İnanmış insan; ölmeden önce nefsini öldürebilen, hayatta iken bile ölmesini bilendir. Ancak ölümü içinde öldürebilen yaşamanın, insan olmanın erdemine ve sırrına erebilir. Onun için Müslüman; hep yaşıyormuş gibi, yaşıyormuş gibi, yaşıyormuş gibi hayatı yaşayandır.
Namaz, Oruç, Zikir, Haç gibi ibadetler ruhu diriltmenin yöntem ve yollarıdır. Ruh ne kadar Rabbiyle buluşursa, dünya ve dünyalıklara mesafe koyarsa; o kadar temizlenir, arınır, canlanır, ayağa kalkar ve dirilir. İnsan ne kadar dünyaya kul olmaktan uzaklaşırsa o kadar Allaha cc yaklaşır.
Oruç; aç kalmak, vücudu bir ay dinlendirmek, tatile çıkarmak değil. İnsanın içindeki insanı adam etmek, yola getirmektir. Ona kulluğunu hatırlatmak, onu kul olmanın bilincine ve özüne yaklaştırmaktır.
Ruhu dirilmeyen insan ve milletler yaşayan ölülerden farksızdır. Ruh dirilmezse beden de dirilmez, şehirler, ülkeler, medeniyet ve kültürler de dirilmez. Bir insan dirilirse bir alem, bir alem dirilirse evren dirilir ve yaratılan her şey kulluk için kıyama kalkar, rükuya varır, secdeye kapanır.
Diriliş; gerçekten Allaha kul olmakla, kulluk; varlıkta yok olmakla, var ve BİR olan Allaha görüyormuş gibi inanmakla, yalnız O’na kulluk yapmak ve kul olmakla olur.
Türkiye’nin ayağa kalması, yeniden büyük Türkiye olması milletimizin dirilişi, kendine ve özüne yani, millet ve devlet olarak yönünü Allaha döndürmesiyle mümkündür.
Müslüman ! Dirilişini doğuda batıda, güneyde Kuzeyde, türedi medeniyetlerin kapılarında arama! Diriliş senin ruhundadır, ruhunun dirilişindedir.