’Müslüman bir defa ısırıldığı yerden bir daha ısırılmaz’’ Hadis’ince rakiplerine, kendisine zarar vereceklere, düşmanlarına, hainlere karşı her zaman uyanık ve tetikte olmak zorundadır.
Uyuşukluk, gaflet, vurdumduymazlık, nemelazımcılık Müslüman’ın sıfatı değildir. Müslüman uyanık olmak, tetikte olmak, her an kendini, dinini vatanını, milletini, namus ve şerefini savunacak hazırlıkta ve güçte olmak mecburiyetindedir. Bir insanın dinini, namusunu, vatanını, şerefini, can ve malını savunması namaz ve oruç gibi fardır.
Ne zaman bu şuurdan yoksun olmuş isek zalimlerin, münafıkların ve hainlerin tuzaklarına düşmüş, oyunlarına gelmişiz. Özgürlük ve bağımsızlığımız, can ve mal güvenliğimiz, namus ve şerefimiz tehlikeye düşmüş sıkıntı ve buhranlarla, bela ve musibetlerle karşı karşıya gelmişiz.
Bir Müslüman’ın kesintisiz teyakkuz halinde olması Müslüman olarak kalması, yaşaması, vatan ve milletini koruması için her zaman hayati bir önem arz etmektedir.
Müslüman’ın şeytana, düşmana, münafıklara, hainlere karşı her an mücadele edecek bir uyanıklık, hazırlık ve tetikte olması inanç ve imanının gereğidir. Müslüman her zaman ve her şartta şereflice ölerek şehit olmayı esaret ve baskı altında zillet içinde yaşamaya tercih eder.
Din, vatan, millet, namus, şeref, mal can …düşmanlarına karşı sürekli hazırlıklı ve tetikte olmak, bunları savunurken şehit olmaya hazır olmak her müslümanın dini, imani, ahlaki ve vatani bir görevidir. Bu görevden kaçmak ise ihanetlerin en büyüğüdür.