İslam alemi ‘’Yalnızlaştırma’’, ‘’Yabancılaştırma’’,‘’Yozlaştırılma’’ve şimdi de bir ”Soysuzlaştırma” belasıyla karşı karşıyadır.
Zorla, zorbalıkla, devlet despotizmiyle yola getirilip yabancılaştırılamayan islam ümmeti şimdi sinsice oyun ve hilelerle, eğitim ve öğretim kurumlarıyla, basın ve yayınla, algı operasyonlarıyla, yalan ve iftiralarla kendi kimlik ve kişiliğinden, kendi din ve kültüründen uzaklaştırılmaya, yabancılaştırılmaya mankurtlaştırılmaya çalışılıyor.
Aslında bizde Mankurtlaştırılma tarihi Tanzimatla başlar, İttihat ve Terakki Hareketiyle örgütlenir, Cumhuriyetin kurulmasından kısa bir süre sonra da milletimizin başında püsküllü bir bela, sırtında paslı bir bıçak olarak olarak çakılı durur. Yerli münafıklar ve Mankurtlar vasıtasıyla batılılaşma operasyonları bugünlere kada sürer gelir.
Milletimiz iç ve dış düşmanlar tarafından özgürleşme, batılılaşma, mederinleşme, çağdaşlaşma kandırmacaları ile dost ve kardeşlerimizden koparılır batıya kul ve köle yapılarak yalnızlaştırılır, yabancılaştırılır, yozlaştırılır ve nihayet Mankurtlaştırılır. Bugün biz kendi ülkelerimizde, kendi içimizden çıkarılan mankurtlarla savaşıyoruz. Karşımızda bize kurşun sıkan yabancılar değil, onların yerli piyonları, kuklaları.
Bu topraklarda bizimle her cephede ve alanda bize karşı savaşanlar yabancılar değil, bizim içimizden çıkarılan düşmanlarımızın paralı askerleri, taşeronları mantürkler ve mankürtler olan milli münafıklardır.
Bütün bu yalnızlaştırılmaya, yabancılaştırılmaya, yozlaştırılmaya ve mankurlaştırılmaya karşı bizim mücadelemiz Türkiyenin istiklali ve istikbali için her alanda, her cephede her ne pahasına olursa olsun en etkin ve en keskin bir şekilde sürmeli ve sürdürülmelidir. Bu meselede taviz vermek yılanla aynı çuvala girmektir.
En önemli ve en can alıcı savaşımız fikir ve düşünce cephesinde medeniyet değerlerimizi yeniden inşa ve ihya edecek kendi aydınlarımızı yetiştirme alanında olmalı ve verilmelidir.
Yabancılaştırılmış, mankurtlaştırılmış kara cübbeli aydınların karşısına Hak ve hakikatin önderleri, temsilcileri, hocaları, sözcüleri olacak kendi aydınlarımız yetişmeden başımızın üstündeki, etrafımızdaki, ufkumuzdaki kara bulutları dağıtmamız mümkün değildir.
Ahh gündelik kaypak siyaset, ahh iki yüzlü yüzsüz politika, ahh utanmaz çifte standart…
Vahh sana vahlar sana günü birlik uçarı sevdaların peşinde kuru bir yaprak gibi savrulan gençliğimiz.
Artık uyan, silkin ve ayağa kalk. Milletin, kardeşlerin ve islam ümmeti senin uynmanı ve ayağa kalkmanı bekliyor.
***
Neredesin 1980 öncesinin samimi, aksiyoner, ele avuca sığmayan akıncı ruhu?
Neredesin kara kuru delişmen delikanlının ruh dünyasında bir türlü dinmeyen inanç, iman ve dava fırtınaları…