Cumartesi , 2 Ağustos 2025
Son Dakika Haberler
Mantürkler ve Mankürtler

Mantürkler ve Mankürtler

Ahmaklık bir hastalık değil akıl ve bilgi, düşünce ve muhakeme eksikliğinden kaynaklanan bir dengesizliktir. Bir kıvılcımın bir ateşi tutuşturup koskoca bir ormanı yaktığı gibi, bir ahmak’ ın bir aileyi, cemiyeti, cemaati ve milleti geri dönülmez zarar ve ziyana sokması mümkündür.

Zirveden kopan küçük bir taşın karlar içinde aşağıya doğru yuvarlanarak büyük bir çığa, o çığın da büyük bir felakete dönüştüğü gibi ahmak bir sözü veya eylemi de toplumsal büyük bir felakete dönüşebilir.

Hz. Ömer ;’’ Ahmakla dostluktan sakın! O, çoğu zaman iyilik edeyim derken kötülük eder.’’ der. Bu durumda olan birinin ‘’ Ama benim niyetim iyi idi’’ demesi insanı Allah’ın ve kullarının nazarında temize çıkarıp kurtaramaz. Ahmağın, ahmakça verdiği zarar ve ziyanın bazen telafisi de mümkün değildir. Ahmak’ a inanmak, onun suyundan akıp yolundan gitmek, aklıyla hareket etmek, fikriyle fikir yürütmek de bir başka ahmaklıktır.

İstediğiniz kadar bilgili ve tecrübeli olun! İsterseniz kanatsız uçun! Onun nazarında sürüngen bir kertenkeleden farkınız yoktur. Çünkü ahmak; her şeyi kendisinde gören, yüksek bir yere çıkınca kendisini dürbün zanneden bir akıl fukarasıdır.

İnsanın kendisi, ailesi, ülkesi, devleti ve milletine hizmet ediyorum derken, bütün değerlerine karşı savaşmasının adına AHMAK’ lık denir. Onun en büyük mahareti; şeytandan ve düşmandan dert satın almak, bununla kendisine karşı, kendisiyle savaşmaktır

Osmanlıda AHMAK’lık süreci ‘’batılılaşma, yozlaşma, yabancılaşma ve mankurtlaşmayla’’ başlar. İyi niyet sosuna batırılarak yapılan bütün ‘’dini, siyasi, hukuki ve idari hareketler DİNİ MÜBİN-İ İSLAM’ ı yüceltmek, devleti ve milleti askeri, ticari, sosyal ve kültürel değişim ve dönüşümlerle vatana ve millete faydalı kılma’’ adına yapıldığı ilan edilmiş olsa da, icraat ve netice söylemim tam zıttı olmuştur. Tanzimat Fermanından Meşrutiyete, Cumhuriyet Hareketinden İstiklal savaşına kadar her şey; ‘’ ülkemizi ve milletimizi geri kalmışlıktan ve içinde yaşadığı mevcut zafiyetlerinden kurtararak, güçlü bir İslam toplumu meydana getirmek, İslam ümmetini kucaklamak ve derleyip toparlamaktır amaç…’’

Mustafa Reşit Paşadan Mustafa Kemal paşaya, oradan CHP kuruluncaya kadar hiçbir kişinin bu ideal ve hedefin dışında açık ve net olarak bir tek karşı sözü ve iddiası yoktur. Osmanlıyı ve payitahtı kurtarmak, İslam’ı ve Müslümanları işgal ve düşmanlardan kurtarmaktır esas gaye.

Buna karşı çıkmak, karşısında konumlanmak, geçmişe ait ne varsa hepsini toptan yok saymak ve inkâr etmek, milletin din, tarih, kültür ve medeniyetini ortadan kaldırmak gibi,  İslam’dan ve Müslümanlardan kopuk batı patentli ve kontrollü, batıyla anlaşmalı devlet ve düzen kurmak, İngilizler ve Fransızlarla yeni bir düzen, nesil ve anlayış ortaya koymak hesapta yoktur.

Birinci Meclisin kapatılması ve 2. Meclisin açılmasıyla Tanzimattan beri süregelen ‘’Batılılaşma, yozlaşma, yabancılaşma ve Mankurtlaşma Hareketi’’ CHP’ nin kurulması ve tek parti diktatörlüğü ile ete kemiğe bürünmüş iktidar olmuştur

Bin yıllık din, tarih, kültür ve medeniyet değerlerimiz bir film şeridi bundan sonra yapılan batı güdümlü ahmakça siyasetler ve icraatlar, adına devrim denilen değişim ve dönüşüm hareketleriyle bir millet kendi özünden, yerli ve milli değerlerinden koparılarak batılı emperyalistleri taklit eden bir bukalemun haline getirilmiştir. Batılılaşmanın öncülüğünü yapan Sultan II. Mahmut’ a halk gâvur padişah, onu takip eden İslam karşıtı hareketlere ‘’gâvurlaşma’’ hareketleri demiştir.  

1071 Malazgirt’ten bu yana Müslüman Türk ve Kürt halklarının arasında hiçbir tarihte kanlı bıçaklı bir savaş ve çatışma yoktur. Olanlar devlet yöneticileri ile halk arasındaki uyuşmazlıklar ve uzlaşmazlıklardır. Müslüman Kürtler, Türkler ve diğer Müslüman kavimlerde aynı şekilde bu coğrafyada birlikte kardeşçe yaşamışlardır. Çünkü onların üst kimlikleri İslam’dı. İslam üst kimliği bütün renkleri, ırkları, milletleri kendi çatısı altında kardeş yapan ortak bir değer ve referans noktası ve kaynağıydı.

Son zamanlarda yaşanan Türk- Kürt savaşının temelinde de devletle milletin uyuşmazlığı ve uzlaşmazlığı vardır. Bunun da nedeni İslam’dan kopmak, koparılmak milleti Mantürkleştirme ve Mankürtleştirmektir. Batıdan devşirilen İslam dışı fikir, düşünce, ideoloji ve hareketlerle Müslümanları bölüp parçalamak ve İslam Birliğini ortadan kaldırmak batılı emperyalistlerin işine gelmektedir. Her iki tarafta bu durumun batılı emperyalistlerin işine geldiğini bilmemeleri, görmemeleri mümkün değildi. Ortada oyunu oynatan kuklacılar ve oyunu oynayan kuklalar vardı. Milletimizin sessiz kalabalıkları ise bu oyunu seyreden kurbanlardı.

Tanzimat’la başlayan batılılaşma/ batıllaşma hareketinin 200 yıl sonra bugünkü ulaştığı nokta; Mantürklerin ve Mankürtlerin uyandığı ve kendine gelip oyuna getirildiklerini anladıkları ve kardeş olduklarını hatırladıkları NOKTA ‘ sına gelmiş olmasını diliyorum.

Devleti yöneten, kanun yapan bürokrat, asker, siyasiler, meclistekiler, aydınlar, hukukçular unutmayın! Türkiye ve Türkiye gibi Müslüman olan ülkelerde İslam’ı ve Müslümanları değerlerini dışlayarak yapılacak hiçbir iş ve anayasa toplumumuza HUZUR ve BARIŞ getiremez. Bu yolda kim, kimi dışlarsa dışlanır. Bir iki yüzyıl daha kaybeder ve düşmanlarımızın kapısında dilenciliğe devam ederiz.

İslam, tüm insanlığı ve âlemi aydınlatan bu milletin biricik güneşidir. Onu karartmaya hiçbir mankürt ve mantürk’ ün, hiçbir süper güç ve süper şeytanın gücü yetmez. Bundan önce yetmediği ve bundan sonra da yetmeyeceği gibi…

Her inkâr, görmezlikten gelme veya yok sayma hareketi bir direniş ve başkaldırıyı tetikler. NOKTA.

Yorum yap

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Toplumsal huzur ve sistem

Toplumsal huzur ve sistem

Bir ülkede toplumsal huzurun, barış ve güven ortamının sağlanması için siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, güvenlik, ahlak …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir