Cumartesi , 21 Aralık 2024
Son Dakika Haberler
BİZİ AVRUPA BİRLİĞİNE ALMAZLAR

BİZİ AVRUPA BİRLİĞİNE ALMAZLAR

BİZİ AVRUPA BİRLİĞİNE ALMAZLARİngiltere Başbakanı Cameron “Türkiye AB’ye 3 bin yılı civarında üye olabilir.” demiş. İlgili ve yetkili kişiler bunun cevabını vermiştir. İşin bir başka boyutu üzerinde duracağız. Almanya Parlamentosu’nda kabul edilen Ermeni Soykırımı Yasa Tasarısı ve ardından yaşananlara baktığımızda geldiğimiz nokta, aslında Türkiye ve Avrupa Birliği diye bir gerçekliğin olmadığıdır. Ortada ise sadece bizimkilerin boş bir kuruntusu ve hayal bir avuntusu var. Kedinin fare ile oynaması gibi Türkiye ile oynamaktalar ve oynamaya da devam edeceklerdir. Bin dereden su getirtecekler yine de olmadı diyecekler. Eşeği düğüne çağırmışlar o da demiş ki “Ya odun bitti, ya da su bitti, çünkü başka bir şey için çağırmazlar.” Kabul edelim ya da etmeyelim gerçek olan şu ki Türkiye Avrupa Birliği için Mayın Eşeği hükmündedir. Garip olan ise buna razı olmaktır. Bu durum ise milletimize hiç yakışmamaktadır.

Avrupa Birliği, Türkiye’yi Mayın Eşeği olarak kullanma cesaretini nereden alıyor? Bunun cevabı çok basittir. Bu cesaret adım adım gelişti. Öncelikle Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla başladı. Sözüm ona aydınlar bu ferman ilan edildiği takdirde birçok sıkıntılı meselede Avrupa’nın desteğinin alınacağına inanıyorlardı. Ardından Islahat Fermanı ilan edildi. Özünde Avrupa’nın içişlerimize karışmasının engellenmesi amaç edinilmişti; fakat bu huylarından hiçbir zaman vazgeçmediler. Bunu yaparken de hiçbir zaman yalnız olmadılar. Her zaman ve her zeminde kendileri hesabına çalışacak satılmış Türkleri bulmakta zorlanmadılar, bugünlerde zorlanmadıkları gibi. Bizim kompleksli aydınların, Avrupa sevdası öyle bir yol ve hal almıştı ki öz anaları olan Osmanlı’yı katletmekte bir sakınca dahi görmediler. Avrupa ne istediyse yaptılar. Dilindin, kültüründen, tarihinden, dininden koparmak için emre amede oldular. Avrupa ne istediyse yaptılar, neyi istemediyse onu da yapmadılar. Bizimkilerin çağdaş uygarlık seviyesi dedikleri onların gösterdiği yol haritasıydı ve o harita adım adım takip edildi. Ne istediyseler yapılmış olmasına rağmen hala Avrupa Birliği’ne almıyorlar. Bizimkilerin Avrupa Birliği ısrarı aslında şunu söylemenin değişik versiyonudur: “Bak sen dedin biz yaptık, hatta öz anamız olan Osmanlı’yı kendi ellerimizle boğduk, ana-baba ocağımızın içine ettik, artık bizi nüfusunuza kayıt edin.” Batı zaten buydu, yine yaptı yapacağını ve selpak mendili gibi kullanıp attı.

Avrupa için durum değişmeyecek, bundan sonra da böyle yapmaya ve davranmaya devam edecektir. Bizimkiler için yine hüsran, yine hayal kırıklığı… Almazlar, alamazlar. Israr ve inat etmenin bir anlamı yoktur. Bon şutunu çekeceksiniz, alın atınızı, yapın tımarınızı diyecek ve kendine, özüne, kıblene, tarihine, kültürüne ve iman coğrafyana döneceksin. Her alanda çok çalışacaksın, güçlü olacaksın, teknolojik gelişmelere vagon olmayacak, bizatihi öncülük edip lokomotif olacaksın. Avrupa Birliği’ne girip onun emperyalist emellerine alet olacağına, özüne ve tarihi misyonuna dön, ataların gibi ağabeylik rolünü üstlen. Bu ağabeylik obez bir ağabeylik olmayacak; adaleti esas alan paylaşımcı bir ağabeylik olacak. Tarihin seyrini değiştiren Selçuklular ve Osmanlılar hangi birliğe üye olmuştu da tarihe yön vermişti. Tarihi misyonumuza sahip çıkmak, yere düşen onurumuzu ve izzetimizi ayağa kaldırmak tüm yüce değerlerimizin düşmanlarıyla kurulacak birlikteliklerle mümkün değildir.

Koskoca bir Türk dünyası varken, bir o kadar büyük İslam dünyası varken ne işin var gâvur kapılarında el açıp yalvarmaya. Sen çalış, sen üret, sen büyü onlar düşünsün. Gâvur insanlıktan anlamaz, o ancak güçten anlar. Bunun için de çok ama çok çalışmak gerekir. Tanzimat’tan bu yana kayıp yılların telafisi için durmaksızın çalışmaya devam edeceksin. Öncelikle milletimizin tamamıyla bütünleşeceksin, yerden kaldırdığın bayrağın sıradan bir bayrak olmadığını, bir milletin ve temsil ettiği değerlerin yerlerde sürüklenen onuru, izzeti ve namusu olduğu hakikatini hiç ama hiçbir zaman unutmayacaksın. Gerisi ise sadece hikâyedir.

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir