Zararlı alışkanlıklar denince ilk akla gelen alkol sigara ve uyuşturucu bağımlılığıdır. Bunun yanında bugün bir de dijital bağımlılık ortaya çıktı. Kumar da zararlı alışkanlıklara dahildir. Kumar bugün gizli saklı değil sanal olarak ta oynanabiliyor
SİGARA
Sigara çok yaygın ve oldukça zararlı bir alışkanlık olarak en büyük ve en önemli yanlışlarımızdan biridir. Sigara içenler, sigaranın sağlığa olan zararını bilir, lakin bu kötü alışkanlığı bırakacak kuvvetli irade olmayınca bırakamıyorlar. Ne yapıp edip bırakmak lazım ama önce bu işe en başta başlamamak lazım. Gençler özenti ile ve psikolojik olarak kendini ispat etmiş olmak için küçük yaşta sigaraya başlamaktadır. Düşünün bir ömür demeyelim on sene günde 2 paket içilen sigaranın maddi zararı ve sağlığımıza zararı nedir? Hele hele asgari ücretle çalışan ve birkaç çocuğu olan bir baba sigara yüzünden daha da maddi sıkıntıya düşmez mi?
Bu vesile ile sigara içme yasağını Mecliste yasalaştırıp uygulamaya öncülük eden Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden kıymetli arkadaşım Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Fevzi İnceöz ile daha sonra sigara yasağını dumansız hava sahası sloganı ile başbakanlığı döneminde devlet politikası haline getirip Türkiye genelinde sigara alışkanlığını yüzde yirmi oranında düşmesini sağlayan C. Başkanı Erdoğan’ın bu hizmetleri unutulmaz.
Sigaranın zararlarını herkes biliyor. Ayrıca bir zararını da zikredeyim. Hanımlarda sigaranın zararı en çok uterusa oluyor. Uterus hassas bir organ ve hamilelikte sigara içmek fetüse zararlı olup zeka geriliğine sebep olduğunu merhum Dr. Emin Acar Ağabeyden duymuştum.
Sigaradan başka alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi diğer zararlı alışkanlıklar da baştan sakınılmadığında bırakmak için kuvvetli irade gerektiren maddi, manevi ve psikolojik sorunlara ve ölüme kadar varan sonuçlara neden olan yanlışlardır. Askerlik görevimizi yaparken yedek subay okulunda bir eczacı yedek subay vardı. Her gece içerdi. Bir sabah alkol komasından öldüğünü duyduk. Okul komutanı bizi toplamış ve alkol alımına engel olmadığı için arkadaşlarını suçlamıştı. Günümüzde uyuşturucu yaşının on bire düştüğü söyleniyor. Ebeveynlere bu zararlı alışkanlıklardan korumak için çocuklarına iyi sahip çıkması gerekiyor.
ALKOL
Alkol sigaradan sonra en yaygın alışkanlıktır. Peygamber Efendimiz ‘’İçki bütün kötülüklerin anasıdır’’. Bu söz üzerinde iyi düşünmek gerekir. Zamanımızda birçok kötülüklerin sebebi içkidir. Deylemi’nin rivayet ettiği bir hadisi şerifte de kızını veya aile fertlerinden birini içki içene veren, onu ateşe atmış olur. Alkollü iken direksiyon başında ölümlü veya ağır yaralı kazaya sebep olunur, alkol yüzünden evlilikler yıkılır. Bünye sarsılır, toplum ahlaken yozlaşır. Bu nedenle başta Yeşilay gibi kuruluşlar olmak üzere bu yolda mücadele eden kuruluşları desteklemek lazım. Buna karşılık okulların yakınında bulunan büfelerde alkol satışını önleyecek yerde özgürlüğe müdahale diyerek serbest bırakan yargıçlara ne demeli bilmem. Yanlış ki ne yanlış. Çünkü devlet gençlerin ruh ve beden sağlığını korumak koruyucu tedbirleri almakla mükelleftir. Geçenlerde habername.com da okuduğum bir haberde Müslüman olan Amerikalı bir genç önceden çok bira içtiğini ve bu nedenle devamlı tuvalete gittiğini, Müslüman olduktan sonra birayı bırakınca tuvalet ihtiyacının normale döndüğünü ve sağlığına kavuştuğunu söylüyordu. Askerde iken tartıştığım bir yüzbaşı da içkinin modern hayatın bir gereği olduğunu söylüyordu. Ayrıca merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın verdiği yemekte rakı olmayınca Güven Erkaya isimli bir general garsona rakı getirtip Cumhuriyetin değerlerini irticaya karşı nasıl koruduğunu anlatıyordu. Yani alkol cumhuriyetin bir esası olarak lanse ediliyor. Alkolün zararları ayan beyan ortada iken bunun bu kadar savunulması din düşmanlığının göstergesidir. İnsanların tıbbi olarak sağlığa zararlı ve dini olarak haram olan alkollü içkileri modern hayatın cumhuriyetin ilericiliğin sembolü olarak görmesi ne kadar yanlış bir düşüncedir. Ki bu düşüncede mantık yoktur. Sorumluluk makamında ve yargıda olsun muhalefet partilerinde olsun hangi kurumda olursa olsun alkol teminini sınırlandıran yasayı eleştirmek hele hele dini gerekçe ile sınırlandırılmasına karşı çıkmak akla ziyan bir yanlıştır.
Bugün gittikçe artan uyuşturucu bağımlılığı tehlikesi var. Eroin olsun bonzai olsun bunlar gençliğimizin geleceğini tehdit ediyor. Bu konuda mücadele yalnız devletin değil sivil toplum kuruluşlarının ve bütün toplumun üstüne düşen bir görevdir. İstanbul’da narkotik polisi hastalarım uyuşturucu kaçakçılarını yakalarken yalnız görev emri olarak değil kendi çocuklarını da korumak için mücadele ettiklerini anlatıyorlardı. Kadın bir kaçakçıyı yakalamışlar en olmadık yerinde uyuşturucu bulmuşlar. Kadın ağlayarak kızının mafyanın elinde olduğunu, bu işi yapmaya mecbur bırakıldığını ve aksi takdirde kızının öldürüleceğini söylediğini nakletmişlerdi. Kızın akıbetini sorduğumda herhalde öldürülmüştür dediler. Allah böyle şerlerden hepimizi korusun.
Bir terör örgütü(PKK) yakın zamana kadar dünyanın en büyük uyuşturucu trafiğini kontrol ediyor, dünyanın her tarafında çocukların gençlerin zehirlenmesinde rol oynuyor, bu trafikten elde ettiği paralarla güneydoğuda terör estiriyordu. Bu bölgede kenevir ekimi yapıyordu. Emniyet güçlerinin kaç defa bu ekili alanlardaki keneviri imha ettiğini bilmiyorum. Örgüt Kürtlerin hakları özgürlüğü için mücadele ettiği propagandasını yapıyordu. Benim tanıdığım dindar bazı Kürtler de haklarının PKK sayesinde alındığına inanıyordu. Buradaki yanlış halkın uyuşturucu parasıyla yapılan mücadeleyi meşru görmesi. Yazı serisinin ilerideki bölümlerinde propagandaya kapılmama gerçekleri görme konusunu işlemeye çalıştım. Ama biraz düşününce böyle zararlı alışkanlık (uyuşturucu pazarından yani haramdan) üzerinden para kazanarak hak arama veya hürriyet mücadelesi etik midir? Malum haramda şifa yoktur.
DİGİTAL BAĞIMLILIK
1995 yılı ve takip eden yıllarda internetin ve akıllı cep telefonlarının ortaya çıkıp yaygınlaşması ile haberleşme ve iletişimde çok büyük bir devrim meydana geldi. Arkadan sosyal medya ortamları adeta bütün milletleri kendine bağımlı hale getirdi. Dar ölçekte olsun geniş ölçekte olsun haberleşme ve iletişimin bugün için zararı faydasını çoktan geçti. İnsanların ve özellikle öğrenim ve eğitim çağındaki çocukların, iş hayatında çalışanların dikkatini dağıtıp başarısını verimini düşürmektedir. Bu durumlarıhepimiz güncel olarak yaşıyoruz. Bunun sonuçları ağır olmaktadır. Manevi ve kültürel değerlerimiz aşınmakta, aile içi iletişim sorunları ve davranış bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Bu bağımlılıktan nasıl kurtulabiliriz bilmiyorum. Ancak iradeli ve ruhi disiplin ile bundan kurtulabileceğimizi düşünüyorum.
‘’İçki bütün kötülüklerin anasıdır’’ hadisi ile ilgili olarak bir kıssayı paylaşmak istiyorum.
Okuma Parçası: İçkinin Sonuçları
Devamlı ibadetle meşgul olan dindar bir kimse bir gün baktı ki kendisinden daha dindar birini gördü. Onu yemeğe davet etti. O da daveti ben yemem içmem diyerek kabul etmedi. Dindar kişi nasıl olur da sen yemez içmezsin diye sordu. O da ‘’ Ben bir günah işledim. Ondan sonra öyle bir tövbe ettim ki, Allah benden yeme ve içme isteğini aldı.’’ diye cevap verdi. Bu dindarın hoşuna gitti. Peki benden de Allah yemeyi içmeyi ihtiyaç olmaktan çıkarıp kaldırması için ne yapmam lazım diye sordu. Misafir de ona bir günah işlerse tevbe edip yemekten içmekten kesilebileceğini söyledi. Nasıl bir günah işleyebilirim dedi. Misafir besela birisini öldür dedi. Abid onu yapamam dedi. Misafir o zaman içki iç dedi. Onu da yapamam. Sonra bana ne derler dedi. O zaman zina yap dedi. Onu hiç yapamam dedi. Misafir aslında dindar birisi kılığında olup dindar adamı u-yoldan çıkarmak isteyen şeytandı. Sonuçta adam içki içmeye razı oldu. Bu sırada o ülkenin kralının kızı hasta olmuştu. Şeytan insan kılığında saraya giderek bu dindar adam dua ederse kızın hastalığından iyileşeceğini söyledi. Kralın adamları kızı abidin evine götürdüler bıraktılar. O sırada şeytanın tavsiyesiyle içki içen dindar adam sarhoş olmuştu. Sarhoşken evine getirilen kıza tecavüz edip zina etti. Sonra aklı başına geldi. Misafir olan şeytan kızı öldürüp gömmesini tavsiye etti. Adam cinayet işleyince kral beni öldürtür diyerek kaçıp saklandı. Şeytan saraya gidip adamın saklandığı yeri haber verdi. Netice olarak adam idam cezasına çarptırıldı. İdam sehpasında şeytan adamın yanına geldi ve ‘’Seni buradan ancak ben kurtarabilirim. Bana secde et dedi. Adam şeytana secde etti ve asılarak idam edildi. Şeytanın kandırmasıyla içki içen adam hem zina yapmış ve hem cinayet işlemiş ve neticede imansız olarak cehenneme gitmiş oldu. Fıkıh bilgisi olmayan cahil abid şeytanın sözlerine kanarak içki ile başladığı günaha zina ve cinayetle devam ederek sonunda cehennemlik olmuş oldu. Yani her halükarda haramdan şifa veya hayır çıkmaz.
Bu kıssa basit bir kıssa ama önemli gerçekleri ifade ediyor. Varın siz içkiyi modern hayatın gereği diye düşünenlerin sonunu son durumunu düşünün.
Bu günlük bu kadar. Allaha emanet olun.