Barzani Cizre’ye Boşuna Gelmedi.!
(sahanın gerçeğini sadece sahada olanlar bilir)
Barzani’nin Cizre’ye gelişi bir “ziyaret” değildi.
Bir nezaket görüntüsü hiç değildi.
Bu, Ankara’nın Erbil’e verdiği bir şifreli çağrı, Erbil’in Ankara’ya yaptığı siyasi bir beyandır:
“Yeni dönem başlıyor. PKK bitiyor. Bölge yeniden kuruluyor.”
Türkiye, son iki yıldır Irak’ın kuzeyinde sessiz ama ölümcül bir hazırlık yapıyordu:
Yeni üs bölgeleri,
Dağ zincirlerini kesen koridorlar,
Kandil’in nefesini kesen baskı alanları…
Fakat bu operasyonların siyasi meşruiyetini tamamlayacak halka eksikti.
O halka Barzani’nin Cizre’ye inişiyle yerine oturdu.
Barzani’nin mesajı açıktır:
“PKK’nın yerine KDP geçecek. Bölge Türkiye ile uyumlu yeni bir siyaset görecek.”
Amerika’nın bu sürece göz yumması ise planın üçüncü ayağıdır:
Irak’ta PKK’nın kontrolsüzlüğünden rahatsız olan Washington, Türkiye–Erbil hattının açılmasını stratejik bir denge olarak kabul edecek.!
Bu, Türkiye’nin Ortadoğu’da PKK’yı tasfiye ettiği ikinci dönemdir.
Birincisi hendeklerdeydi.
İkincisi Cudi’de, Zap’ta, Metina’da, Cizre’de şekilleniyor.
Sınırda temizlik olurken devlet içeride başka bir cephe açtı:
Yargı, medya ve finans hattındaki sızıntı mekanizması.
İBB dosyası bu yüzden bir “yolsuzluk operasyonu” değildir.
Daha büyüktür.
Daha derindir.
Daha ciddi bir şey anlatır.
Kızıl saçlı savcının bir otelde operasyon öncesi karşı tarafa yakın isimlerle buluşması, devlet kadrolarına sızmış küçük bir grubun ağ örgüsünü ortaya çıkardı.
Bu yalnızca etik bir sapma değil,
devlet düzenine karşı kurulmuş paralel bir çıkar düzenidir.
Devlet bunu fark etti.
Ve ne yaptı?
Aynı gün içinde;
HSK inceleme başlattı,
Savcı açığa alındı,
Ağın medya–finans bağlantıları takip edildi,
Dosyalar tek tek zincire bağlandı.
Bu adımların hepsi aynı şeyi söylüyor:
“Bu topraklarda devlet içine çöreklenen her yapı temizlenecek.
Sınırda PKK neyse içeride köstebek odur.”
Devlet arınmaya başladığı zamanı sizlere anlatmıştım.
Hem dışarıdaki eli kırıyor,
hem içerideki dili kesiyor.
Bu iki gelişme Barzani’nin gelişi ve köstebek savcı olayı aynı gün, aynı iklimde, aynı planın iki ayrı sütunudur:
İç ve Dış Operasyon…
Bir yanda sınırı temizleyen devlet,
Diğer yanda içeriyi temizleyen devlet.
Bu yüzden bazıları bu adımları ayrı ayrı yorumluyor, oysa ikisi aynı aklın iki farklı yansımasıdır.
Türkiye bir seçime hazırlanıyor.
Ama bu seçim sandık yarışından ibaret değil.
Bu seçim:
PKK’nın sahadan tasfiyesi,
İran’ın güney hattının kesilmesi,
Erbil’le yeni mimari,
İçeride yargı ve medya arınması,
Yolsuzluk ağlarının kırılması…
Tüm bunların bir arada yönetildiği bir yılın habercisi.
Devlet bu yıl hem sınırı hem içi yeniliyor.
Barzani’nin Cizre’ye adım atması Tahran’a gönderilmiş bir mektuptur:
“Sınır hattı artık Türkiye–Erbil ekseninde şekilleniyor.
İran’ın nüfuz alanı daralıyor.”
İran’ın en zayıf olduğu nokta:
Şırnak – Hakkâri – Zaho hattı.
Türkiye bu hattı tutarsa,
İran’ın Suriye’ye açılan koridoru çatlar.
Bugün o çatlak derinleşiyor.
Ve Barzani’nin gelişi bu çatlağın üstüne vurulan çelik kamadır.
Türkiye şu anda yüksek sesle konuşmuyor.
Ama sahada atılan adımların sesi çok yüksek.
Devlet şöyle diyor:
“Sınırı ben kurarım, hukuku ben temizlerim, oyunu ben yeniden yazarım.”
Bu dönem,
Kandil’in kan kaybettiği,
İran’ın sıkıştığı,
ABD’nin denge arayışını kabul ettiği,
Erbil’in Ankara’ya yaslandığı,
İçeride sızıntıların çöktüğü,
Ülkenin siyasi ikliminin yeniden tasarlandığı
bir dönemdir.
Bu sessizlik, büyük bir hazırlığın sessizliğidir.
Son Cümlem ![]()
Devlet hem içeride hem dışarıda aynı planı yürütüyor:
Sınırı temizlerken içi arındırıyor.
Kandil’i sökerken sızıntıları kesiyor.
Ve Türkiye yeni bir dönemin kapısına dayanıyor.
Jön Türkler laf kalabalığı yapıyor;
Barzani boşa gelmedi.
Bu ziyaret, sahada kurulan yeni düzenin işaret fişeğidir.
sahanın gerçeğini sadece sahada olanlar bilir.
Alıntı
Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı