Arif Altunbaş
Ölen bir Müslümanın arkasından ‘’Allah rahmet eylesin’’ deyip onu iyilikle anmak dini hassasiyetimiz ve ahlakımızın gereğidir. Ama bu insan topluma mal olmuş biriyse, onun yaptığı hata ve yanlışlarının etki ve tesiri hala tekrar ediyorsa, o yanlışın yanlış olduğunu söylemek her Müslüman için hakkı sahibine teslim etmek bağlamında İslami bir görevdir.
Kim olursa olsun elinde kesin bir delil olmadıkça bir Müslüman diğer Müslüman ayrı bir parti kurdu diye Siyonizm’in uşağı olarak ilan edemez. (1) Edilirse eğer kendisi de aynı durma düşer. Bu söylem sahibini iftira ve yalana kadar götüren tehlikeli bir durumdur.
İslam her türlü puta ve putçuluğa karşıdır. Müslümanın hüküm ve referans kaynağı Kur’an ve sünnet ile Kur’an ve sünneti esas alarak ulemanın ittifakla verdiği kararlardır. Kim, ne zaman, nerede, ne derse desin yanlış ve hata Müslümanlar için örnek olmaz ve referans teşkil etmez. Hiçbir parti lideri ve insanın sözleri ne ayet, ne de hadis gibi hatasız kabul edilemez. Onların her sözünü kendileri için delil ve referans kabul edenler o insanı tabulaştırıp putlaştırmış olur.
Herhangi bir insanın söylediği sözler kendisini bağlar. O konuda geçerli olan ve kabul edilecek ölçü onun o konuyla ilgili söylediği son sözlerdir. En son söylenen ifadeler daha önceki söylenenleri geçersiz kılar.
‘’Suçu iddia eden (Müddei-i ) iddiasını ispat etmekle görevlidir. İddia ettiği şeyin delil ve ispatlarını ortaya koymakla yükümlüdür. Bir kişinin diğeri hakkındaki iddiası ispat edilmediği sürece iddia eden yalancı ve müfteri muamelesi görür. Suçlanan kişi de suçlu sayılmaz. (2) Onun için ispat edilemeyecek, sahibini zora sokacak sözler söylenmemelidir.
Demokratik ilkeler içinde kurulan ve faaliyet gösteren bir partiye ve liderine İslami olarak biat etmek, oy vermek İslam’ın 5 şartından birisi değildir. Allah düşmanı parti ve liderler hariç isteyen istediğine oy verir. Verdiği o oydan da -hesap gününde- bizzat kendisi sorumludur.
Bir kişi veya parti lideri, ‘’bize oy vermeyenler patates çuvalı, onların dini de patates dinidir’’ (3) gibi saçma sapan bir iddia da bulunursa bu baştan sona sorumlu/sorunlu bir meseledir. Bu anlayış ve mantık insanı itikadi bir sapıklığa ve uçuruma kadar götüren karanlık çıkmaz bir sokağın ve yolun başlangıcıdır.
Bu seçimde de İslam’dan ve İslami siyasetten bahseden bazı muhafazakâr parti, parti lideri ve taraftarlarının direkt veya dolaylı olarak İslam düşmanı partileri güçlendirme ve onlara oy kazandırmalarının İslami ve ahlaki bir tarafı ve kılıfı yoktur.
Müslüman direkt veya dolaylı olarak İslam düşmanı bir kişi, gurup, parti ve ideolojiye oy verme usulüyle de olsa yardım ve destek veremez. Onu bir oy ile de olsa destekleyemez. Bu konuda Allah’ın hükmü ve İslam’ın tavrı net ve kesindir. (4)
Yerel seçimlerde SP ve YRP gibi dindar bilinen partilerin Belediye Başkanlığı çıkaramayacağı 100’ de yüz belli ve kesin olan yerlerde aday çıkarmaları ve bu o adaylara oy vermeleri İslam düşmanı partileri güçlendireceğinden hem ahlaki, hem de İslam’ ın ve Müslümanların maslahatına ters düşmektedir. İktidar olan büyük bir Muhafazakâr kitlenin tabanını oymaktan, Ezan ve Kur’an düşmanlarına oy kazandırmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Bu durum İslam Medeniyet ve Kültürü düşmanı ve bir Milli Güvenlik sorunu haline gelen partileri dolaylı olarak da olsa desteklemek anlamına geliyor. Bunun İslami, ahlaki ve vicdani bir tarafı yoktur. Siyasi parti liderlerinin sözlerini ayet ve hadis gibi delil ve kıstas alıp, algılayıp İslam ve Müslüman düşmanı partileri dolaylı da olsa desteklemek büyük bir yanlışlıktır. Ayrıca; hiçbir kimse soyundan, babasının soyadından veya onun partisinden dolayı kutsallaştırılacak birisi değildir. (5)
Dünyanın neresinde olursa olsun ‘’Müslümanın dini siyasetidir, siyaseti de dinidir.’’ Onun dışındaki bir eylem, söylem ve yol İslam’ i değildir. Hiçbir parti ve lideri ‘’ La yüs’el’’ değildir. Oy verilirken izlenecek ölçü ve yol küfre ve emperyalizme hizmet etmemeleri, milletin ve ümmetin çıkar ve menfaatine uygun karar verip hareket etmeleridir.
Dün; ‘’Bunlar dünkü çocuklar’’, ‘’Siyonizmin uşağı’’, ‘’ O partiyi Siyonizm kurdurmuştur’’ denilen parti şimdi milletin umudu ve geleceği olmuş, dimdik ayakta Siyonizme ve emperyalizme geçit vermemektedir. Onlara bu sözleri yakıştıranların kurdukları partiler batının mayın eşeği olan İslam düşmanı partilerin ortakları, yandaşları, dolaylı da olsa; yardımcıları, destekçileri ve yaltakçıları durumunda omurgasız ve sürüngen bir duruş sergilemektedirler.
‘’Libya’da, Somali’de, Suriye’de, Irak’ta, Gazze’de ne işimiz var’’ diyen Siyonizm’in uşakları ile ABD ve İsrail’in safında duranlarla koalisyon kuran, beraber hareket eden, kuzu sarması olanlar kime oy veriyorlar ve kimlere hizmet ediyorlar acaba?
Haber 7′ den alıntıdır.
Not;
1) ‘’AKP’ yi Dünya Siyonizm’i kurdurttu. AKP ‘yi iş başında tutmak dünya Siyonizm’inin ana vazifesidir. AKP’ ye oy vermek Amerika ve İsrail’e oy vermektir.’’ N.E
2-) Hoca 1970-78 MSP zamanındaki konferanslarında, ”bize oy vermeyenler patates çuvalıdır. Onların dini patates dinidir” diyordu. O dönemi yaşayanlar bu sözleri de hatırlarlar. Hâlbuki İslam akidesinde ve dinler tarihinde patates dini diye bir inanışa, itikada ve din anlayışına rastlanmaz. N. E
3-)‘’Bize biat etmeyen, bizim partimize oy vermeyen, politik çizgimizi kabul etmeyen’’ veya bizim partimizden olmayan, ‘’Siyonizm’in uşağıdır, Amerika’ya, İsrail’ e hizmet eder’’ Bazı M.G’ cüler
4-) ”Ey iman edenler, (sakın) Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan (kişileri, çevreleri ve ülkeleri) evliya (dost ve müttefik) edinmeyin. (Zalim ve kâfir güçlerin hükmüne ve himayesine girmeyin. Bu uyarılarıma rağmen hangi sebep ve beklentiyle) Siz hâlâ onlara karşı meveddet (yaranmak için muhabbet ve destek çağrısı) yöneltmekte (ve onlara yakınlık mesajı ve tavrı iletmekte) siniz; oysa onlar size Hakk’tan gelen (Kur’ani emir ve hükümleri) inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a imanınızdan dolayı, Elçiyi de, sizi de (ülkenizden, hak ve hürriyetlerinizden) çıkarmaya girişmişlerdir. Eğer siz, Benim uğrumda (Kur’an’ın adalet kurallarını hâkim kılmak ve herkese temel insan haklarını sağlamak üzere) CİHAD etmek ve Benim rızama erişmek (niyeti ve gayretiyle yola) çıkmış iseniz; (nasıl oluyor da hâlâ kalbinizin içinde zalim ve kâfir güruhuna) onlara karşı meveddet (sevgi ve destek) gizliyorsunuz (ve Müslümanların sırlarını onlara veriyorsunuz? Oysa) Ben sizin gizli tuttuklarınızı da açığa vurduklarınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa (zalim ve kâfir güçlere yaranmaya ve sığınmaya çalışırsa), artık o kesinlikle (Hakk) yolun ortasından şaşırıp-sapmış birisidir.” (Mümtehinne Suresi, Ayet 1.)
5) Allah rahmet eylesin Hoca İslam’ı anladığı biçimde ve anladığı kadarıyla elinden gelen ve gücü yettiğince bu ülke ve Müslümanlar için kendi siyasi anlayışı çerçevesinde mücadele etmiş ve şimdi da nehrin öteki yakasına hicret etmiştir. Çalışan herkes gibi onun da hatası olabilir. Nihayette insandır. Örnek alınacak şey onun yaptığı İslam’a uygun sözler ve işlerdir. Kötüden ve yanlıştan örnek ve referans olmaz. Ama Allah’ın dini ve hükümleri kıyamete kadar bakidir. Örnek alınacak ve taklit edilecekler de onlardır. İslam ölülerimizi kutsallaştırma dini de değil, hayatı ve dirilerimizi İslamlaştırma, Kur’an ahlakıyla yetiştirme, yaşama ve hayata hâkim kılma dinidir. A.A