Cumartesi , 21 Aralık 2024
Son Dakika Haberler
ENİNDE SONUNDA  BU HESAPLAŞMA OLACAKTI

ENİNDE SONUNDA BU HESAPLAŞMA OLACAKTI

ENİNDE SONUNDA  BU HESAPLAŞMA OLACAKTI

Amerika

İle son zamanlarda yaşadığımız gerilim bir anda olmuş bir şey değildir.

50 yılı aşkın bir süredir

Amerika ile

Bazen düşük, bazen orta ve şimdi olduğu gibi bazen de yüksek yoğunlukta gerilimler yaşıyoruz.

Ancak bu güne kadar

Amerika ile esaslı bir hesaplaşmayı bir türlü göze alamıyorduk.

15 Temmuz kalkışması.. aslında bizim Amerika ile olan hesaplaşmamızın bir sıcak temasıdır.

Ancak

Bu hesaplaşmanın hazırlıkları çok önceden başlamıştı.

KIBRIS

Kıbrıs meselesi

Bizim ABD ile karşı karşıya geldiğimiz ilk ve en önemli meseledir.

Malum olduğu üzere

Kıbrıs Türkleri uzun yıllar boyunca Rumlar tarafından devamlı taciz edilmiş..defalarca katliama tabi tutulmuş, mağdur edilmiştir.

Türkiye

Bu zulüm karşısında ne zaman hareketlenip çare bulmak istese ABD tarafından tehdit edilerek hep durdurulmuştur.

Nihayet

Türkiye’nin sabrı taşmış ve Amerika’nın karşı çıkmasına rağmen 1974 yılında Kıbrıs’a çıkarma yaparak ilk dik duruşunu sergilemiştir.

Daha önce

Türkiye’ye her istediğini yaptıran Amerika böyle bir tavır beklemediği için şoka uğramış ve ülkemizi ağır bir şekilde cezalandırmak istediyse de.. Türkiye’de artık bazı şeylerin değiştiğini görmesi uzun sürmemişti.

Nitekim

Ülkemize karşı ambargo uygulamaya başladığı anda o günkü hükumetimiz aynı şiddette karşılık verip üslerini kapatınca.. ABD o kibirli ve buyurgan pozisyonundan çark ederek ambargoyu kaldırmak zorunda kalmıştır.

Çünkü

Dünyanın o günkü dengeleri açısından (Ortadoğu’da İsrail’in korunması.. Türkiye’nin Asya’da SSCB ye karşı kalkan vazifesi görmesi vb. gibi durumlar) ABD nin Türkiye’yi karşısına almasına, menfaatleri açısından uygun düşmüyordu.

Ancak

ABD bu dik duruşumuzun faturasını ödetmek için her fırsatı değerlendirmiş ve zaman zaman bize büyük zararlar vermiştir.

Aynı şekilde biz de;

O günden sonra ABD nin güvenilir bir müttefik olmadığını anlayarak, ilerdeki büyük kapışma için hazırlıklara başlamıştık.

Bu hazırlığımızın en önemli adımı ASELSAN dır.

Aselsan konusuna tekrar döneceğim ama önce şu konuyu tamamlamak istiyorum.

Peki

Kıbrıs’a çıkarma yapıncaya kadar Amerika ile aramız nasıldı?

İSMET İNÖNÜ

Daha önce

Kıbrıs’ta yaşayan Türklere karşı Rumlar.. defalarca tacizde bulunmuş, 1963 yılında ise ‘Kanlı Noel’ olarak tarihe geçen bir katliamda bulunmuşlardı.

Yine aynı şekilde

1954, 1957 ve 1967 yıllarında benzer hadiseler olmuştu. Buna karşı Türkiye’de halk ayağa kalkmıştı.

Ancak

Türk halkı adaya müdahale için iradesini ortaya koymasına rağmen ve zamanın hükumetleri her seferinde hareketlenip bir şeyler yapmak istediğinde;

ABD nin

‘’Otur oturduğun yerde!..’’ dediği anda siyasetçilerimiz sup-pus olup yerlerine oturmuş..

Rumların yaptığı katliamlar ise yanlarına kar kalmıştır.

JOHNSON MEKTUBU

Misal olarak 1963 yılında

Kıbrıs meselesi ile ilgili ABD Başkanı Johnson’un Başbakan İsmet İnönü’ye gönderdiği mektup meşhurdur.

ABD İnönü’yü İngiliz ekolünden gördüğü için, onu fırçalamakta bir beis görmemişti.

Ancak

Adnan Menderes ve Demirel’i kendi ekolünden gördüğü için 1954,1957 ve 1967 yıllarında Kıbrıs hadiseleri vuku bulduğunda.. ABD mezkur siyasilere karşı daha ölçülü bir dil kullanmış ve netice olarak o hükumetleri Kıbrıs’a çıkarma yapmaktan vaz geçirmiştir.

Yani

1974 te Kıbrıs’a çıkarma yapıncaya kadar ABD ile aramızda her hangi bir problem yoktu.

Çünkü

Onların her isteğini anında yerine getiriyorduk. İtiraz eden yoktu ki!

Bu ilişkiler Kore’ye asker göndermeden, İsrail’i tanımaya kadar,

Ülkemizin her tarafına üs kurmaktan, Afyon ekimine vs. hep onlar istemiş biz yerine getirmiştik.

PROF. DR. NECMETTİN ERBAKAN

Bu arada Rumlar

Hem İngilizlerden hem de Amerikalılardan aldıkları destekle şımardıkça şımarmış..Türklere olmadık eziyetleri yapan Makarios’un yaptıklarını bile az görerek, onu devirmiş ve işi kökten halletmek isteyen EOKA lideri Nikos Sampson ipleri eline geçirmişti.

Niyetleri

1963 yılında yaptıkları ‘kanlı Noel’ leri tüm Kıbrıs’a yayarak Türkleri Ada’dan temizlemek.

(Sırpların 1992 yılından itibaren Bosna’da yaptığı ve adına ‘Etnik Temizlik’ dedikleri katliamların bir benzerini EOKA lideri Nikos Sampson 1974 yılında Kıbrıs’ta yapmak istemişti)

Bu arada unuttukları bir şey vardı.

Ülkemizin karar verme merciinde

Amerikan ekolü, İngiliz ekolü, Alman ekolü vb. lerinin yanında.. artık ‘Tam Bağımsız Türkiye’ mücadelesi veren Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan vardı.

Ecevit

İngiltere’ye boş hem de bomboş temaslar yapmak için gittiği günün gecesinde.. Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar’ı Başbakanlığa çağırarak Kıbrıs’a çıkarma yapma emrini vermişti.

İNGİLİZLERİN NİYETİ

Ecevit’in İngiltere ziyaretine neden ‘Boş hem de bomboş…’ dedim?

Çünkü

İngilizler niyeti işi sürüncemede bırakmak… Bir yandan ‘Biz Sampson’un yaptığı darbeye karşıyız’ falan diyerek sözde karşı çıkacaklar, diğer taraftan Rumlara:

‘İşinizi çabuk tutun.. Şu Türkleri Ada’dan bir an önce temizleyin!..’ diyerek aynen Bosna Savaşında yaptıkları gibi yapmak.

Bu oyalamaca İngilizlerin geleneksel siyasetidir.

Yani

Sözle karşı çıkarken aslında katliama göz yummak…

ABD

Ancak Amerika öyle değil. Onlar direkt ‘Ada’ya çıkamazsınız!’ dediler.

’Sonuçlarına katlanırsınız..’ dediler.. Ambargo uygularsak askeriniz giyecek don bile bulamaz vs. diyerek tehdit ettiler.

Aslında

Bu konuda çok da haksız sayılmazlardı.

Siyasilerimiz

O güne kadar her şeyi ABD den beklemiş.. ülkeye en ufak bir savunma sanayi, askeri teçhizat giyim vb. yatırımı yapmamış her şeyi ABD den gelecek yardıma göre endekslemişlerdi.

ABD yaptığı bu geniş spektrumlu yardımlara güvenip Türkiye’nin ‘pes’ edeceğini beklerken

Hükumet

Onların ülkemizdeki üslerini kapatınca.. baktılar pabuç pahalı.

Amerikalılar işlerin artık eskisi gibi olmadığını.. Türk devlet adamlarına ‘Otur!’ dediği zaman oturan ‘Kalk!’ dediği zaman kalkıldığı günlerin geride kaldığını anladı.

Ancak Amerikalılar haksız da sayılmazdı.

Yıllarca takip edilen basiretsiz siyaset gereği

ABD ile aramızdaki askeri teknolojik makas alabildiğine açılmıştı.

Üstelik sadece askeri alanda değil,

Ekonomiden uzay sanayine kadar yani ‘Güç’ olarak tanımladığımız her şeyde Amerikalılar bizden fersah fersah ilerdeydi.

SAHRA OCAĞI MEMESİ

VE

ASELSAN

Türkiye baktı ki, bu böyle olmuyor.

ABD ye karşı

Bağımsızlığımızın ilk adımı.. rahmetli Erbakan Hocanın kurduğu ASELSAN ile atıldı.

Daha önce bağımsız değil miydik?

Bağımsızdık ama işte o kadar.

Amerika’dan Amerikan bezi gelmese askerimize don biçemiyorduk.

Yani

Tarlada izi harmanda yüzü olmayan.. dünya devletleri ile mukayesede sıfır çeken bir ülkeydik.

Yunanistan bile

Ege’de Kıbrıs’ta bizimle adata dalga geçiyordu.

Ta ki,

Milli irade ayağa kalkıp ‘Yeterin gayrık!’ diyene kadar…

ABD

Zamanında İnönü’ye ‘Otur’ dediği gibi.. 1974 te de ‘Oturun oturduğunuz yerde..’ deyip istediği olmayınca dediğim gibi bize ambargo uygulamaya başladı.

İşte o anda ayaklarımız suya değdi.

Meğerse biz

Askerimizin tatbikatta yemeğini ısıtmak için kullandığı sahra ocağının bozulan memesini bile yapacak teknolojimiz yokmuş.

Bundan dolayı

Mehmetçik Kıbrıs çıkarmasında memesi bozulan binlerce Amerikan ocağını fırlatıp atmak zorunda kalmıştı.

İşte bugün

Milli gurumuz ve Türkiye’nin en değerli şirketi olan ASELSAN ın temelleri Amerika’nın uyguladığı o ambargodan sonra atılmıştı.

AMERİKA AY’A ÇIKINCA

BÜTÜN ÜLKELERİ KÜÇÜK GÖRMEYE BAŞLADI

Amerika neden bu hesapları yapamadı?

Yani

Bizim 1974 te Kıbrıs’a çıkarma yapmada kararlı olduğumuzu anlamadı.

Çünkü

ABD uzaya çıktıktan sonra herkesi küçük görmeye başladı.

Kendini her şeyde çok güçlü görünce de ince siyaset yapmayı bir kenara bıraktı.

ABD

Bu kaba siyasetini sadece bize karşı değil.. zamanında Vietnam, Küba, Irak vb ülkelere karşı da hep böyle kibirli davranmış ama neticede sopayı yiyip o ülkelerden çıkmak zorunda kalmıştı.

Aynı sopayı

Kore’de de yiyecekti ama başta Türkiye olmak üzere diğer müttefiklerin yardımı ile o bataklıktan kurtulmuştu.

Buna rağmen ABD her fırsatta bizi ısırmaktan geri durmadı.

Muavenet adlı zırhlı gemimizi vurmak,

PKK yı kurup teçhizat ve silah vererek üzerimize salmak,

Sınırımızın dibindeki PYD yi dişine kadar silahlandırmak.. bunlardan sadece birkaçıdır.

FETÖ ve LOZAN

Şimdi gelelim

ABD nin son zamanlarda bilhassa 15 Temmuz kalkışmasından sonra bize karşı gösterdiği hırçınlığın nedenine.

Amerikalılar

Neden FETÖ yü teslim etmiyor?

Lozan’da İngilizlere büyük oranda topraklarımızı kaptırdığımız gibi, bürokrasimizin yeniden şekillenmesini de onlar yapmıştı.

Amerikalılar

Bunu hiçbir zaman hazmetmediler.

Bundan dolayı Amerika Lozan Antlaşmasını hala onaylamış değil.

Çünkü İngilizler masadan abartılı bir kazançla kalkmış diğer mütegallibe ülkeler istediklerini alamamıştı.

Bunun üzerine

ABD büyük çaba göstererek önce eğitim sistemimize (Fulbright) sonra NATO vasıtasıyla askeriyemize hulul etti.

Ancak

Bürokrasiye bir türlü giremedi.

ABD uzun ve meşakkatli bir çalışma neticesinde

FETÖ yü bir maymuncuk gibi kullanarak bürokrasimize girmeye çalıştı. Aslında İngiliz tipi bürokrasimize kendi adamlarını yerleştirmeye başladı. Ve bu konuda büyük oranda başarılı da oldular diyebiliriz.

AMERİKA İNGİLTERE

FETÖ Amerika’nın Türkiye’deki ileri karakoludur.

Görevi:

Türkiye’nin Lozan Antlaşmasıyla İngiliz tipine evrilen bürokrasimizi.. Amerikan tipi bir bürokrasi haline getirmekti.

FETÖ bu konuda ne kadar mahir olduğunu yurt içinde ve yurt dışında açmış olduğu eğitim kurumlarında uyguladığı Amerikan tipi tedrisatla kendini ispatlamıştır.

Amerika’nın

Bugün Fetullah Gülen ve çetesine gözü gibi bakmasının sebebi budur!

FULBRIGHT

VE MİLLİ EĞİTİM MÜFREDATI

Amerikalılar

İngilizlerin kurduğu bürokratik sisteme hulul edemediler ama 1949 yılında Türkiye ile yaptıkları anlaşmayla eğitim sistemimizi ellerine geçirdiler.

O tarihten sonra

Dünyanın sayılı eğitim sistemine sahip olan ülkemiz, bir daha eğitim konusunda belini doğrultamadı.

Bugün bile

Amerika ile bu kadar kavgamıza rağmen

Fulbright antlaşması gereği eğitim müfredatımız 4 Amerikalı ve 4 Türk tarafından yapılmaktadır.

Üstelik

Oylar eşit çıktığı takdirde ABD Büyükelçisinin oy kullandığı tarafın müfredatı kabul ediliyor.

BÜYÜK KAVGA

Amerika Milli Eğitim ve Askeriyemizde büyük oranda etkiliydi.

Ancak

Bürokrasi ve siyasette etkisi zayıflamıştı.

Bir ülkede

Bürokrasi, siyaset ve istihbaratı ele geçirmeden o ülkede başarılı olmak mümkün değildir.

Bunu gören ABD

15 Temmuz’da nihai neticeyi alacak bir hamlede bulundu.

Başarılı olamadı.

ABD önceki hatalarına bir yenisini daha ekledi.

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldu.

Şu anda

Yıllarca uğraşıp içimize yerleştirdiği ajanları devletin içinden sökülüp atılıyor.

Ayrıca

Top yekûn tüm halkımızı karşısına alarak

Büyük bir kavganın kapısını aralamış oldu.

Zaten

Bu hesaplaşma.. eninde sonunda olacaktı.

ABD bu kapışmanın sadece tarihini öne çekti.

Zafer inananlarındır

Ve

Zafer yakındır

Hasbunallah ve nimel vekil.

Emin Batur

Emin Batur *

Tüm Yazıları →
Emin Batur

Ayrıca Bakınız

BİR “OLASILIK” DAHA VAR

BİR “OLASILIK” DAHA VAR

Emin Batur O DA ÖLMEK Mİ DERSİN Yeni icat edilmiş kelimelerden en çok ‘olanak’ ve …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir