Önce
Bıçkınlara has bir üslupla;
– Yok öyle!
Erdoğan’la karıştırılmaması gerektiğini, çok çetin müzakereler için hazır olmalarını söyledi.
Kime söyledi?
Akparti iktidarını devirmek için yardım istediği ABD Başkanı Biden’a, Avrupa liderlerine
Yani kısaca tüm dünyaya
Zaloğlu Rüstem edasıyla racon kesti.
Dünyaya bu şekilde meydan okuyan Kılıçdaroğlu
Suriye meselesinde ise Beşşar Esad ile masaya oturup konuşmaktan bahsediyor.
“NERDEN BAKSAN TUTARSIZLIK
NERDEN BAKSAN AHMAKÇA”
Ana muhalefet lideri
Son zamanlarda yaptığı her konuşmada bir sürü çam deviriyor.
Fondaş medya da “Hey ne yapıyorsun?” falan demeyince
O da çamları devire devire ilerliyor.
Sen hem batı ülkelerinden yardım isteyeceksin
Hem onlara posta koyacaksın.
“Bu ne yaman çelişki?”
HANGİ SURİYE?
“Suriye ile oturup konuşacağız!” diyor.
İyi ama Suriye diye bir devlet var mı ki?
Diyelim ki, var!
Peki,
Beşşar Esad’ın Rusya ve İran’ın müsaadesi olmadan seninle oturup konuşabilir mi?
Savaştan önce
Nüfusu 23-25 milyon tahmin edilen Suriye’nin yarısı (12 milyon civarında) yurt dışına kaçmış.
Kalanın yarısı da
Muhaliflerin kontrol ettiği bölgelerde yaşıyor. (PKK/PYD-YPD.. Tahrir-üş Şam ve Kuzey Suriye’de bizim oluşturduğumuz güvenli bölgede…)
Zindanlardaki
100 binlerce mahkûmu da eklersek
Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği Suriye devletinin elinde sadece 7-8 milyonluk bir nüfus kalıyor.
Bu kalanların da imkânı olsa yarısı ülkeyi terk eder.
İşte! Kılıçdaroğlu
Türkiye’yi böyle bir rejimle muhatap etmek istiyor.
TÜRKİYE HİMAYESİNDE YAŞAYAN SURİYELİLER
SURİYE DEVLETİNİN HAKİM OLDUĞU NÜFUSTAN FAZLA
Sadece Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgede
Yani
Fırat Kalkanı, Zeytindalı ve Barış Pınarı harekâtlarında, oluşturduğumuz güvenli belgede yaşayan nüfus ile Türkiye’de yaşayan Suriyelileri eklerseniz
Suriye hükümetinin şu anda kontrol ettiği nüfustan daha fazla bir nüfus bizim himayemizde yaşıyor.
SURİYE’Yİ DOĞRU OKUMAK
Kılıçdaroğlu Suriye rejimi ile masaya oturmak istiyor
Tamam ama
Bir kere Suriye rejiminin buna yetkisi var mı?
– Yok!
Şu anda Suriye rejiminin kontrol ettiği bölgede Beşşar Esad’ın değil
Rusya ve İran’ın borusu ötüyor.
Beşşar Esad’ın Suriye’de
Atanmış bir vali kadar bile yetkisi yok.
Nitekim
Suriye’ye giden Rusya lideri Putin’in yanında yürümek istediğinde
Rus generalin onu nasıl geri çektiği hatıralardadır.
Yani
Kılıçdaroğlu Beşşar ile konuşmaya çok hevesli
Ama
Beşşar’ın Suriye’de bir meşruiyeti kalmamış.
Ülke nüfusunun %75’i ya yurt dışına kaçmış veya kendi kontrolünde değil.
Kılıçdaroğlu İlla konuşmak istiyorsa
Rusya ve İran’la konuşsun.
E, bunu da Cumhurbaşkanımız yapıyor zaten.
Demek ki,
Boş konuşup meseleyi köpürtmenin manası da yok…
KILIÇDAROĞLU
YENİ BORALTAN KÖPRÜLERİ Mİ
İHDAS ETMEK İSTİYOR?
Diyelim ki;
CHP’nin istediği oldu ve Suriyelileri Beşşar Esad’a teslim ettik.
Bu durumda
Yeni Boraltan Köprüsü facialarına sebep olmaz mıyız?
Hatırlanacak olursa,
CHP’nin tek parti iktidarı zamanında
Azerbaycan Türklerini Ruslara teslim ederek
Kurşuna dizilmelerine sebep olmuştu.
Kılıçdaroğlu şimdi
Aynı trajediyi tekrar etmek mi istiyor?
ZİNDAN BORSASI
Şu anda
Suriye zindanlarında
100 binlerce Suriyeli var.
Bunların akıbeti bilinmiyor.
Sadece bir örnek vermek gerekirse;
Oğlunun hangi zindanda yattığını öğrenmek isteyen bir anne
Borç harç alarak 5.000 doları denkleştiriyor.
Bu parayı
Oğlunun sağ mı ölü mü, yaşıyorsa hangi zindanda yattığını öğrenmek için aracılar vasıtasıyla fidye olarak veriyor
Ama
Maalesef bu kadar yüklü bir para vermesine rağmen (Suriye’de memur maaşı 50-60 $ )bir netice alamamıştır.
“KAÇ SREBRENİTSA KATLİAMI ÇIKACAK?”
Bu aile gibi yüzbinlerce var.
Kılıçdaroğlu bu ve bunun gibi aileleri Suriye’ye geri gönderebilir mi?
– Mümkün değil gönderemez!
İntihar eder de bu şartlarda kimse gitmez. (İleride durum düzelirse neden gitmesinler ki? Malı mülkü orada…)
Gidenlerden de kaç Boraltan köprüsü çıkacağını Allah bilir.
Osman Atalay kardeşim
“Suriye’de savaş bittiğinde
Bakalım kaç tane Srebrenista katliamı çakacak?” demişti.
Böyle katil bir rejimin hüküm sürdüğü bir ülkeye, çoluk çocuğunu alıp da kim gider?
– Kimse gitmez!
Peki, Kılıçdaroğlu bunu bilmiyor mu?
– Biliyor!
Ama siyaset işte!.. Prim yaptığını gördükçe ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyor.
Çünkü
Belediye başkanı bile kamuoyu önünde yabancılara (Aslında Suriyeliler demek istiyor) suyu 10 katına verelim diyor ve kendi tabanından tepki almıyor.
CHP’nin okumuş ve kamu idaresine gelmiş olan biri bile böyle konuşursa
Cahil olanının ne yapacağını artık siz hesap edin.
HDP PUSUDA BEKLEYİP
SESİNİ ÇIKARMIYOR
VEYA
KOBANİ OLAYLARI NEDEN ÇIKTI?
Hatırlanacak olursa HDP
2014 yılında “Kürtler Suriye’de öldürülüyor!” diyerek
Güneydoğu’da olaylar çıkarmış şehirlerimizi yakmıştı.
Neden?
Çünkü o zaman DAEŞ (IŞİD) saldırılarından kaçan Suriyeli Kürtler sınırımıza dayanmış, hükumet de onları içeri olma konusunda bir ara tereddüt etmişti.
Bunun üzerine HDP
Taraftarlarını sokağa çağırmış ve bildiğimiz o meşum olaylar meydana gelmişti.
– SURİYELİLERİN KOBANİ’DEN GİRİŞ YAPMASINA KİMSENİN İTİRAZI OLMUŞ MUYDU?
– Hayır!
Ne Kılıçdaroğlu
Ne de Fondaş medyadan hiçbir kimse çıkıp “Suriyelileri içeri almayalım!” diyen olmamıştı. Tam aksine “zavallı insanları tel örgü arkasında ne diye bekletiyorsunuz!?” demişlerdi.
– Peki,
O günden bugüne Suriye’de güvenlik açısından değişen bir şey oldu mu?
– Hayır! Daha kötü oldu.
– Buna rağmen HDP neden Kılıçdaroğlu’na itiraz etmiyor?
– Millet İttifakına zarar gelmesin diye
– Hükumet
Can güvenliğinin olmadığı Suriye’ye geri gönderme kararı alsa ne olur?
– HDP ırkçı bir politika güttüğü için
Suriyelileri sorun etmez
Ama
Bunların içindeki Kürtleri düşünerek itiraz eder
Ve
Bunun hesabını Kılıçdaroğlu’ndan sorar.
– Neden?
HDP Suriye’de YPG/PKK’nın hakim olduğu bölgelerde Kürtleri iskan etmek istese de (HDP sırtını bu örgütlere dayadığını söylemişti) ABD’nin desteği olmadan o bölgelerde Suriye rejimine karşı koyamaz.
Yani
Bu sefer Kürt bölgeleri rejimin varil bombalarıyla karşı karşıya kalabilir.
Bundan dolayı ABD
PYD/YPG-PKK’nın kontrol ettiği bölgelere durmadan silah yığıyor.
– Peki, ABD
Afganistan’da verdiği karar gibi Suriye’den de çekiliverirse Kürtler Beşşar Esad’ın insafına kalmaz mı?
– Evet kalır… Cumhurbaşkanımız da bu yüzden
Akparti’nin puan kaybetme pahasına da olsa bu biçare insanları Beşşar Esad’ın insafına terk etmemek için mücadele veriyor.
Ancak
Beşşar gider ve Suriye güvenli bir ülke haline gelirse
Siz Suriyelileri burada tutmak isteseniz de (bir kısmı hariç) onlar geri gider.
FONDAŞ MEDYA
CUMHURBAŞKANIMIZI ZORDA BIRAKMAK İÇİN
SURİYE’DEN DE BESLENİYOR OLABİLİR Mİ?
Neden olmasın!
Bugün Türkiye’de kargaşa ve iç savaş olmasını Amerika’dan çok Suriye rejimi ister.
Binaenaleyh
Suriye’ye hamilik edenler
Kesenin ağzını açmış olamaz mı?
Bence
Amerika’dan gelen paralar kadar
Arap ülkelerinden gelen paranın
Hangi
Fondaş medyaya aktarıldığını tespit etmek çok daha önemli…
Çünkü
Amerika ve İngiltere’nin
Para verip konuşturduğu /yazdırdığı bir medya ordusu olduğunu el yordamı ile de olsa biliyorduk.
Yani
Şu anda belgelerin ortaya çıkması bizi çok şaşırtmadı,
Ancak şunu bilmek lazım;
Bu belgeler ve mezkûr paralar buzdağının sadece görünen kısmı.
İşin asıl önemli kısmı çok daha derinlerde.
Orada
Dizi film, sosyal medya yönetimi, üniversiteler, sinema filmleri vb. gibi mecralara külliyetli miktarda para aktarılarak halkımızın hayata, dünyaya ve olaylara bakış şekli
Aynen gavurların bakış açısı şekline dönüştürülüyor.
Asıl tehlike bu!
Bu mecralar vasıtasıyla
Bizim kerim kimliğimizi o kadar bozdular ki,
Suriyeli bir ailenin ateş altına veya zindana girmesini önemsemeyen bir nesil yetiştiriyorlar.
Bunun önlemini almamız lazım.
Allah
İstikametimizi bozmasın,
Ülkemizi karıştırmak isteyenlere fırsat vermesin.
Amin…
Emin Batur