Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
DİNLE PROBLEMİ OLANLARIN DİYANETİ KALDIRMAK İSTEMESİ

DİNLE PROBLEMİ OLANLARIN DİYANETİ KALDIRMAK İSTEMESİ

Seçimler yaklaştıkça siyasetin dozunun artmasıyla birlikte tartışma konuları da çeşitleniyor. Son tartışma konusu ise “Diyanet İşleri Başkanlığı” oldu. Bir siyasetçi iktidar olduklarında Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracaklarını söylüyor. Dini toplumun hayatından kaldıracaklarını söyleyemedikleri için Diyanet’i kaldıracağız diyorlar. Allah size hiçbir zaman fırsat vermesin. Gezicilerin allamesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Emeviler’in ihdas ettiği bir kurum olduğunu ve Bel’am olduğunu söylüyor. Genel olarak Bel’am: “Dünyevi çıkar ve hesaplar için Allah’ın dinini tahrif eden bir ilim ve din adamının küfür sistemlerine ve kâfir yöneticilere yaranmak maksadıyla Allah’ın hükümlerini çiğneyen ve asıl gayesinden saptıran kimseleri temsil etmektir.” şekilde bilinir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın statüsü yıllardır tartışılır, durulur. Bir sonuca da varılamaz. Başkanlığa alınan araç herkesin kafasına biner. Genel müdürlerin bindiği araçlar Diyanet İşleri Başkanına çok görülür.  Zaten başkan da bir kez bile binmediğini ve aracı iade edeceğini açıklamış. Fakat bu kurumun kendisini sorgulaması gerekmez mi? Bu kurumu kuranlar, İslam’a hizmet olsun, Allah’ın hükmü toplumda hâkim olsun diye mi kurdular? Bu kurumu kuranların İslam’la ne ilgileri vardı? Bu kurumu kuranlar İslam’ın neresindeydiler. İslam’ın hangi hükmüne inandılar, hangi hükmünü yaşadılar? İnanmadıkları, yaşamadıkları bir dinle alakalı bir teşkilat kuranların amacının bu dinin doğru öğretilmesi olduğunu söylemek mümkün müdür? Yoksa Allah’ın dinini kontrol altına almak için mi kurdular? Elbette bunun için kurdular. Biz nasıl istersek siz öyle inanacaksınız demeye getirdiler ve bizim istediğimiz kadar iman edeceksiniz; sonra karışmayız ha demeye getirmediler mi?

Diyanet İşleri Başkanlı siyasi iktidarların dinle ilgilerine göre ilerleme kaydetti veya kabuğuna çekildi. Zaman zaman da güzel işlere imza attığını söylemeliyiz. Bugün Diyanet İşleri’ni tartışma konusu yapanların niyetleri, Diyanet daha iyi olsun, daha iyi hizmet etsin diye değil; aslında bir kurum üzerinden kavga başlatırken bilinç altındaki dine bakışını açığa vurmaktadır. Mert olmadıkları için kurum üzerinden intikam almak istiyorlar.

Diyanet’i konuşmaktan ve hizmetlerini tartışmaktan çekinilmemelidir. Eğitim bizim ülkemizde yaz-boz tahtasına döndüğünden her kurum bu olumsuzluktan nasibini almaktadır. Bugün hâlâ Diyanet teşkilatında Buhari’nin hakemliğini kabul etmeyen kâfirdir diyen hocalar (!) varsa, Peygamberimizi cennette Hz. Meryem ile evlendiren görevliler varsa, Diyanet’in radyosunda hâlâ buram buram şirk kokan ilahi adı altında saçmalıklar söylenmeye devam ediliyorsa bunların sorgulanması gerekmez mi? Bazı görevliler Hz. Peygamberi, Hz. Ebubekir’i, Hz. Ömer’i, Hz. Osman’ı, Hz. Ali’yi ve Hz. Hamza’yı atlarına binip Çanakkale’ye savaşa götürüyorsa, kürsünün altında bunları dinleyen müftülerimiz evladım siz bunları nereden çıkartıyorsunuz; Medine İngilizlere teslim edilirken ne Çanakkale’sinden bahsediyorsunuz demiyorsa sıkıntılar var demektir. Allah’ın dininin doğru anlatılması noktasında vazifeli olan kardeşlerimiz onun bunun kitaplarını Kur’an’ın önüne geçiriyorsa, onun bunun din anlayışını İslam Dini diye anlatıyorsa burada da bir sıkıntı vardır. Müftü hocalarımız şunu bilmelidirler ki hizmet içi eğitimlerde veya yaptığınız sınavlarda belki Diyanet’in kitapları baz alınıyorken birçok kardeşimizin dini anlatma noktasında başka başka anlayışların kitaplarını baz aldıklarını bilmelisiniz, görmelisiniz. Herkes Allah’ın doğru dinini anlattığını söyleyecek olsa da bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz.

İçe dönük öz eleştirilirimizi olumsuzluk olarak görmeyelim, daha iyiyi, daha güzeli bulma adına bunu yapmalıyız.

 

Ömer Naci YILMAZ

 

 

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir