TAHRAN SONRASI

Tahran’da, Rusya-Türkiye-İran’ın katıldığı ve Suriye’deki son durumun ve özellikle de İdlib’de meydana gelen son gelişmelerin değerlendirildiği toplantının yankıları hala devam ediyor. Başkan Erdoğan’ın İdlib’de derhal ateşkes kararı alınması, bölgenin sükûna kavuşturulması gerektiğini söylemesi üzerine İran Lideri Ruhani ve Rusya Lideri Putin’in yüz ifadeleri hayli dikkat çekiciydi…

İdlib’te ateşkes kararının alınmasına yönelik böyle bir söylem elbette Rusya ve İran’ın hoşuna gitmeyecektir. Zira her ne kadar Rusya ve İran son düzlükte Türkiye ile aynı tarafta duruyor gibi görünse de bugüne kadar ve hala devam eden süreçte Esad ile olan ilişkileri herkesin malumu.

Putin ve Ruhani, Erdoğan’ın yaklaşık 4 milyon insanın olduğu İdlib’te ateşkes kararı alınması söylemini beklemiyorlardı. Belki de kafalarında İdlib’e yönelik farklı planları vardı, son konuşmada beyan edeceklerdi. Ancak Erdoğan’ın yüksek sesle ateşkesin üzerine basa basa söylemesi Rusya ve İran tarafının da planlarını bozdu.

Ruhani daha sonra ABD’nin Suriye’yi bir an önce terk etmesi gerektiğini söylemesi aslında bir şeyi değiştirmez. Zaten orada ABD askerinin olduğu herkesin malumu. Acaba orada kast ettiği terör örgütleri mi onu da bilmiyoruz.

Her ne kadar Tahran’daki görüşmeler bitse de İdlib’te sular durulmadı. Rusya ve Rejim’in müdahaleleri devam ediyor. Görünüşte Rusya’nın rahatsızlığı üs bölgelerine yönelik terörist grupların varlığı.

Hal böyle olsa da sular durulmayacak gibi duruyor. Rusya ve İran bölgedeki Türkiye etkinliğini bildiklerinden ve bölgede kalıcı çözümün Türkiyesiz olmayacağını gördüklerinden açıktan herhangi bir müdahalede de bulunamıyorlar. Bu gayet normal. Öyle ki Türkiye de bunun bilincinde. Adımlarını ona göre atıyor.

ABD için de rejimin varlığı bir gereklilik. Esad’ın hala merkezde olması onlar için elzem. Çünkü o bölgede istenen kavganın yaşanması, suların durulmaması ekmeklerine yağ sürüyor.

ABD’nin çıkarlarına göre Rusya ve Türkiye’nin arasının bozulması gerekiyor. Suriye’deki Rusya-Türkiye iş birliğinin kesinlikle ortadan kalkması gerekiyor. Çünkü Suriye demek Akdeniz demek.

Suriye’yi sadece Suriye’den ibaret olarak görmüyorlar. Aynı şekilde Güney Kıbrıs’ı oradan ibaret olarak görmüyorlar. Buralar hep Akdeniz’e çıkıyor. Akdeniz demek enerji demek, Akdeniz demek enerji yolları demek.

ABD bu yüzden on bin kilometre öteden gelip buralarda yer edinmek istiyor. Akdeniz’de %1 paya bile razı değiller. Sadece kendilerinin olmasını istiyorlar. Ne Türkiye’nin ne Rusya’nın ne İngiltere’nin ne de Fransa’nın. Sadece kendilerinin.

Türkiye’yi de bir kenara atıp görmezden gelemezler. Bunu çok iyi biliyorlar. Her ne kadar Türkiye’yi raporlarında, bölgede yer almayacak ülke olarak yazsalar da gücünü çok iyi biliyorlar. Türkiye’siz bir adım bile atamayacaklarının farkındalar.

Türkiye bölgede. Nasıl ki daha önce AZEZ-CERABLUS VE AFRİN’İ alnımızın akıyla teröristlerden temizlediysek ne İdlib’i ne de herhangi bir yeri bırakıp gideriz. Başkan Erdoğanın da dediği gibi Suriye tamamen sükûnete kavuşuncaya kadar bölgedeyiz, hiçbir yere gitmiyoruz. Üs bölgelerini boşuna yapmadık, boşuna devriye gezmiyoruz.

Biz büyüğüz, bu toprakların hâkimi bir asırlıklar değil on asırlıklar olan bizleriz. Ve bundan sonra da biz olmaya kaldığımız yerden devam edeceğiz…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ