Cuma , 20 Haziran 2025
Son Dakika Haberler
İçimizdeki yerli münafıklar

İçimizdeki yerli münafıklar

Siyonist terör örgütü İsrail’ in Filistin, Gazze, Lübnan ve İran’ a yaptığı saldırı ve savaşlarda görülmüştür ki, içimizdeki yabancı istihbarat ajanları ve yerli münafıklar dışımızdaki düşmandan daha tehlikeli ve zarar vericidir.

Hamas’ ın, Lübnan Hizbullahı’ nın, İran üst düzey sivil ve askeri yöneticileri bu affedilmez hata ve eksikliğin kurbanı olmuşlardır. Artık savaşlar cephelerdeki askeri birliklerin eski savaş teknik, taktik bilgi, görgü ve manevralarıyla değil, teknolojik aygıtların yapay zekâ oyunları ve istihbarat örgütleri marifetiyle kazanılmaktadır. 

İsrail istihbarat ajanları İran Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’ yi, Hizbullah lideri H. Nasrallah’ ı, Dört-Beş bin Lübnan Hizbullahı üyesini çağrı cihazlarını patlatmasıyla, İran’ın Şam B. Elçiliğindeki üst düzey askeri ve istihbarat elemanlarının öldürülmesi, İran Cumhurbaşkanlığı misafirhanesindeki Hamas lideri İsmail Heniye’ nin katledilmesi ve İran Cumhurbaşkanı Reisi’ nin helikopter kazasıyla kazaya kurban gitmesi İsrail-ABD istihbaratının oyunu olduğu apaçık ortada iken, İran yetkili makamlarının hala uyanamaması akıl ve mantığı durduracak, yürek burkan acı bir manzaradır.

Katil İsrail İran içindeki istihbarat ajanları vasıtasıyla ilk önce, nokta atışı yaparak üst düzey İranlı sivil ve askeri yetkililerini, bilim insanlarını, tehlikeli gördüğü seçkin kişileri tek tek keklik gibi avlaması İran İstihbarat örgütü ve devlet geleneğiyle adeta alay edip dalga geçmiş oldu.

İran Hava Kuvvetleri ve savunma birliklerinin zayıflığı ve zaafiyeti, İstihbarat örgütünün içine düştüğü per perişan bu durumu, devlet ve ordu yetkililerinin üst perdeden bol abartılı acem palavralarıyla kapatılamaz. Bunların hepsi olmaması gereken ölümcül hatalardır.. 

Bu ve buna benzer hatalardan ve nakıslıklardan dolayı İran yetkilileri tepeden tırnağa kendilerini özeleştiriden geçirip, hayal âlemindeki Kaf dağından inerek, kendi gerçekleriyle yüzleşmelidirler. Tüm komşuları ve İslam âlemiyle olan ilişkilerini gözden geçirmeli, içeride ve dışarıda, diplomaside ve siyasette, velhasılı nerelerde hata yaptıklarını kendi içlerinde hiçbir mezhebi taassup ve takıntıya takılmadan sorgulamalıdırlar.
Bir milletin, devletin, ordunun kendisini özeleştiriye tabi tutup sorgulaması şerefsiz İsrail’ in Tahran’ı, Isfahan’ı, Tebriz’i elini kolunu sallayarak rahatça gelip bombalaması kadar utanç verici değildir.

Öyle savaş öncesinde palavra sıkmakla, racon kesmekle, komşuları; Türkiye’yi, Azerbaycan’ı, Suriye’ yi tehdit etmekle büyük devlet olunmadığı anlaşılmalıdır. Büyük ve güçlü devlet olmayı bir millet ve devletin içerideki birlik ve beraberliği, komşuları ile olan münasebetleri, kardeşlik bağları, izledikleri adil iç ve dış politikaları, ekonomiler ve siyasi çizgi ve duruşları belirliyor. 

Güçlü milletler dost ve kardeşlerini düşman bilmezler. Onlara düşman gibi davranmazlar. Her zaman devlet ve millet aklıyla hareket ederler. Müslümanlar olarak Allah bizi kardeş ilan etmiştir. Hangi devlet, rejim, sistem ve mezhebi anlayış bizi bize düşman edebilir? Dost ve kardeşler birbirine doğruyu söylerler, söylemekle mükelleftirler. Doğrular sadece eğri insanları acıtır, incitir ve rahatsız eder.

Savaşın kazananı olmaz. İnşallah İran, kendisine dayatılan bu savaşta en zararsız olarak ve katil İsrail’e de en büyük zararı vererek çıkar. Kırık gönlümüz Müslümanların tarafında ve böyle istiyor. Duamız katil İsrail’ in ve zalim Amerika’ nın kahr-u perişan olması yönündedir.
Gelelim bizim ülkemize…

Bir ülkede arsız ve yüzsüzlerin sesi ahlaklı ve dürüst insanların sesini bastırıyorsa, orada bu ahlaksızlığa sessiz kalan herkes sorumludur. Sizin Hak dediğinize batıl, ak dediğinize kara diyen emperyalizmin uşak ve taşeronlarına siz ne derseniz deyin, onlar görevleri gereği çifte standartlı davranmaya, münafıklık yapmaya, gerçeklerinize karşı çıkmaya devam edeceklerdir. İran’daki İsrail ajanları gibi en zor zamanda sizi sırtınızdan vuracaklarından hiç şüpheniz olmasın.

Türkiye’ye bulaşıcı bir hastalık gibi batıdan gelen/getirilen batı menşeyli ve güdümlü İslam düşmanı fikir, düşünce, anlayış, kültür ve ideolojiler ülkemiz ve milletimizin, devletimiz ve geleceğimizin en büyük düşmanı olduğu artık anlaşılmalıdır. Milletimiz ve devletimizin her alandaki BEKA sorunlarının en başında, yerli münafıkların geldiği unutulmamalı ve onalar için şimdiden gerekli tedbirler alınmalıdır. 

Dışarıdan içimize sızan yabancı ideolojilerin gayri meşru çocuklarıyla bir gün mutlaka eninde sonunda hesaplaşmamız kaçınılmazdır. Osmanlının yıkılışında batılılarla el ele, gönül gönüle çalışan Jön Türkler ve İttihatçılar gibi ezanı, Kur’ anı, dini yasaklayan ve Camileri ve dini eğitim kurumlarımızı kapatan tek parti diktatörlüğünde olduğu gibi, yine bu yerli münafıklar karşımıza dikilecekler, millet ve devletimizin temelini dinamitlemeye çalışacaklardır. Bunlar, CİA ve İsrail ajanlarından bile daha tehlikeli yerli kâfirler ve münafıklardır.

Millet, devlet ve İslam âlemi olarak zor zamanlardan geçiyoruz. İran’ ın içine düştüğü/düşürüldüğü bugünkü durum ve İsrail-Haçlı fitnesi gerçeği millet, devlet ve ümmet olarak hep beraber öğüt ve nasihat almamız, kendi iç muhasebemizi yapmamız gereken çok önemli bir durum.

Musibetlerden dersler ve öğütler çıkarmak İslami ve ahlaki bir sorumluluktur. Bunu yapmak varlığımız, birliğimiz ve dirliğimizin, tufan kopmadan tufana, savaş başlamadan savaşa hazır olmak barış ve özgürlüğümüzün teminatıdır.

Yorum yap

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Hesap vakti gelince

Hesap vakti gelince

Türkiye’nin sorunlarının başında, milleti yönetmek için öne çıkan veya çıkartılan yöneticilerin, milli ve yerli olmayışı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir