Küresel emperyalizmin Filistin’e 1916 da yerleştirdiği Yahudiler ve İsrail adıyla kurdurduğu devleti 14 Mayıs 1948’de ilk tanıyan Amerika Birleşik Devletleri olmuştur. 
17 Mayıs 1948’de Sovyetler Birliği, Nikaragua, Çekoslovakya, Yugoslavya ve Polonya gibi ülkeler bu tanımayı izlediler.
Dikkat edin! Siyonizm ve Yahudiler söz konusu olunca dünya çapında kedi köpek gibi birbirleriyle boğuşan Kapitalist ev Komünist blok ülkeleri nasıl ortak hareket edebiliyor. Küfrün bir millet olduğu nasılda ortaya çıkıveriyor.
Türkiye İsrail’ i Mart 1949′ da tanıyan ilk Halkı Müslüman olan ülkedir. Bu utanç Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakanı Hasan Saka yönetimdeki CHP tek parti diktatörlüğünde tarihimizi lekeler. 7 Ocak 1950’de de ilk diplomatik temsilciliği açarlar.
Haziran 2024 itibarıyla, Birleşmiş Milletler’ in (BM) 192 üyesinden 160′ ı İsrail’i devlet olarak tanıyor. Tanımayanlar ise tabelada adı geçen ülkelerdir.
Osmanlının işgal edilmiş toprakları Filistin’de kurulan bu devlet, İslam ümmeti ve topraklarının başına bela edilmesi başta İngiltere ve Amerika olmak üzere diğer batılı ülkeleri tarafından da destek ve muhafaza gördü.
Buna siz ister Haçlı- Siyonist ittifakı, ister se Yahudilerin dünya çapındaki etkinliği ve yaptırım gücü, isterse siyaset ekonomik gücün dümen suyunda akmak zorundadır deyin, fark etmez.
Yahudilerin elindeki ekonomik güç bir zaman sonra onları güç zehirlenmesine uğratıyor. Sonra o ülkedeki siyasi ve askeri gücü teslim almaya yöneliyor. Bu da, bu yüzden tarihin her döneminde, bulunduğu her ülkede, Yahudiler o ülkenin başına bela olduğundan, her yerden sürgün edilmek zorunda kalıyorlar.

 
                                                Yahudi Sürgünleri
Dünyanın neresine olursa olsun bu kavmin, bir gün gelip, o ülkenin lanetlileri olup oradan sürgün edilmesi tesadüf değildir. Yahudilerin çağlar boyu o ülkeden, bu ülkeye, öteki ve beriki ülkeye sürgün edilmesi hep sürgün edenin suçu değil, aynı zamanda sürgün edilenin de bunu eylem ve söylemiyle bu sürgünü hak etmesindendir. Bir değil iki değil, aynı hataları tekrar eden bir topluluk veya millet aynı ceza ve sürgünlerin muhatabı olması onların kendi elleriyle ördükleri kaderleridir. Bir toplum kendi tarihinden ders almaz ise tarih tekrar eder.
Hataların tekrarına insanların gösterdiği tepki ve cezanın da tekrarına yol açar. Kendilerini âlemin efendisi, diğer insanları tanrının kendileri için yarattığı hizmetçiler olarak gören bir din veya anlayışının, yaşadıkları ülkelerden sürgün edilmesi kadar normal bir olamaz.
Yahudilerin tarih boyu sürgün olmalarının isabetli ve yerinde bir karar oluşu için delil olarak, 2 yıldır Gazze’de bütün uluslararası kanun, ahlak, insanlık ölçü ve sınırlarını çiğneyerek barbarca yaptığı katliamlara, yıkımlara ve soykırımlara göz atmak yeter. 
Şimdi düşünün! Gazze’de yapılan bu zulümler ve soykırımlar cezasız mı kalınacağı sanılıyor? Hayatta, kim hangi iyilik ve kötülüğü yaparsa, mutlaka onun karşılığını görmesi Allah’ ın cc vadidir ve hüküm veren O’ dur.
‘’Bir gün gelecek Müslümanlarla Yahudiler arasında bir savaş çıkacak, O gün, öyle olacak ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama, (ağaçlar ve taşlar dile gelerek) ‘Ey Allah (cc) kulları! Gelin bak benim arkama gizlenmiş bir Yahudi var’’ diyecektir. (Müslüm)
وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ ‘’ Allah, Hak edenin hak ettiğini, karşı konulması imkânsız bir güç/sistem içinde ona yaşatandır.’’ ( Ali İmran; 4) Rabbim bizleri Müntakim ismi hürmetine o günleri görmeye ve yaşamaya eriştirsin! Millet olarak bizi intikamını almaya memur etsin! Amin!
O gün gelecek, o gün gelecek inşallah Müslüman…
Arif Altunbaş, Haber 7
 Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
				 
			 
		 
	 
						
					 
						
					 
						
					