13 yıldır bindiğimiz atlıkarıncada keyifli bir yolculuk yapıyoruz.
Bilet almadan bindiğimiz bu oyuncakta yükselip alçalırken şarkılar söyledik, küfürler, tehditler naralar savurduk.
Tam keyifli bir yolculuk tutturmuş giderken, birden atlıkarıncanın yavaşladığını, uzaktan kontrolörün yaklaştığını gördük.
O an birden aklımıza geldi.
Biz bu atlıkarıncaya binerken bilet almamıştık.
Yani,
Bedel ödememiştik.
Kontrolör başımızda dikilmiş bekliyor ama bizde bilet yok.
Bu keyifli yolculuktan da vaz geçmek istemiyoruz.
Ne yapacağız?
Kontrolör halimize bakıp acıdı.
‘’Tamam’’ dedi.
‘’Bu güne kadar hiçbir bedel ödemediğiniz gibi, sizi bu keyifli oyuncağa bindiren ‘Usta’ ya da demediğinizi bırakmadınız.
Şimdi size bir şans daha tanıyoruz. Seçimizi iyi yaparsanız, atlıkarıncada bir tur daha dönmeye hak kazanacaksınız’’ deyip arkasını dönüp gittiğinde tarihler 7 Haziran 2015 i gösteriyordu.
Evet, bedel ödememiştik.
Ne 27 Nisan’da askerler muhtıra verirken, ne Anayasa Mahkemesi partiyi kapatırken. (O gün bir oyla Ak Parti kapatılmaktan kurtulmuştu.)
Ne de 367 Cumhurbaşkanlığı seçimi rezaletinde,
Ne de 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinde…
Bunlardan birisi gerçekleşseydi ‘Usta’ ile birlikte, Ak Partinin üst kadrosu mahkemelerde yargılanacak, hapislerde yatacaktı.
Biz ise memlekete otobüsle seyahat eder gibi uçakla gidiyor, Avrupa’dan Asya’ya boğazın altından geçiyorduk.
Yurt dışındaki seyahatlerimizde artık başımız dik, cebimizdeki Türk Pasaportunun verdiği güvenle dolaşıyorduk.
Hastane kuyruklarından kurtulduğumuz gibi, hastalarımızı hava ambulansı ile büyük şehirlere getirip en masraflı ameliyatları kuruş ödemeden yapıyorduk.
Yani biz aslında, atlıkarıncada yüksele alçala keyifli bir seyahat yapıyorduk.
Şimdi bedel ödeme zamanı geldi.
Ya seçimimizi doğru yapıp atlıkarıncada seyahat etmeye devam edeceğiz veya başımıza geleceklerin sonuçlarına katlanacağız.
* Başımıza ne gelebilir ki?
* Eğer HDP iktidar ortağı olursa, ‘Usta’ ya ettiğimiz laflardan, Başbakan yardımcısı olarak Demirtaş’a edin de görün bakın başınıza neler gelir.