Perşembe , 26 Aralık 2024
Son Dakika Haberler
EN ÖNEMLİ SEÇİM HANGİSİ 3

EN ÖNEMLİ SEÇİM HANGİSİ 3

 

EN ÖNEMLİ SEÇİM HANGİSİ 3

 

1950 seçimi 

Jandarma dipçiğinden kurtulup özgürlüğe adım atmanın… 

1973 seçimi 

Varlığımızın ispatı ve milli manevi kodlarımıza dönüş… 

1983 seçimi 

Oligarşik bürokrasi ile mücadele ve kalkınma olarak  

Özetleyeceğimiz seçimler olmuş.. 

Ve  

Her seçimin bir öncekinden daha önemli olduğunu bundan önceki yazılarımda bahsetmiştim. 

 

94-95 SEÇİMLERİ 

Nasıl ki, 

1983 seçimlerine girerken ülke olarak sahipsiz..bürokrasiyebatmış..kaçakçıların cirit attığı bir ülke idiyse, 1994 yerel seçimlerine giderken de 

Bu sefer  

Belediyecilikte benzer şeyleri..hatta daha fenasını görüp yaşamaya başlamıştık. 

 

GECEKONDU 

ÇÖP ÇUKUR SUSUZLUK VE YOLSUZLUK 

Şehirlerimiz öyle bir hale gelmişti ki, 

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerimizin %70’i düzensiz yapılaşma, kaçak yapı ve gecekondulardan oluşuyordu. 

Genellikle 

CHP’nin iktidar olduğu bu şehirlerimiz yaşanmaz haldeydi. 

Halk 

Artık yaka silker hale gelmişti. 

 

CHP Mİ? 

BİR DAHA ASLA… 

1994 yılına gelindiğinde 

1950 yılında olduğu gibi halk CHP’yi bir daha asla iktidar yapmayacağına dair kararını vermiş.. CHP(SHP) ye dersini vermek için bilenmişti.    

Öyle ya; 

Koca şehirde susuz yaşanır mıydı? 

Çöp dağları patlar mı? 

Hazine arazileri Yağma Hasan’ın Böreği gibi partililere yandaşlara peşkeş çekilir mi? 

Evet! Bütün bunlar aynıyla vaki İstanbul’da oluyordu. 

 

BİZİM AÇIMIZDAN DURUM 

1973 seçimlerinde şeytanın bacağı kırılmış 

Ama 

Henüz iktidara yürüyecek bir potansiyele ulaşamamıştık. 

Bunun için Cumhurbaşkanımız; 

O yıllarda İstanbul Refah Partisi il başkanı olarak yeni bir çalışma sistemi geliştirdi. 

Şöyle ki; 

Meyhanelere bile girip vatandaştan oy istenecektik. 

Önce bu biraz garip karşılandı. 

Öyle ya, dindar bir partinin meyhanede ne işi var? 

Ama sadece meyhaneler değil, 

Roman vatandaşlarla hem hal olunacak dertleri dinlenecek ve onlar da bu kutsal yürüyüşe dahil edilecekti. 

 

ZAFERLER 

ARKA ARKAYA GELİYOR 

Bu çalışmalar kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. 

1984 yılında %4.4 olan Refah Partisinin oyu 1989 seçimlerinde %9.8’e yükselmişti 

Ama  

Asıl zaferler bundan sonra gelmeye başladı. 

1991 İstanbul Kâğıthane ilçesinde yapılan ara seçimde %34 

Bir yıl sonra yine İstanbul’un 6 ilçesinde yapılan ara seçim neticesinde de 4 ilçe (Bağcılar..Güngören..Bahçelievler  ve Tuzla) kazanılmıştı. 

Yani 

Cumhurbaşkanımızın uyguladığı yeni çalışma metodu tutmuştu. 

 

NOT: Bu arada yapılan 2 seçim daha var ve her ikisini de Tayyip Bey kazanmıştı.  

          Biri 1989’da yapılanyerel genel seçimlerinde  

          Beyoğlu belediye başkanlığını  kazandı..ama malum ayak oyunları ile 

          başkanlığı kaybetmişti. Diğeri ise1991 seçimlerinde milletvekili 

          seçildiğihalde tercihli sistem uygulamasından dolayı  

          mazbatasıiptal edildi. 

          Yazı uzamasın diye bu mevzuların detaylarına girmiyorum.    

          Ancak 

          Şer bildiğimiz olaylardan hayır çıkabiliyor… 

          Demek ki, 

          İlahi kudret, onu daha büyük makamlara hazırlıyormuş. 

 

1994 ZAFERİ 

Uygulanan yeni metot 

1994 seçim zaferi ile taçlandı. 

İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirler kazanılmış 

Ama en önemlisi Refah Partisi halkın gönlünde yerini bulmuştu. 

Şimdi sıra 

“Bu dinci takımın” devlet işinden de anlayıp anlamadığını sınamaya gelmişti. 

İstanbul susuz… 

O günkü nüfusu 7-8 milyon olan bir şehrin suyunu kısa sürede çözmek kolay mı? 

Değil tabi ama siz Allah’a tevekkül edip sebeplerine sarılırsanız ilahi kudret sizin önünüzü açar. 

Nitekim öyle oldu. 

Arka arkaya barajlar yapılmaya başlandı. İstanbul’un çürümüş su borularının %95’i değiştirildi. 

Yerden dualar yükseldi, gökten rahmet yağdı. İstanbul suya kavuştu. 

 

Bu başarının sırrını 

Önceki belediye başkanı CHP’li N. Sözen’e sorduklarında 

“Tayyip Bey’in yukarı ile arası iyi.. cevabını vermişti. 

 

95 SEÇİMİ 

Kısa süredeki bu başarılar 1995 yılında yapılan genel seçim zaferini getirmişti. 

Bu seçime giderken 

Erbakan Hocamızın karşısında “lider” denecek kimse kalmamıştı. 

Demirel cumhurbaşkanı olmuş yerine T. Çiller’i bırakmış 

ANAP’ın başında da artık Mesut Yılmaz vardı. 

CHP ise İSKİ yolsuzluk skandalı ve arkasından kaybettiği büyük şehir belediyelerinin moral bozukluğu ile seçime girmiş..seçmeni de kime oy vereceğini şaşırmış vaziyette idi. 

Nitekim 

Oylar CHP ve DSP arasında bölündüğüden 

CHP bu seçimden ancak 5. Parti olarak çıkabilmişti. 

 

ÖZAL ZAMANINDA 

BELİ KIRILAN BÜROKRASİ 

TEKRAR KAFASINI KALDIRIYOR 

Birinci parti olmuştuk  

Ama tek başına hükumet kuracak sayıya ulaşamamıştık. 

Koalisyon kurulması gerekiyor ve o zaman tabanı birbirine en yakın iki parti Refah ile ANAP olduğu halde  

Bilhassa  

Yargı ve askeri bürokrasi bu koalisyona izin vermiyordu. 

Daha doğrusu 

“Hükumetin başı Erbakan olmasın da hükumeti nasıl kuracaksanız kurun!” şeklinde bir tehdit ortalıkta dolaşıyordu. 

Hâlbuki 

Refah ve ANAP kurmayları her şeyi görüşmüş iş bitmişti. 

Bir anda 

Mesut Yılmaz’ın Rize’ye gideceği tuttu… 

Dönüşte 

Erbakan’la koalisyon kuramayacağını söylediğinde her iki partinin tabanı hayal kırıklığına uğramıştı. 

Artık ecinniler kulağına ne fısıldadıysa Refah’la koalisyon kurmaktan vaz geçmişti. 

 

DYP-ANAP koalisyonu kuruldu 

Ancak 

Çiller ve Yılmaz birbirine ancak 1 yıl dayanabildiler. 

Koalisyon bozuldu. 

Yargı ve askeri bürokrasisi 

Naçar Erbakan Hocanın başbakanlığına razı oldu  

Ama… 

 

54. HÜKUMET  

DESTANLAR YAZIYOR 

Çiller daha cesur davranıp bizimle koalisyon kurmaya razı oldu. 

İşe başlayan hükumet 

Kısa sürede tabir caizse ülkeyi uçuşa geçirdi. 

Burada icraatlarını anlatmak uzun sürer 

Ancak kısaca şunu söylemek mümkün… 

İçeride denk bütçe  

Dışarıda D8  

Bu iki icraat 54. Hükumetin icraatlarını özetler. 

 

28 ŞUBAT 

… Ama 

Ülkenin bağımsızlığına ve refaha ermesine istemeyen emperyalistler..yerli işbirlikçilerini de devreye sokarak medyada büyük bir gürültü kopardılar.(Bunda FETÖ’nün de ciddi manada katkısı olmuştu) 

Netice olarak 

28 Şubat kararlarını Erbakan Hoca’nın önüne sürdüler. 

 

Rahmetli Özal’ın yarım bıraktığı iş 

Şimdi başını kaldırmış dikleniyor..meydan okuyordu. 

Erbakan Hoca 

Ülke karışmasın..zarar görmesin diye nezaketle kırmadan dökmeden alttan alıyor ama karşı taraf gemi azıyı almış laf dinlediği yoktu. 

Tam aksine 

Milletin sinir uçları ile oynuyor 

Tahrik etmek için elinden gelenini ardına koymuyorlardı. 

Asker bir yandan 

Medya diğer yandan 

Sermaye, sendikalar tek ağız olmuş saldırdıkça saldırıyorlardı. 

 

Ah! Ne karanlık günlerdi o günler 

Ülkeyi tek parti zulmüne götürmeyi başarmışlardı 

Ama 

Her Firavun’un bir Musa’sı olduğunu unutuyorlardı. 

 

PINARHİSAR HAPİSHANESİ 

Bu sırada  

Recep Tayyip Erdoğan 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınıp 

Hapishaneye atılmıştı. 

Demek ki, çile henüz bitmemişti 

Ama 

Gün döner devran döner bunların hesabı sorulacaktı. 

Onlar 

Bizi tekrar gömmek için planlar yaparken  

Reis de hapishanede (Medrese-i Yusufiyye’de) planlarını yapıyordu. 

 

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş; 

Karanlığında nur, yeniden doğuş… 

Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş! 

     Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! 

     Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin! 

 

2002 ve 2023 seçimleri gelecek yazıda inşallah… 

10.04.2023 

Emin Batur 

 

 

 

Emin Batur *

Tüm Yazıları →
Emin Batur

Ayrıca Bakınız

SİYONİSTLERİN AĞZI DİLİ OLMAK

SİYONİSTLERİN AĞZI DİLİ OLMAK

Emin Batur Hadsizin biriCumhurbaşkanımızın konuşması sırasında kendince mücahitlik taslayıp laf çakmaya kalkıştı. Artık nasıl doldurmuşlarsa…Buna …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir