Perşembe , 26 Aralık 2024
Son Dakika Haberler
KAHROLSUN İSTİBDAT YAŞASIN HÜRRİYET (!)

KAHROLSUN İSTİBDAT YAŞASIN HÜRRİYET (!)

Diktatörlerin olduğu hiçbir ülkede “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.” diye slogan atılmaz, atılamaz. Bırakın atmayı bir kâğıda veya bir eşyaya bu ifadenin karalamasını bile yapamazsınız. Aklınızdan geçse duyulmuştur endişesiyle nevriniz döner. Hiçbir diktatör yönetimde ve hayatta olduğu dönemde böyle bir slogana muhatap olmamıştır. İhanetin zirve yaptığı Osmanlının son dönemlerinde Batı’nın devşirmeleri bu sloganı Osmanlının en merhametli Sultanına karşı kullanma ahlaksızlığını göstermişler, bizim ahmaklar da bu güruha katılmaktan geri durmamıştır. Osmanlı yıkıldıktan sonra, kurulun yeni düzende, onu yıkanlar ve onlara yardım eden ahmaklar acaba bu sloganı akıllarının ucundan bile geçirebilmişler midir? Kahrettikleri dönemi mumla aramışlar, canlarını kurtarmak için soluğu yurt dışında almışlardır. Benim Sultanıma diktatör diye küfreden Batı’nın devşirmeleri ve onların ayak oyunlarına gelen bizim mahallenin ahmakları Osmanlı yıkıldıktan sonra o sloganları acaba ağızlarına alabilmişler midir? Ne gezer. Köpekten kötü pişman oldular, yaptıkları ihanetin farkına vardıklarında ise atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Hainler genelde okumuşlardan çıkıyor. Bugün olduğu gibi dün de böyleydi. İşte onlardan biri olan Dr. Rıza Nur, Cumhuriyet döneminin alayı vâlâ Hürriyetini ve özgürlüğünü görünce aklı başına gelmiş ve itirafta bulunmuştu: “Abdülhamid düşmanlığı gözlerimizi o kadar kör etmişti ki, Mekteb-i Tıbbiye’ye İngiliz bayrağı çekecek kadar alçalmıştık.” Bugün aynı alçaklığı Boğaziçi Üniversitesi olaylarında görmekteyiz. Dün Amerikan Mandasına karşı oldukları yalanını resmi tarih tezi yapanların geldiği noktaya bakar mısınız? İşte Cumhuriyet Gazetesi’nin attığı Tweet: “ABD Boğaziçi Üniversitesi’ne el koyabilir.” Nurhan Sultan Osmanoğlu ablamız der ki: “Dedem Abdülhamit Hanı tahttan indirenlerin dillerinde “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” sloganları vardı, bugün de aynı slogan var. Dokuz senede koca imparatorluğu paramparça ettiler. O gün mesele Hürriyet değildi. Dün Ağaç değildi. Bugün de Rektör değil. Taleplerinden anlarsınız.”

Sultanımız Abdülhamit’in dönemini “İstibdat/baskı” olarak nitelendirenler 1909’dan 1950’ye kadar bu kavramı hiç kullanmadılar. Dünyanın en Cumhuriyetçi, en özgürlükçü, en demokratik, en katılımcı ülkesi Türkiye (!) imiş gibi İstibdatı hiç görmediler, hiç duymadılar, hiç anlamadılar. Nasıl olduysa Türkiye’de ilk defa hâkim denetiminde serbest seçim yapılıp da %53.5 oyla tek başına iktidara gelen Demokrat Partiye ve onun Başbakanına utanmadan, sıkılmadan “Diktatör” dediler. Tarihi süreç içerisinde anladık ki bu aziz millet kendilerini seçmedikten sonra kimi seçerse seçsin o bir “Diktatör”dür. Menderes’ten sonra en çok seçim kazanan rahmetli Özal’a da diktatör dediler. Aynı şekilde 2002’den beri girdiği tüm seçimleri kazanan Reis’imize de utanmadan, sıkılmadan, yüzsüzce diktatör diyebilmektedirler. Ölmüş annesine küfretme adiliğini gösterebilecek kadar özgür olduğunuz bir yerde diktatörden bahsetmek, köpeksiz köyde değneksiz gezmektir. Bunlar değil mi Dünya’nın en naif Başbakanı Menderes’e diktatör diyen bunlar değil mi? “Buyurun kardeşim, haydi sandığa gidiyoruz.” diyen Özal’a diktatör diyen yine bunlar değil mi? Bu İttihatçı zihniyet, Osmanlı Devleti’ni dokuz senede yıkan zihniyettir. Dedem Abdülhamit Han, kendisini tahtan indiren heyete: “Benden sonra bu ülkeyi on yıl idare edebilirseniz yüz yıl idare etmiş gibi iftihar edebilirsiniz.” demişti.  İdarelerinin dokuzuncu yılında Devleti yıkıp İngilizlere teslim etmişlerdi. Bunların bugünkü takipçileri ülkeyi değil dokuz sene idare etmek, dokuz ayda ülkenin anahtarlarını ABD’ye teslim ederler.

Dün dertleri Sultanımız Abdülhamit olmadığı gibi, sonrasında da dertleri Menderes ve Özal olmadı. Bugün de Reis’imiz olmadığı gibi. Dertleri, Efendilerinin bu topraklardaki her türlü hâkimiyetlerinin sona ermesi ve vurdukları prangaların birer birer kırılıp atılıyor olmasıdır. Bunun için derdinizi biliyoruz, sizi derdinizle baş başa bırakmaya yemin ettik, ahdettik.

Efendilerine layıkıyla hizmet edememekten dolayı kafayı kırıp güzelim ülkem için “Kahrolsun İstipdat, Yaşasın Hürriyet” diye slogan ve tweet atanlara diyoruz ki: “Sizin anladığınız Hürriyet Kahrolsun, İstibdat Yaşasın.”

Ömer Naci Yılmaz

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir