkiye artık kendi işini kendisi görüyor, ABD gibi alçak, yalancı, düzenbaz müttefikler yerine bölgenin istikrarı açısından kendisi ile beraber hareket edecek partnerler aramaya devam ediyordu. OBAMA ise başarısız, bütün foyası ortaya dökülmüş, karizması çizilmiş bir ABD bırakıyordu…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
