SORU;
‘Türkiye, AK Parti’ye 13 yıl gibi uzun bir zaman diliminde iktidar verdi. Ömer ibn Abdülaziz (717 – 720) 3 yıl, Yavuz Sultan Selim (1512 – 1520) 8 yıl, Nureddin Mahmud Zengi (1128-1146) 18 yıl, Selahaddin Eyyubi (1169-1193) 24 yıl,iktidarda kaldı ve tarihin altın levhalarıyla çerçevelediler hükümranlıklarını. AK Parti 13 yılda ne yaptı? Medeniyet krizine çözüm mü buldu? Sağlıklı toplum haline gelebildik mi? Recep Tayyip Erdğan Cumhurbaşkanı olmasa da AK Parti gen…el başkanı olarak seçimi kazansa ve iktidar süresini 17 yıla çıkarsaydı Türkiye’de ne değişecekti?” sorusu sık sık akla geliyor ve sosyal medyada dolaşıyor.
CEVAP;
Elbette AK Parti her şeyi yapmıştır diyemeyiz. ve bir çokta eksik ve hataları var. Ama bir şey yapmamıştır da demek doğru ve insaflı bir yaklaşım olmaz.
Ak Parti değiştirmek ve kaldırmak zorunda olduğu bir düzenin izni, gözetimi ve denetimi altında çalışan, çalışmak mecburiyetinde olan demokratik partilerden bir parti oldu gerçeğini neden görmezlikten geliyoruz? Hiç bir düzen kendisini yok edecek bir alternatife müsade eder mi?
Karşılaştırma yaptığınız şahıslar ve zamanlar ve zeminler ile AK Parti, ve Erdoğan zaman ve zemini aynı şartlarda değil ki aynı neticelere yakın bir netice bekleyelim.
Sadece Salahaddin Eyyubi dönemini ele alalım. O zaman Haçlılarla cephelerde vuruşuyorduk. Adları da ahmet, kemal, mehmet…. olsa bile şimdi haçlılar evimizde, sokakta, okulda, çarşıda kısaca bizi yöneten bürokratlar, devlet adamları…
AK Parti medeniyetimizi inşa etmek gibi bir sorumluluğa talip ise önce bu ülkedeki insanın ruh ve düşünce dünyasını ihya ve inşa etmelidir. Çağdaş Haçlı zihniyeti ve dünya görüşüyle islam medeniyeti ne inşa ve ne de ihya olur. Sadece edebiyatını yapmış oluruz. Millet olarak;Önce insan, sonra insan, daha sonra yine insanın medeniyet ve kültür değerlerimize göre inşasına yönelmeliyiz.
Bizim bel ve gönül bağladığımız fikir ve düşünce adamları ve öncülerimiz de parti girdabından kendilerini kurtarıp halkın, gençliğin içine girip her il ve ilçede ”Diriliş”, ”Kurtuluş”, ”Büyük Doğu” vs. kültür ocakları kurarak insanımızı statükonun çekim alanından sıyırıp islami eksene doğru çekmesi gerekiyor.
Peki onlar ne yapıyor? Kimisi fildişi kulesinde beyaz atlı prens, kimisi insana ve eşyaya küsmüş, kimisi kendi doğrularından başka kimseye bir şanş tanımıyor….daha da uzatılabilir mesele. AK Partiyi kurtarıcı, kurucu, inşaedici ve ihya edici bir medeniyet kalesi gibi görmek ve ondan beklenmemesi gereken şeyleri beklemek hem bir ham hayal ve hem de onda olmayan bir şeyi ondan istemek olur.
İslam medeniyet ve kültürünü inşa ve ihya edecek nesiller ve düşünce akımları önce batı ve batı medeniyetini inkar etmek ve onunla ölümüne savaşmak zorundadır. Küfrü inkar etmeden, islamı kabul etmek olmaz. Teslimiyet; statükoyu ve Tağuta ait olanı inkar ve Allaha iman etmeyi gerektiriyor.
Putlardan, putçulardan, put yapan ve satanlardan uzaklaşmadan, onlardan temizlenmeden, onların kirlerinden arınmadan bir medeniyetin inşa ve ihyasından bahsedemeyiz.
Selahattin Eyyubi ve diğer adı geçen büyüklerimizin kendi sistemi, ordusu ve hakim ve muktedir oldukları bir otoriteleri vardı. Devlet Başkanı ve kumandan olarak da onun için başarıdan başarılara imza atıyorlardı. Bu gün bizim içinde bulunduğumuz bu günler ve yaşadığımız realiteler ortada. O zamanların şartlarına göre bu zamanları sorgulamaya, değerlendirmeye ve yargılamaya kalkma yanılgısına düşmeyelim. Zemin, zaman, içinde bulunulan şartlar % yüz fark arzediyor.
Osmanlının en güçlü olduğu zamana göre bu günlerimizi değerlendirip yöneticilerimizi neden Viyana önlerinde değiliz diye hesaba çekebilir miyiz.
Selam ve dua ile…