Amerika
İle son zamanlarda yaşadığımız gerilim bir anda olmuş bir şey değildir.
50 yılı aşkın bir süredir
Amerika ile
Bazen düşük, bazen orta ve şimdi olduğu gibi bazen de yüksek yoğunlukta gerilimler yaşıyoruz.
Ancak bu güne kadar
Amerika ile esaslı bir hesaplaşmayı bir türlü göze alamıyorduk.
15 Temmuz kalkışması.. aslında bizim Amerika ile olan hesaplaşmamızın bir sıcak temasıdır.
Ancak
Bu hesaplaşmanın hazırlıkları çok önceden başlamıştı.
KIBRIS
Kıbrıs meselesi
Bizim ABD ile karşı karşıya geldiğimiz ilk ve en önemli meseledir.
Malum olduğu üzere
Kıbrıs Türkleri uzun yıllar boyunca Rumlar tarafından devamlı taciz edilmiş..defalarca katliama tabi tutulmuş, mağdur edilmiştir.
Türkiye
Bu zulüm karşısında ne zaman hareketlenip çare bulmak istese ABD tarafından tehdit edilerek hep durdurulmuştur.
Nihayet
Türkiye’nin sabrı taşmış ve Amerika’nın karşı çıkmasına rağmen 1974 yılında Kıbrıs’a çıkarma yaparak ilk dik duruşunu sergilemiştir.
Daha önce
Türkiye’ye her istediğini yaptıran Amerika böyle bir tavır beklemediği için şoka uğramış ve ülkemizi ağır bir şekilde cezalandırmak istediyse de.. Türkiye’de artık bazı şeylerin değiştiğini görmesi uzun sürmemişti.
Nitekim
Ülkemize karşı ambargo uygulamaya başladığı anda o günkü hükumetimiz aynı şiddette karşılık verip üslerini kapatınca.. ABD o kibirli ve buyurgan pozisyonundan çark ederek ambargoyu kaldırmak zorunda kalmıştır.
Çünkü
Dünyanın o günkü dengeleri açısından (Ortadoğu’da İsrail’in korunması.. Türkiye’nin Asya’da SSCB ye karşı kalkan vazifesi görmesi vb. gibi durumlar) ABD nin Türkiye’yi karşısına almasına, menfaatleri açısından uygun düşmüyordu.
Ancak
ABD bu dik duruşumuzun faturasını ödetmek için her fırsatı değerlendirmiş ve zaman zaman bize büyük zararlar vermiştir.
Aynı şekilde biz de;
O günden sonra ABD nin güvenilir bir müttefik olmadığını anlayarak, ilerdeki büyük kapışma için hazırlıklara başlamıştık.
Bu hazırlığımızın en önemli adımı ASELSAN dır.
Aselsan konusuna tekrar döneceğim ama önce şu konuyu tamamlamak istiyorum.
Peki
Kıbrıs’a çıkarma yapıncaya kadar Amerika ile aramız nasıldı?
İSMET İNÖNÜ
Daha önce
Kıbrıs’ta yaşayan Türklere karşı Rumlar.. defalarca tacizde bulunmuş, 1963 yılında ise ‘Kanlı Noel’ olarak tarihe geçen bir katliamda bulunmuşlardı.
Yine aynı şekilde
1954, 1957 ve 1967 yıllarında benzer hadiseler olmuştu. Buna karşı Türkiye’de halk ayağa kalkmıştı.
Ancak
Türk halkı adaya müdahale için iradesini ortaya koymasına rağmen ve zamanın hükumetleri her seferinde hareketlenip bir şeyler yapmak istediğinde;
ABD nin
‘’Otur oturduğun yerde!..’’ dediği anda siyasetçilerimiz sup-pus olup yerlerine oturmuş..
Rumların yaptığı katliamlar ise yanlarına kar kalmıştır.
JOHNSON MEKTUBU
Misal olarak 1963 yılında
Kıbrıs meselesi ile ilgili ABD Başkanı Johnson’un Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği mektup meşhurdur.
ABD İnönü’yü İngiliz ekolünden gördüğü için, onu fırçalamakta bir beis görmemişti.
Ancak
Adnan Menderes ve Demirel’i kendi ekolünden gördüğü için 1954,1957 ve 1967 yıllarında Kıbrıs hadiseleri vuku bulduğunda.. ABD mezkur siyasilere karşı daha ölçülü bir dil kullanmış ve netice olarak o hükumetleri Kıbrıs’a çıkarma yapmaktan vaz geçirmiştir.
Yani
1974 te Kıbrıs’a çıkarma yapıncaya kadar ABD ile aramızda her hangi bir problem yoktu.
Çünkü
Onların her isteğini anında yerine getiriyorduk. İtiraz eden yoktu ki!
Bu ilişkiler Kore’ye asker göndermeden, İsrail’i tanımaya kadar,
Ülkemizin her tarafına üs kurmaktan, Afyon ekimine vs. hep onlar istemiş biz yerine getirmiştik.
PROF. DR. NECMETTİN ERBAKAN
Bu arada Rumlar
Hem İngilizlerden hem de Amerikalılardan aldıkları destekle şımardıkça şımarmış..Türklere olmadık eziyetleri yapan Makarios’un yaptıklarını bile az görerek, onu devirmiş ve işi kökten halletmek isteyen EOKA lideri Nikos Sampson ipleri eline geçirmişti.
Niyetleri
1963 yılında yaptıkları ‘kanlı Noel’ leri tüm Kıbrıs’a yayarak Türkleri Ada’dan temizlemek.
(Sırpların 1992 yılından itibaren Bosna’da yaptığı ve adına ‘Etnik Temizlik’ dedikleri katliamların bir benzerini EOKA lideri Nikos Sampson 1974 yılında Kıbrıs’ta yapmak istemişti)
Bu arada unuttukları bir şey vardı.
Ülkemizin karar verme merciinde
Amerikan ekolü, İngiliz ekolü, Alman ekolü vb. lerinin yanında.. artık ‘Tam Bağımsız Türkiye’ mücadelesi veren Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan vardı.
Ecevit
İngiltere’ye boş hem de bomboş temaslar yapmak için gittiği günün gecesinde.. Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar’ı Başbakanlığa çağırarak Kıbrıs’a çıkarma yapma emrini vermişti.
İNGİLİZLERİN NİYETİ
Ecevit’in İngiltere ziyaretine neden ‘Boş hem de bomboş…’ dedim?
Çünkü
İngilizler niyeti işi sürüncemede bırakmak… Bir yandan ‘Biz Sampson’un yaptığı darbeye karşıyız’ falan diyerek sözde karşı çıkacaklar, diğer taraftan Rumlara:
‘İşinizi çabuk tutun.. Şu Türkleri Ada’dan bir an önce temizleyin!..’ diyerek aynen Bosna Savaşında yaptıkları gibi yapmak.
Bu oyalamaca İngilizlerin geleneksel siyasetidir.
Yani
Sözle karşı çıkarken aslında katliama göz yummak…
ABD
Ancak Amerika öyle değil. Onlar direkt ‘Ada’ya çıkamazsınız!’ dediler.
’Sonuçlarına katlanırsınız..’ dediler.. Ambargo uygularsak askeriniz giyecek don bile bulamaz vs. diyerek tehdit ettiler.
Aslında
Bu konuda çok da haksız sayılmazlardı.
Siyasilerimiz
O güne kadar her şeyi ABD den beklemiş.. ülkeye en ufak bir savunma sanayi, askeri teçhizat giyim vb. yatırımı yapmamış her şeyi ABD den gelecek yardıma göre endekslemişlerdi.
ABD yaptığı bu geniş spektrumlu yardımlara güvenip Türkiye’nin ‘pes’ edeceğini beklerken
Hükumet
Onların ülkemizdeki üslerini kapatınca.. baktılar pabuç pahalı.
Amerikalılar işlerin artık eskisi gibi olmadığını.. Türk devlet adamlarına ‘Otur!’ dediği zaman oturan ‘Kalk!’ dediği zaman kalkıldığı günlerin geride kaldığını anladı.
Ancak Amerikalılar haksız da sayılmazdı.
Yıllarca takip edilen basiretsiz siyaset gereği
ABD ile aramızdaki askeri teknolojik makas alabildiğine açılmıştı.
Üstelik sadece askeri alanda değil,
Ekonomiden uzay sanayine kadar yani ‘Güç’ olarak tanımladığımız her şeyde Amerikalılar bizden fersah fersah ilerdeydi.
SAHRA OCAĞI MEMESİ
VE
ASELSAN
Türkiye baktı ki, bu böyle olmuyor.
ABD ye karşı
Bağımsızlığımızın ilk adımı.. rahmetli Erbakan Hocanın kurduğu ASELSAN ile atıldı.
Daha önce bağımsız değil miydik?
Bağımsızdık ama işte o kadar.
Amerika’dan Amerikan bezi gelmese askerimize don biçemiyorduk.
Yani
Tarlada izi harmanda yüzü olmayan.. dünya devletleri ile mukayesede sıfır çeken bir ülkeydik.
Yunanistan bile
Ege’de Kıbrıs’ta bizimle adata dalga geçiyordu.
Ta ki,
Milli irade ayağa kalkıp ‘Yeterin gayrık!’ diyene kadar…
ABD
Zamanında İnönü’ye ‘Otur’ dediği gibi.. 1974 te de ‘Oturun oturduğunuz yerde..’ deyip istediği olmayınca dediğim gibi bize ambargo uygulamaya başladı.
İşte o anda ayaklarımız suya değdi.
Meğerse biz
Askerimizin tatbikatta yemeğini ısıtmak için kullandığı sahra ocağının bozulan memesini bile yapacak teknolojimiz yokmuş.
Bundan dolayı
Mehmetçik Kıbrıs çıkarmasında memesi bozulan binlerce Amerikan ocağını fırlatıp atmak zorunda kalmıştı.
İşte bugün
Milli gurumuz ve Türkiye’nin en değerli şirketi olan ASELSAN ın temelleri Amerika’nın uyguladığı o ambargodan sonra atılmıştı.
AMERİKA AY’A ÇIKINCA
BÜTÜN ÜLKELERİ KÜÇÜK GÖRMEYE BAŞLADI
Amerika neden bu hesapları yapamadı?
Yani
Bizim 1974 te Kıbrıs’a çıkarma yapmada kararlı olduğumuzu anlamadı.
Çünkü
ABD uzaya çıktıktan sonra herkesi küçük görmeye başladı.
Kendini her şeyde çok güçlü görünce de ince siyaset yapmayı bir kenara bıraktı.
ABD
Bu kaba siyasetini sadece bize karşı değil.. zamanında Vietnam, Küba, Irak vb ülkelere karşı da hep böyle kibirli davranmış ama neticede sopayı yiyip o ülkelerden çıkmak zorunda kalmıştı.
Aynı sopayı
Kore’de de yiyecekti ama başta Türkiye olmak üzere diğer müttefiklerin yardımı ile o bataklıktan kurtulmuştu.
Buna rağmen ABD her fırsatta bizi ısırmaktan geri durmadı.
Muavenet adlı zırhlı gemimizi vurmak,
PKK yı kurup teçhizat ve silah vererek üzerimize salmak,
Sınırımızın dibindeki PYD yi dişine kadar silahlandırmak.. bunlardan sadece birkaçıdır.
FETÖ ve LOZAN
Şimdi gelelim
ABD nin son zamanlarda bilhassa 15 Temmuz kalkışmasından sonra bize karşı gösterdiği hırçınlığın nedenine.
Amerikalılar
Neden FETÖ yü teslim etmiyor?
Lozan’da İngilizlere büyük oranda topraklarımızı kaptırdığımız gibi, bürokrasimizin yeniden şekillenmesini de onlar yapmıştı.
Amerikalılar
Bunu hiçbir zaman hazmetmediler.
Bundan dolayı Amerika Lozan Antlaşmasını hala onaylamış değil.
Çünkü İngilizler masadan abartılı bir kazançla kalkmış diğer mütegallibe ülkeler istediklerini alamamıştı.
Bunun üzerine
ABD büyük çaba göstererek önce eğitim sistemimize (Fulbright) sonra NATO vasıtasıyla askeriyemize hulul etti.
Ancak
Bürokrasiye bir türlü giremedi.
ABD uzun ve meşakkatli bir çalışma neticesinde
FETÖ yü bir maymuncuk gibi kullanarak bürokrasimize girmeye çalıştı. Aslında İngiliz tipi bürokrasimize kendi adamlarını yerleştirmeye başladı. Ve bu konuda büyük oranda başarılı da oldular diyebiliriz.
AMERİKA İNGİLTERE
FETÖ Amerika’nın Türkiye’deki ileri karakoludur.
Görevi:
Türkiye’nin Lozan Antlaşmasıyla İngiliz tipine evrilen bürokrasimizi.. Amerikan tipi bir bürokrasi haline getirmekti.
FETÖ bu konuda ne kadar mahir olduğunu yurt içinde ve yurt dışında açmış olduğu eğitim kurumlarında uyguladığı Amerikan tipi tedrisatla kendini ispatlamıştır.
Amerika’nın
Bugün Fetullah Gülen ve çetesine gözü gibi bakmasının sebebi budur!
FULBRIGHT
VE MİLLİ EĞİTİM MÜFREDATI
Amerikalılar
İngilizlerin kurduğu bürokratik sisteme hulul edemediler ama 1949 yılında Türkiye ile yaptıkları anlaşmayla eğitim sistemimizi ellerine geçirdiler.
O tarihten sonra
Dünyanın sayılı eğitim sistemine sahip olan ülkemiz, bir daha eğitim konusunda belini doğrultamadı.
Bugün bile
Amerika ile bu kadar kavgamıza rağmen
Fulbright antlaşması gereği eğitim müfredatımız 4 Amerikalı ve 4 Türk tarafından yapılmaktadır.
Üstelik
Oylar eşit çıktığı takdirde ABD Büyükelçisinin oy kullandığı tarafın müfredatı kabul ediliyor.
BÜYÜK KAVGA
Amerika Milli Eğitim ve Askeriyemizde büyük oranda etkiliydi.
Ancak
Bürokrasi ve siyasette etkisi zayıflamıştı.
Bir ülkede
Bürokrasi, siyaset ve istihbaratı ele geçirmeden o ülkede başarılı olmak mümkün değildir.
Bunu gören ABD
15 Temmuz’da nihai neticeyi alacak bir hamlede bulundu.
Başarılı olamadı.
ABD önceki hatalarına bir yenisini daha ekledi.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldu.
Şu anda
Yıllarca uğraşıp içimize yerleştirdiği ajanları devletin içinden sökülüp atılıyor.
Ayrıca
Top yekûn tüm halkımızı karşısına alarak
Büyük bir kavganın kapısını aralamış oldu.
Zaten
Bu hesaplaşma.. eninde sonunda olacaktı.
ABD bu kapışmanın sadece tarihini öne çekti.
Zafer inananlarındır
Ve
Zafer yakındır
Hasbunallah ve nimel vekil.
Emin Batur