CHP ve MHP’nin kendi içindeki muhalefet odaklarının iç çekişmeleri her iki partiyi de ülkemizin meselelerine çözüm arayan bir sivil toplum örgütü olmaktan uzaklaştırıyor.
CHP’nin ve MHP’nin kurultayları medeni insanların bir araya geldiği, nedense bir türlü özgürce ülke meselelerinin konuşulduğu ortamlar olamıyor.
Birisi Halkçı diğeri Milliyetçi olan bu iki parti kongrelerinde hep yumrukların konuştuğuna, sandalyelerin havalarda uçuştuğu, küfür ve hakaretin bininin bir para olduğuna şahit oluyoruz.
Bu iki parti içinde Halk ve millet için bir mücadele vermek yerine makam ve mevki, millet Vekilliği ve Başkanlık hırsı her şeyin önüne geçiyor.
Onun için bu iki parti de Halk/millet tarafından ciddiye alınmıyor. Her seçimde iktidara geliyoruz gazıyla meydanlara çıksalar da aldıkları ve alacakları oy oranları belli.
Ülke genelinde seçimler yaklaşırken, parti kongreleri de yapılarak gelecek dönem için seçilecek milletvekilleri de aşağı yukarı belirleniyor.
Kongrelerdeki kavgalar, küfür ve hakaretler sandalyelerin havalarda uçuşmaya başlaması bu makam heyecanın verdiği CHP ve MHP klasiği.
Partiler içinde kıyasıya sürdürülen bu mücadeleler Halk ve Millet için değil makam, mevki ve sandalye kapmak hırsından kaynaklanıyor.
Muhalefet kendi içindeki muhalefetten dolayı hükümete karşı gerçek bir muhalefet ortaya koyamıyor. Bundan sonra da koyacağa benzemiyor.
AK Parti kendi muhalefetini kendi içinden çıkarmak, kendi öz eleştirisini kendisi yapmak gibi ciddi, önemli bir görevi de yüklenmek zorunda kalıyor.
İktidar ve muktedir olmak kendi içinde, kendi özeleştirisini ve kendisiyle
yüzleşmesini mutlak olarak gerekli kılıyor.