Türkiye’de gündem bilgisayar hızında değişiyor. Gözler bir iç siyasete bir dış siyasete evriliyor. Bizler buz dağının görünen kısmıyla ilgilenirken arka planda çok çeşitli ayak oyunları dönüyor. Örneğin Kaşıkçı’nın ortadan kaybolması… Bulundu mu bulunmadı mı, girişi var çıkışı yok, Sultangazi’de bulunan Mercedes araba, Kaşıkçı kılığına giren adamın ortalıkta poz vermesi gibi tartışmalar üzerinden sürdü gitti olay…
Ama gelin biz bu tartışmalara girmeyelim, zaten sütunumuz da buna müsait değil. Kısaca bu olay neden oldu ona bakalım. Biliyorsunuz Suudi Arabistan’da Baba Selman’ın oğlu, Prens Selman saray darbesi ile Veliaht Prens durumuna geldi. Bu tam da Pentagon’un istediği bir adaydı. Çünkü Suudi Arabistan, Körfez’de kurulmak istenen ARAP NATO’su için çok önemli bir ülkeydi. Mısır, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri de bunun destekleyicisi olacaktı. Böylelikle Arap Nato ile Akdeniz Kontrol Altına alınacak, Akdeniz’deki İngiliz varlığı Kıbrıs’a rağmen azalacaktı. Pentagon’un asıl amacı buydu. Asıl hedef Akdeniz’di, yoğunluk oraya doğru gidiyordu…
Ancak Veliaht Prens Selman, İngiltere ve Aile yanlısı politikalar izlemeye başlamıştı. Haliyle durum böyle olunca Suudi Arabistan özelinde hem Arap Nato için hem de Akdeniz için tehlike çanları çalar olacaktı. Pentagon bunu kesinlikle istemezdi. İşleye işleye buraya kadar getirdiği işi yarım bırakamazdı. Bu nedenle Selman’ın yani Suudi Arabistan’ın bir seçim yapması gerekiyordu. Pentagon ile mi hareket edecekti yoksa İngiltere ve Aile ile mi?
Kaşıkçı olayı hiç şüphe yok ki bunun için cereyan etmişti. Olay mahalli için de Türkiye’nin seçilmesi tesadüf değildi. Böylelikle bir taşla iki kuş vurulacaktı. Hem Suudi Arabistan ve Türkiye’nin arası bozulacaktı hem de Suudi Arabistan, saptığı yanlış yoldan çevrilecek, yeniden Pentagon’un yörüngesine girecekti.
Biz ise içeride öldü mü kaldı mı üzerinden konuşmaya devam edecektik. Üst perdede başka planlar olacaktı. Bu da gayet normaldi. Türkiye MİT’in de araya girmesiyle üzerine yıkılmaya çalışılan bu cinayeti kimlerin planladığını çok net bir şekilde ortaya koymak için var gücüyle çalışmakta. Net sonuç da alınacaktır elbette.
Zaten birçok muamma var. Konsoloslukta birtakım belgeler veya her neyse oradakiler tarafından neden yakılarak yok edilmeye çalışıldı? Sultangazi’de bulunan o Mercedes araba da neyin nesiydi? Ya Kaşıkçı kılığında biri neden ortalarda dolaşıyordu. Bu soruların cevabını verecek olan Türk makamları değildir. Konsolosluk aynı zamanda Suudi toprağı sayılıyorsa bu soruları cevaplandıracak olan da Suudi makamlardır.
Tartışmalar böyle sürüp giderken bir de İttifak devam mı değil mi gündeme geldi. MHP Lideri’nin açıklamaları çok sertti. And tartışmaları yine gündemde. Yerel seçimler yaklaşıyor, bakalım neler olacak. Bunu da cumaya değerlendirelim…
NOT: UNUTMADAN ŞUNU DA SÖYLEYEYİM. BURADA YAZDIKLARIM BANA BİR YERDEN GELMİYOR. OKUYOR, ARAŞTIRIYOR, HARMANLIYOR, SATIRLARA DÖKÜYORUM. BU KADAR…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ