ÜMİT VAR OL

İnsanın çaresizliğiyle ümidi, fıtratında birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Âlemin bir parçası olarak öğrendikleriyle, umuduna bir yol arar. Ebedî bir yolculuğa çıkan insan, umuduyla her zaman doğruyu aramaya çalışırken, yanlışlar, batıl inançlar ve sapkınlıklar da peşinden sürükleyebilir. Dünya üzerinde, insanlar din adına veya dinsizlik adına birçok şey için umut beslerler.

Ümidi besleyen değerler, insanın umudunu ya inşa eder ya da yıkar. Yaratılış amacına uygun olmayan, peşinden koşulan birçok şey, sahibine sadece yorgunluk ve hayal kırıklığı bırakır. Umut dağların ardında gizlense de, ona doğru yürümek önemlidir. Yanlış yollarda geçirilen zamanın karşılığı ise yalnızca dünya yorgunluğu ve cennetin kaybıdır.

Ümidin Kırılması

İnsan, tanık olduğu durumlar karşısında beklentilerinin gerçekleşmediğini gördüğünde üzülür. Dünya işleri için her zaman çözüm üretmek mümkün olsa da kayıplar, her zaman derin üzüntüye yol açar.

Emeğiyle aldığı bir ev yıkıldığında üzülür; ama yenisini inşa etme ümidi onu hayata bağlar. Arabası bozulsa, tamir ettirir. Fakat bazı şeylerin telafisi veya yedeği yoktur. Ölüm, geriye dönüşü olmayan bir gerçektir. Çünkü zamanın yedeği yoktur; bir daha dünyaya gelmek mümkün değildir.

Sonra Yaparım Deme

Ertelenen ihtiyaçlar, biriken sorunlara dönüşür. İnsan, yaratanı ile arasını her zaman iyi tutmanın niyetinde olmalıdır. Şah damarından daha yakın olan Rahman’a uzak durmak, insanı ümitsizliğe sürükler. Biriken günahlar, derinleşen bir kuyu gibidir. Kuyunun dibinde bile olunsa, doğruya yönelmek gerekir. Susayınca suyu, acıkınca gıdayı ertelemek ne kadar yanlışsa, Allah’a kulluğu da ertelemek o kadar yanlıştır. Tövbe ve af, ertelenmemelidir; çünkü zaman beklenmedik bir anda sona erebilir.

Çıkışı Kaçırma

İnsanın yanlışa düşmesi her zaman mümkündür. Ancak düştüğü yerden kalkmak, hatalarından vazgeçmek gerekir. Uçağını bir dakika geçiren yolcu, yol hakkını kaybetmiştir. Ne kadar beklerse beklesin, giden gitmiştir. Yeni bir yolculuk yapmak için yeni bir fırsat gereklidir. Ölünceye kadar, Rabbe teslimiyetin her zaman bir yolu vardır. İnsana düşen, yolun sahibi olan Rahman’ı bilmektir.

İslam’a davet edilenlerin, bu daveti kabul eden ya da etmeyenlerin durumu hakkında Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Andolsun ki biz her ümmete, ‘Allah’a kulluk edin, sahte tanrılardan uzak durun’ diyen bir elçi gönderdik. Onlardan kimini Allah doğru yola iletti, kimileri de saptırılmayı hak ettiler. Yeryüzünü dolaşın da hak dini yalanlayanların akıbetinin ne olduğunu görün.” (16/Nahl 36)

Umudun Kapısı

Dünyadaki her türlü kapı bir gün kapanır. Ancak bir kapı vardır ki, o da rahmete açılan umut kapısıdır. O kapı, Allah’ın kullarına sunduğu sonsuz rahmetin kapısıdır. Âlemlerin sahibi olan Allah, her zaman ikram ve umut kapılarını aralamaktadır. O, Rahman ve Rahim olandır. Allah’ın gücü, bütün sorunları çözmeye ve yanlışlardan kurtulmak isteyen kullarına umut olmaya yeter. “De ki: ‘Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.’” (39/Zümer 53)