Cuma , 7 Kasım 2025
Son Dakika Haberler
İslam ve Zamanın Ahlâk  Anlayışı : Çağın Vicdan Aynası

İslam ve Zamanın Ahlâk Anlayışı : Çağın Vicdan Aynası

Mustafa Topatan

Giriş

Zamanımız, zahirde medeniyetin; hakikatte ise sefaletin, zulmün ve ahlâk buhranının hüküm sürdüğü bir devirdir. İnsanoğlu, terakki, yani ilerleme dediği şeyin ardına gizlenmiş bir heva, bir nefsânî arzu medeniyeti kurmuştur. Bugün Batı dünyası, maddî kudretin zirvesindedir; lâkin manevî temelleri çürümüş, vicdanı silinmiş bir hâl üzeredir. Müslüman cemiyetler ise, bütün baskılara, iktisadî ve siyasî zaaflara rağmen hâlâ iffet, merhamet ve edep üzere yaşamanın mücadelesini verirler. Bu hakikat, rakamlarla da, tarih ile de sabittir.

Fuhuş ve İffet Meselesi

Dünya umumunda fuhşun en ziyade görüldüğü memleketler Tayland, Danimarka, Almanya, Fransa ve İngiltere’dir. Bu ülkeler kendilerini “medenî” diye tanıtırken, aslında insan onurunu bir meta, bir ticaret eşyası hâline getirmişlerdir. İslam diyarında ise iffet, yalnızca ferdî bir fazilet değil; toplumu ayakta tutan bir temel olarak yaşatılır. 🔹 Netice: İktisadî zenginlik, ahlâkın kefareti olamamıştır. Bu yarışta İslam yoktur; zira Müslümanlık, yarış değil, arınma, tezkiye yoludur.

Hırsızlık ve Emanet Ahlâkı

Bugün hırsızlık vakalarının en çok görüldüğü yerler Danimarka, Finlandiya, Kanada ve Amerika’dır. Orada hukuk mülkiyeti korur; bizde ise vicdan ve emanet şuuru. Kur’an, emaneti yalnız mala değil; söze, ilme ve kalbe de yükler. Batı mülkiyeti kanunla muhafaza ederken; Müslüman emaneti Allah adına korur. 🔹 Netice: Modern dünya güvenliği çelik kasalarda ararken, Müslüman kalbinde bulmuştur. İslam bu yarışta yoktur; çünkü emaneti yarışla değil, itikatla taşır.

Alkol ve Bağımlılığın Medeniyeti

Avrupa’nın kalbi olan ülkelerde — Moldova, Belarus, Rusya, Litvanya ve Çekya gibi memleketlerde — içki ve sefahat, bir kültür hâline gelmiştir. Sarhoşluğu özgürlük sanan bu çağ, iradenin esaretini fark etmez. İslam ise aklı emanet bilir. Aklın zedelenmesi, insana yapılan bir zulümdür; çünkü akıl, insanın istikametidir, doğru yönüdür. 🔹 Netice: Batı dünyası bağımlılığı “özgürlük” diye yüceltirken, İslam onu kölelik olarak görür. İslam bu yarışta yoktur.

Cinayet ve Hayatın Kutsiyeti

Honduras, Venezuela, Güney Afrika, Jamaika gibi ülkelerde cinayet, adeta gündelik bir vakıadır. İslam ise bir insanı öldürmeyi, bütün insanlığı öldürmekle bir tutar. Hayat, Müslüman nazarında Allah’ın emaneti; can ise sahibine değil, Yaradan’a aittir. 🔹 Netice: Şiddet, çağdaş medeniyetin karanlık aynasıdır. İslam bu kanlı yarışta yoktur; çünkü onun düsturu rahmettir.

Uyuşturucu ve Haram Kazanç Meselesi

Kolombiya’dan Meksika’ya uzanan karteller, modern dünyanın kara ticaretidir. Pablo Escobar’dan El Chapo’ya kadar hepsi Hristiyan ülkelerin ürünüdür. İslam, haram kazancı yalnız suç değil, toplumun ruhuna işleyen bir hastalık olarak görür. 🔹 Netice: Haramla beslenen ekonomi, insanlıkla bağını kesmiştir. İslam bu yarışta yoktur; çünkü onun kazancı helal, yolu berraktır.

Tarih ve Vicdanın Şahitliği

Birinci ve İkinci Dünya Harpleri, atom bombaları, köle ticareti, yerli kavimlerin imhası… Hiçbirinin faili Müslüman değildir. Batı, kendi zulmünü “medeniyet” diye isimlendirmiş; Müslüman’ın müdafaasını “terör” diye damgalamıştır. Tarih hakikatle konuşur; propaganda yalnız bugünü aldatır.

Gazze: Medeniyetin Maskesinin Düştüğü Yer

Bugün Gazze’de yaşanan katliam, insanlığın değil, Batı’nın vicdanının iflasıdır. İsrail’in masum çocukları, kadınları, sivilleri bombalayarak sürdürdüğü bu soykırım; Batı’nın gözleri önünde, hatta onun desteğiyle devam etmektedir. Başta Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya olmak üzere Batı dünyası, bu vahşeti ya görmezden gelmekte ya da medya ve siyaset aracılığıyla manipüle ederek mazlumu suçlu göstermektedir. Batı’nın “insan hakları”, “özgür basın”, “demokrasi” nutukları, Gazze’nin enkazı altında kalmıştır. Bu çağ, bir kez daha gösterdi ki: Batı’nın medeniyeti, tankların, füzelerin ve yalan manşetlerin arkasına gizlenmiş bir barbarlıktan ibarettir. 🔹 Netice: Gazze, Batı’nın maskesinin düştüğü yerdir. Orada insanlık değil, sahte vicdanlar gömülmüştür. İslam bu kanlı yarışta yoktur; çünkü onun ölçüsü zulüm değil, adalettir.

Öz Eleştiri: Müslümanların Aynası

Evet, bu cürümlerin çoğu Batı menşelidir; lakin bu hakikat bizi temize çıkarmaz. Bugün İslam âlemi de derin bir tefessüh, yani ahlâkî çözülme içindedir. Bir zamanlar adaletin, merhametin ve nezaketin sembolü olan toplumlarımız; şimdi tüketim, gösteriş ve menfaatin girdabına sürüklenmiştir. Müslümanların suskunluğu, kendi değerlerinden uzaklaşması ve hakikatin temsilini yitirmesi, bu küresel yozlaşmanın zeminini genişletmiştir. Dünya günahın dilini Müslümanlardan öğrenmedi belki; fakat onların sessizliğinde günahı meşrulaştırdı. 🔹 Netice: Gerçek muhasebe, başkalarını suçlayarak değil; kendi içimizi arındırarak başlar. Ve eğer Müslümanlar yeniden ahlâk, adalet ve ilimle dirilmezse, dünya vicdanını bir daha bulamayacaktır.

Sonuç

Dünya bir ahlâk yarışına girmiştir. Kimileri hırs, şehvet ve menfaatin peşinde koşarken; Müslümanlar bu yarışın dışında kalmayı, erdem içinde yaşamayı tercih etmelidir. Zira İslam, rekabeti değil, dengeyi ve adaleti emreder. “Ben Müslüman olduğum için gurur duyuyorum” sözü, bir kimlik beyanı değil; bir medeniyet idrakinin, bir sorumluluk bilincinin ifadesidir. Elhamdülillah — bütün nimetlerin en yücesi olan İslam nimetine hamdolsun.

Yorum yap

Mustafa Topatan *

Tüm Yazıları →
Mustafa Topatan

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir