Yazının yazıldığı gün itibariyle yarın Kıbrıs’ta seçim var.
Kıbrıs’ta 218 bin seçmen var.
Olur veya olmaz o başka mesele ama: Meselâ….
Bu seçmenler içinden elli bin kişinin her birine beş bin dolar para verilse hepsi olmasa da, çoğu bir çırpıda ve seve seve kendisini satar mı?
Düşünün ki CHP’nin hem de delege düzeyinde adamları kendilerini bin veya iki bin dolara e krem denilen kişiye sattılar.
Hal böyle olunca, düşünülür ki, İstikâmeti salıncakta olan her kıbrıslı vatandaş da beş bin dolara kendisini pekala satabilir.
Çünkü aldığı veya almadığı eğitim ve var veya yok vatandaşlık değerleri bellidir her birisinin. Başörtüsüne ve diğer vatan ve din değerlerine her birisinin nasıl baktığı artık aşikar ve onlara Emniyet sağlayan Türk ordusunu dahi Kıbrıs’ta istemeyen bir Türklük ve Türkçülük var adada.
Bu ne demek?
Düşman, diyelim ki Kıbrıs’a göz koydu ve Kıbrıs’ı almak istiyor.
Kıbrıs neresi?
Şehit kanlarıyla alınmış bir vatan toprağı…
Ve düşman elli bin kişiye ödeyeceği iki buçuk milyar dolar para ile Kıbrıs’ın geleceğini ve mülkiyetini pekala alabilecektır bu durumda.
Aslinda çok daha küçük bir para ile bile bu mümkün ama biz paranın belirleyiciliginde şüphe olmasın diye rakamı yüksek tuttuk.
Yüksek ama bir damla şehit kanı etmeyecek bir yükseklikte…
Peki bunu niye dedik?
Kıbrıs’ta seçim var ve bu varsaydığımız durum ve bu netice bir ihtimal.
Devlet gözünü açık tutmalı.
Ayrıca demokrasi nedir diye bir soru olursa, demokrasinin ne demek olduğunu da bilmek lazım.
Toplumda istikâmeti belli olmayan ve davasız ve ilkesiz insanlara gore bir parasal stratejisi olan kuvvetlerin düzeninin de demokrasi olması pekala mümkündür.
Bilin istedim.