Arif Altunbaş
Kırk beş yıllık savaş, binlerce şehit gazi, dul yetim, gözyaşı ve dinmez acılar,3 trilyon Dolar maddi harcamadan sonra PKK ve türevlerinin Türkiye ve Irak sınırları içinde yok olma arifesine geldi. Şimdi de Amerika ve müttefikleri beslemesi SGK/YPG uzantıları piyon olarak kullanılarak Kuzey Suriye’de, sınırımızda İsrail patentli bir terör devleti kurdurulmaya çalışılıyor. Amaç işgalci, istilacı faşist İsrail’ in sınırlarını genişletmek.
Amerika, İsrail ve Fransa Türkiye’ye karşı açıkça SGK/YPG’ yi silahlandırdı, eğitti ve cepheye sürdü. Yıllarca İran da açık veya gizli olarak PKK’ yı destekliyor. Örgütün ellerindeki silahlar Rusya ve ABD yapımı. Bütün dertleri Türkiye’ nin başı beladan kurtulmasın. Ve böylece onlar istedikleri gibi coğrafyamızda at oynatsınlar.
Gazze’de bir yılı aşkın zamandır soykırım ve katliamlara doymayan İsrail şimdi de, leş kokusu almış akbabalar gibi kan dökmek ve içmek için Golan tepelerinden kuşbakışı iştahla Şama’ a saldırmak için fırsat gözlüyor. Bir yanda İsrail, bir tarafta Dürziler, bir tarafta İran ve ona bağlı Şii guruplar, bir tarafta Amerika, Fransa ve Rusya’ nın beslemeleri SGK/YPG gibi silahlı guruplara karşı zafer kazanan savaş yorgunu Suriye halkı ve geçici hükümetini çetin sınavlar bekliyor.
Yıllarca süren Suriye iç savaşında baştanbaşa yakılan, yıkılan koskoca bir ülke alt yapısı ve üstyapısı, ekonomisi, sanayi, ordusu ile devlet düzeni yeniden inşa edilip ayağa kaldırılmayı bekliyor. Burada yapılması gereken en önemli ve öncelikli iş tüm halkı kuşatacak ve kucaklayacak bir anayasa ve hukuk devleti temellerinde milli birlik ve beraberlik, dayanışma ve kardeşlik hukukunu ülkeye hâkim kılmak. Evet, zor ama imkânsız değil.
Suriye’yi bu hale getiren dış ve iç şer güçler tabii ki bu birlik ve beraberliğin oluşmasını istemiyor. Bu yüzden asla boş durmayacaklar. Her fırsatta ülkede fitne, fesat ve anarşi çıkarmaya ve Suriye halkını birbirine düşürmeye çalışacaklar. İran dini lideri Hameney ’’Suriye’deki Şia’ yı ayaklanmak ve yeni rejime karşı mücadele etmeye’’ çağırırken, İran Dış İşleri Bakanı Abbas Arakçi de ‘’ Suriye’ yi ele geçiren Sünniler İsrail’ den daha tehlikelidir’’ diyerek Suriye’ de ilk olarak fitne ateşininin tohumlarını atarak maskelerini çıkarıp gerçek yüzlerini gösterdiler. Şimdi de 2. ağızlardan PKK/SGK/YPG yi desteklediklerini söylüyorlar.
Esad zamanında Rusya, İran ve onların paralı askerleri elinde bir mezbahaneye dönen Suriye, şimdi de parçalanıp yağmalanmayı bekleyen bir kurtlar sofrası durumunda. Bu şartlar altında PKK ve yandaşları ne yapılırsa yapılsın hiçbir zaman silahlarını bırakmayacaklar. Hiçbir zaman Amerika, Rusya, Fransa ve batılı ülkelere uşaklık yapmaktan vazgeçmeyecekler. Bunlar batının Ortadoğu’da yazdıkları senaryolarda ya figüranlık veya kuklalık yapmaya devam edecekler.
Yarım asra varan bir zamandır tecrübe edildiği gibi bu kaypak, yalancı, emperyalizmin uşağı elikanlı terör örgütünün özüne de, sözüne de asla güvenilmez. Yoldan çıkmış serseri yol ve onun serseri yolcuları ve yoldaşları doğru yola gelmez. Devletimiz hain ve katil bu terör örgütlerini kazdıkları çukurlara, mağara ve tünellere bir daha başkaldırmamak üzere tepesinin üstü dikip gömmelidir.
Türkiye’nin sınırları emperyalistlerin çizdiği, bize bir asırdır dayattıkları Sky-Pikot ve Lozan anlaşmasının yapay sınırlarından ibaret değildir. Bizim tabii sınırlarımız ve güvenliğimiz doğuda Filipinlerden batıda Atlas Okyanusuna, Çin Settinden Bosna’ ya kadar uzanan Asya, Avrupa ve Afrika’yı kucaklayan büyük bir gönül coğrafyasıdır.
Türkiye’nin güvenliği bir millet ve ümmet bilinci aydınlığında bu kardeşlerimizin sınırlarından başlar. Türkiye’yi Asya’ da, Avrupa’ da ve Afrika’da bu düşünce ufku ve iklimidir beklenen bir millet ve devlet yapan özellik.
Ayak seslerimizden ürken ve korkan bazı komşular ile düşmanlarımızın korkulu rüyaları bundandır. Ne yaparlarsa yapsınlar; Geliyor gelmekte olan, geliyor gelmekte olan, Allah’ın izniyle.
Arif Altunbaş, Haber 7 den alıntı