Ortadoğu bu halk düşmanı, bir avuç azınlığın, iki din karşıtı totaliter devlet anlayışından çok çekti ve hala da çekmekte.
İkisinin de Ortadoğuda, aynı karekteristik izleri taşıyan bölgelerde olmasının dışında birçok yakınlıkları daha vardır.
Diktatör, darbeci, gücünü askerden alan militarist bir devlet anlayışının temsilcileridirler.
Özgürlük, insan hakları, bağımsızlık, adalet, hukuk ve devlet anlayışları sadece kendi azınlık aşiretleri için vardır ve onlara hizmet etmekle görevlidir. Halkın kahir ekseriyeti ikinci, üçüncü, dördüncü sınıf vatandaştır. Onlar yöneten olamazlar ve hep yönetilmeye mahkumdurlar.
Onların söz söyleme, iktidar olma, muktedir olma, kendi hak ve hukukunu savunma, arama, adalet isteme hak ve hürriyetleri yöneten Baasçıların veya Kemalistlerin elindedir.Ve onlar ne kadar derse o kadar vatandaştırlar, insandırlar.Aksini iddia etmek, söylemek, bu uğurda mücadele vermek devlete başkaldırmak, isyan ve hainliktir.
Pis köylü, göbeğini kaşıyan adam, teneke kafalı, iğrenç insan, cahil vatandaş, yobaz, çağdışı, ortaçağ kafalılar kendilerinin dışındaki olan herkestir.Sanki kendi Kemalist ve Baas aşiretleri gökten meleklerin indirdiği seçilmiş apayrı uzaylı bir toplumdur.
Adlarında, sloganlarında, sözlerinde sık sık ‘’Halk’’ kelimesi geçmesine rağmen halk düşmanlığında üzerlerine söz söyleyecek kimse yoktur.
Halkı değiştirip kendi kıytırık ideolojileriyle şekillendirmek, adeta onu klonlamak isterler, bu uğurda yapmadıkları saçmalıklar, baskılar, dayatmalar, zulümler kalmamıştır.
Tarihleri, ideolojileri sicilli her hususta bir birine benzemesine rağmen bölgede birbirlerine karşı yıllarca düşmanı ve rakipleri olarak görünmüşlerdir.
Kuklaların birbirine gerçekten düşmanlığı olmaz, onları öyle oynatan kuklacıların hesapları, oyunları ve düşmanlıklarıdır aslında oynatılan.
İkisi de Osmanlının yıkılışına sebep olan İngilizlerin teşvik, tahrik ve yardımıyla kurulmuş, diktatör bir anlayış, totaliter bir yönetim sergilemelerine, kendi halklarına zulmeden, onların din ve kültürünü yok etmeye çalışmışlar ve bunu için de tüm dış güçler tarafından desteklenmişlerdir.
Ne zaman menfaatlerine ters düştü ise, o zaman BM ile, IMF ile, Nato baskısıyla o ülkeyi ve diktatörünü hizaya getirmeye çalışmışlardır. Kukları bir birine tehdit gibi göstermişler, hatta vuruşturmuşlardır.
Irakın işgaline giden süreçte, Saddamın katledilmesinde, Ortadoğudaki kıyam hareketlerinede ve son Arap Baharı denilen ayaklanmalarda, Libya, Yemen, Bahreyn ve İsrail- Filistin olaylarında bu oyunlar net olarak gördük, görülüyor ve daha da göreceğiz.
Osmanlı yıkılıp İslam toprakları başsız (Halifesiz) kalsın ve bu topraklarda var olan yer altı ve yer üstü zenginlikler paylaşılsın, İslamın önüne bir set çekilsin diye batılı güçler Baas, Nasır, Arap Sosyalizmi, Kemalizm, Irkçılık gibi ümmeti ve islamı direkt hedef alan fikir akımlarını meydana çıkarmış, geliştirmiş ve onları iktidar etmiştir.Ve bu zalim Ceberut yönetimlerin ayakta durması için her ne gerekiyorsa yapmışlardır.
Bilerek veya bilmeyerek halkın azınlık bir kısmı da bu akımları kurtuluş kapısı olarak görmüş ve hala görmektedir.
Gerek Türkiyedeki ve İslam alemindeki gelişmeler gerekse dünyada meydana gelen olaylar Müslüman halkların uyanmasına ve kendine gelmesine vesile olmuş artık bu ve bu gibi ideolojik ortadoks yapılanmaların miadı dolmuş, etkinliğini yitirmiş ve son günlerini yaşıyor.