Darbeciler o kadar da emindiler ki, her şey yolunda gidecek uzun adamı ve iktidarını bir vuruşta yere sereceklerdi. Kendilerini, taraftarlarını ve onlara akıl veren yabancı dostlarını ve akıl hocalarını buna inandırmışlardı.
Bütün hesapların üzerinde bir hesabın olduğunu, bütün çalışmaların üzerinde gayretüllahın varlığını unuttular. Güç sarhoşluğunun o kadar tesirindediler ki daha darbeye başlamadan zafer sarhoşu olmuşlardı, şımarıklıklarının zirvesinde idiler. Kibirlerinden halkın üzerine bombalar yağdırdılar, tanklarla milletin üzerine yürüdüler, silahlarla masum insanları taradılar.
Arkalarına dünyanın en güçlü devleti ABD’yi alınca her şeyi yapabileceklerini zannediyorlardı. Ama Rabbimizin milletimize verdiği iman gücünü küçümsediler ve halkın üzerine korkunç bir hışımla yürüdüler. Ve bu onların hem son yürüyüşü, hem de sonları oldu.
Allah;” Onlara yeryüzünde bozgunculuk yapmayın dediğinde onlar, biz islah edicileriz derler” Bakara;11 ayetinin muhatabı san ki o topluluk gibi bunlar idi.
Şımarıklıkları, fesatlıkları, fitnecilikleri ellerine ayaklarına dolaştırdı. Ellerindeki güç kendilerini sarhoş etti. Yenilmez denilen silahları işlemedi. Yabancı dostlarıyla birlikte milletimizin iman duvarına tosladılar. Hepsi tuz buz oldu, derdest edildiler. Şimdi hepsi yıkılan, parçalanan gurur ve kibirlerinin enkazı altında kaldılar.
İşte böyle yeryüzünde şımarık insanlar ve topluluklar Allahın hesabını hesaba katmazlar ve yeryüzünde fitne çıkarmaya çalışırlarsa Allah cc o fitnecilere hak ettikleri cezayı vermede de gecikmez.
Evet, ”Kaderin üstünde bir kader vardır”, onların hesaplarının üzerinde bir hesap vardır, bu hesap kadiri mutlak Allah’ındır.
Allah cc zalimlere yardım etmez. Allah mazlumların dostudur. Onları zalimlere teslim etmez.