15. Asrın sonlarında Haçlı ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesi olan Gırnatayı kuşatır. Müslümanlar yiğitçe direnirler. Kuşatma uzun sürer.
Haçlı komutanı kaleyi alamayınca bir hileye başvurur. 31 Mart günü bir elinde Kur’an, bir elinde İncil ile kalenin önünde gelir ve bu iki kitap üzerine yemin ederim ki ”Kaleyi teslim ederseniz kimseye bir zarar verilmeyecek, buradan da istediğiniz yere gidebileceksiniz” der.
Aylardır kaleyi canla başla savunan müslümanlar bu Haçlı komutanının sözüne inanırlar ve kaleyi ona teslim ederler.
Ertesi sabah 1 Nisan günü Haçlı komutan Müslümanların öldürülmesini emreder. Anlaşmada hazır bulunan müslümanların komutanı ”Siz bize kaleyi teslim etmek karşılığında serbest olduğumuzu ve istediğimiz yere gidebileceğimizi” söyleyerek söz verdiniz” diye itiraz ederler.
Haçlı komutan, ”o sözü dün verdim” diyerek onlarla alay eder.Çoluk çocuk istisnasız orada bulunan bütün müslümanlar kılıçtan geçirilir.O gün bu gündür 1NİSAN Hıristiyan dünyasında hile ve aldatma günü olarak kutlanır. Biz müslümanlar ise -bilmeden- kardeşlerimizin katliamını şakalaşarak kutlarız.
Daha bunun gibi ”anneler, sevgililer, işçiler, babalar, kadınlar vs. ”gibi türedi günler ve bayramların batı hıristiyan uygarlığının kültür emperyalizmi olarak içimize soktuğu neden ve ne niçin kutladığımızı bile bilmediğimiz hurafelerdir.
Peygamberimiz; ”Bir millet başka bir millete benzerse (Onun gibi yaşar ve onlar gibi olmak isterse) birgün onlar gibi olmaya başlar ”buyurur. Küçük ve basit gibi gördüğümüz bu tip incelikler aslında bizi kendi kültür ve medeniyetimizden koparan darbelerdir.
Nasıl ki denizin dalgaları her vuruşta en sert granit kayalarından bile küçükte olsa parçacıklar koparır. Siz onu çok küçük diye umursamazsınız. Ama bir müddet sonra sahilin kum ile dolduğunu görür taviz’in nelere mal olabileceğini anlarsınız.
Taviz tavizi, taviz tavizi koparır ve bir gün sizi ayakları altına alır ve çiğner geçer. Siz, paspas gibi ezildikten sonra meseleyi anlamış olsanız da düşmanınız size 1 Nisan şakası yaparak sizinle eylenir.
Çaresizlik içinde kalırsınız, komik duruma düşersiniz, gücünüzü ve heybetinizi kaybedersiniz
Kalleş ve alçakların, iki yüzlü ve kaypakların ve Haçlı batılıların sözüne asla güvenmeyin! Yoksa ,durumumuz Endülüs müslümanlarının durumu gibi olur Allah korusun!