Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
Firavunizm’in Yansımaları

Firavunizm’in Yansımaları

Firavunizm’in Yansımaları

Tarih tekerrür etmekle meşhurdur. Aynı yanlışlar yapılmasaydı tekrar edip durmazdı. Demek ki, insan bir zaman sonra unutma yeteneğine sahip bir varlık.

İnsan ilk insan ve evlatlarının yaptığı yanlışları asırlar boyu tekrar ede ede gelecek nesillere aktarıyor. Sırtını Hak ve hakikate dönmüş insan vahyin ekseninden uzaklaştıkça kendi gerçeğinden ve kendi hakikat ve cennetinden de uzaklaşıyor.

Vahyin ekseninden uzaklaşan insan geri geri koşarken kendi önünde yürüyen ve kendisinden gittikçe uzaklaşan insanı da gerici olarak suçlayıp bir yalan rüzgarının peşine kapılarak kendi cehennemine doğru koşuyor.

Peygamber izini ve soluğunu izleyen insanların gerici, çağdışı, bilimsellik ve modernizmden uzak ilkel insanlar olarak yaftalandığı, dışlandığı, ötekileştirildiği Firavun’i bir sistemin hâkim olduğu bir dünya da modern cahiliyenin baskı ve terörü altında yaşıyoruz. Bu vahşet uygarlığının tesiri ve gücü hemen hemen dünyanın her ülkesinde hâkim bir rol oynuyor. Türkiye de bu inkar imparatorluğunun kontrol ettiği/etmek istediği ülkelerin başında geliyor.

Modern Firavunizm’in temsilcileri batı emperyalizminin mayasını teşkil eden Batı Medeniyetidir. Eğer; batı medeniyetinden değilseniz mutlaka bu uygarlığın hedef tahtasındasınız demektir.

Kendi anlayışından başkasına hayat hakkı tanımayan, kendi inancından başkasını yok sayan bu cahili anlayış dünyanın adalet ve barış içinde yaşamasının önünde en büyük engel teşkil ediyor. ABD, İngiltere, Fransa gibi sömürgeci geleneğin ürünü olan batı ülkeleri yeryüzündeki fitne ve huzursuzluğun da hâlâ ocağı, kaynağı ve merkezi durumundalar.

Müslüman Arapların Endülüs’ten sürülmesiyle başlayan köle ticareti, kolonyalizm hareketi ile Osmanlının gerileme döneminden sonra yaygınlaşan küresel işgaller, sömürgeler Firavunist sistem ve düzenlerini de mazlum milletlere dayatılmasına sebep oldu. Bu baskınlar, işgaller, soygun ve talan hareketlerinden en çok Güney ve Batı Asya, Orta doğu, Ortaasya, Balkanlar ve Afrika insanı zarar gördü.

Modern Firavunizm vahşet medeniyetini doğurmuş, vahşet medeniyeti de inkar ve tuğyanın ev sahipliğini, finansörlüğünü ve koruyuculuğunu yapmıştır. Batı Medeniyetinin gözünde din ve dindarlık insana yön ve yöntem hayat tarzı ve gelecek tasavvuru veren bir hakikat çizgisi olmaktan çıkalı uzun zamanlar oluyor. Orta çağ karanlığına gömülmüş ilkel bir anlayışın, despot devlet otoritesine teslim olmuş kilisenin, inanç ve inanışın günümüze yansıya masalsı bir uzantısıdır. Batılı toplumlarında her ne kadar Hıristiyanlık ve Kilisenin etki ve gücünden bahsedilse de, onun hayatı şekillendirmede herhangi bir rol ve etkisi yoktur. Peki, bu durum İslam ülkelerinde nasıl, onu bir düşünün?

Gerçekten Hz. İsa’nın getirdiği İncil’e inanan ve onu yaşayan, hayatında tatbik eden bırakın Hıristiyan cemaati Hıristiyan din adamları bile yok denecek kadar azdır. Hıristiyanlık insanın hayatına hâkim değil modern bir putperestlik haline gelmiştir. Çağdaş paganizmin doğduğu yerler kiliseler, onu doğuran analarda vahiyden kopan ve uzaklaşan Hıristiyan din adamlarıdır.

Papa Francesco, ‘’Kilisede çocuklara yönelik cinsel istismarı geçmişte çocukların pagan ayinlerinde kurban edilmesine’’ benzeterek; ‘’ Çocukları cinsel istismar eden din adamlarının Hıristiyanlığa en az Hz. İsa’yı çarmıha geren ve Hıristiyanlığa karşı savaşan Romalılar’dan daha fazla zarar vermiştir’’ diyerek, Vahşi Batı uygarlığının ne hale geldiğini işaret ediyor.

Binlerce taciz ve tecavüz olayı dosyası bizzat Roma’daki papalık tarafından gizlendiği, sümen altı yapıldığı, faillerinin cezalandırılmadığı gerçeğini göz önüne getirirsek Firavunizm’ in Hıristiyanlığı ne hale getirdiği daha net görülür ve anlaşılır.

Kutsal kitaplarda ve Kur’an’da bahsi geçen olaylara baktığımızda insanlık eski hata ve yanlışlarını işlemekte inat ve ısrarla direniyor. ‘’Doğrusu Biz, sorumluluğu (emaneti) göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir; onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim ve çok cahildir. (kabulüne rağmen emanete hıyanet etmektedir)’’ Ahzap;72 Uyarısı ne kadar da manidar. Geçmişe, bugünümüze ve tüm çağlara hitap ediyor.

İnsan önce; kendisine, sonra; etrafındakilere ve aleme vahyin penceresinden baktığında tarihin Allah’ın emanetine (Kur’an’a= Vahye) ihanet eden inkarcılar, sapkınlar ve münafıklar tarafından tekrar tekrar yaşandığını görecektir. İnanan ve inancını hayata hâkim kılmak isteyen müslümanın Firavuni sistem ve düzenlere karşı mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Bu güne kadar sürdüğü, bundan sonra da süreceği gibi…

Türkiye’nin millet ve devlet olarak bekası ‘’Küresel Firavunizme’’ karşı verdiği ve vereceği mücadelesinde başarılı olmaya bağlıdır.

Bir milletin geleceği; saçma (absürt) hikaye ve masallar üzerinde değil Hak ve hakikat çizginden şaşmayan gerçekler üzerinde kurulur. Türkiye Hak ve hakikatin bekçisi ve nöbetçisi olarak bu çizgide gelecek çağlara ve asırlara kurgulanmalıdır. Millet olarak görevimiz, sorumluluğumuz ve misyonumuz budur bizim.

 

Arif Altunbaş, Haber 7

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Karanlık aydınlar ve yerli yabancılar

Arif Altunbaş Türkiye gibi kendi kimliği, benliği, medeniyeti ve kültüründen koparılmak istenen ülkelerde, “aydın” kavramı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir